English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / It just so happens

It just so happens translate Turkish

415 parallel translation
- It just so happens I'm a friend of his, too.
- İşe bakın ki, o da benim arkadaşım.
It just so happens that the dress I bought... that you picked out of Vogue that some woman happened to leave on the train... is exactly the dress that Addie Ross wore to the concert two weeks ago!
Sadece her nasılsa, bir kadının trende unutmuş olduğu moda dergisinde görüp beğendiğin, benim de aldığım elbise iki hafta önce Addie Ross'un konserde giymiş olduğu elbisenin aynısı!
It just so happens I was one of his best.
Ve onun en iyi arkadaşıda bendim.
It just so happens we have a vacancy on the couch.
- Koltukta boş yerimiz var. - Aldım gitti.
Well, it just so happens you're wrong.
- Şu işe bak ki, yanılıyorsun.
It just so happens I'm not the girl who did it.
Anlaşılan katil ben değilim.
It just so happens I haven't got a red cent left.
Gel gör ki tek kuruşum kalmadı.
It just so happens I have a bottle of Red Label in my cabin.
Çünkü kameramda bir şişe viskim var.
Now, Lars, it just so happens we'd be Texicans.
Bak Lars, Teksaslı olacağımız tutmuş işte.
Doc, if it just so happens I ain't able to bury Sam, I'd appreciate it if you'd take care of it.
Doktor, eğer olur da, Sam'i toprağa veremezsem cenazeyle ilgilenirsen sana minnettar kalırım.
And it just so happens that the parakeet is a girl.
Muhabbetkuşu da bir kız.
It just so happens, in my book it takes two to tango.
Benim kitabımda bunun için iki kişi gerekir.
Well, it just so happens that I've got a copy of your record here.
Şey, her nasılsa burada senin sicilinin bir kopyası var.
Well, it just so happens I didn't order lemonade.
Şey, tesadüf bu ya, ben limonata istememiştim.
Well, it just so happens I'm over 21.
Şey, tesadüf bu ya ben 21'in üzerindeyim.
It just so happens, see, that all three of them Stocking Murders are sewed up tight.
Öyle görünüyor ki, şu üç Çorap Cinayeti sımsıkı kapatılmış.
Look, kid, it just so happens, I'm a guy you can trust.
Bak, delikanlı, bakarsın oluverir, ben güvenilir biriyim.
It just so happens that I like her.
Ama ondan hoşlanıyorum.
Well, it just so happens he is looking for a bass.
Şey, aslına bakarsan, bas çalan birini arıyor.
It just so happens the president of the Venezuelan oil syndicate has a daughter...
Öyle ki, Venezuela petrol tekelinin başkanının kızı var...
It just so happens that we always end up here.
Sadece sürekli burada buluyoruz kendimizi.
It just so happens that she chased me.
Olay aynen şöyle oldu : O beni takip etti.
It just so happens that I can.
Umalımda öyle olsun.
And it just so happens to be on top of the rift.
Ne tesadüf ki, tam da yarığın üstünde.
- Being an aphrodisiac. Well, it just so happens that I like conch chowder.
Yahniyi sevmem kendiliğinden olmuştur.
Lucky for you, it just so happens...
Şanslısın, işte öyle oluveriyor...
But it just so happens that temporarily I got a little pull around here.
Ama gel gör ki, buralarda şimdilik biraz sözüm geçiyor.
It just so happens that I know where Yu-Rang hangs her kimono.
Yu-Rang'in kimonosunu nereye astığını biliyorum sanırım.
It just so happens that my choices are always easy.
Ben seçimlerim her zaman çok kolay olur.
It just so happens that in my own place... my name is Enrico Salvatore Rizzo.
Kendi yerimde adım Enrico Salvatore Rizzo'dur.
But it just so happens I know other females and I know exactly what I'm looking at.
Ama ben her türlü kadını tanıyorum ve kesinlikle şu an neye baktığımı gayet iyi biliyorum.
It just so happens we met in Cannon Falls.
Ha, aynen öyle oldu, biz Cannon Şelaleri'nde görüştük.
Yeah, well it just so happens that somebody very close to me is probably possessed.
Evet, şey... çok yakınım olan birinin başına geldi. Büyük ihtimalle ruhuna şeytan girdi.
It just so happens my brother's one of the best racecar drivers in the Midwest.
Erkek kardeşim orta batıdaki en iyi araba yarışçılarından biridir.
It just so happens I, ah...
Evet, her zaman oluyor, ben...
Anyway, they've been chasing this outlaw and it just so happens old Ten Spot here knows all about it.
Kanun kaçaginin pesindeler buradaki dostum tesadüfen karsilasti onunla.
It just so happens that I love my work
İşinizi sevdiğinizde, zaman göz açıp kapayıncaya kadar geçiyor.
Well, it just so happens that I have a copy right here.
Şansa bak ki burada bir kopyası var.
It just so happens my whole life depends on my getting into Harvard.
Bütün hayatım Harvard'a girmeme bağlı.
It just so happens... I'm a great guy and, very soon, you're gonna be Mrs Great Guy, all right?
Benim esaslı biri olduğum gerçek ve çok yakında sende esaslı adamın karısı olacaksın, tamam mı?
Well, it just so happens that yesterday morning, I sold my car.
Dün sabah arabamı sattım da.
It just so happens we were discussing the shape of the physical universe.
Tesadüfe bak ki somut evreni tartışıyorduk.
Well, it just so happens, I'm heading in that general direction myself.
Ne tesadüf. Ben de o tarafa gidiyordum.
Well, it just so happens that I've got something that might cheer you up...
Neşeni yerine getirecek bir hediyem var.
It just so happens that I have a lot more experience with babies than you.
Benim bile bebekler konusunda senden çok tecrübem vardır.
It just so happens that this is a great sales gimmick.
Şunu bil ki bu büyük bir satış hilesi.
Well, it just so happens that your friend here is only mostly dead.
Arkadaşınız sadece "genel olarak ölü" sayılır.
Well, it just so happens that I returned that book years ago.
Peki, kitabı yıllar önce iade ettiysem ne olacak.
It just so happens that Junebug died...
Sürpriz bir şekilde Junebug öldü...
Knox i - it just so happens... that I could care less about you.
Knox, öyle bir hal aldı ki.. ... sana daha az değer vermeye başladım.
Ah, no, it happens sometimes just so, you know, spontaneously, from internal tension.
Ah, hayır, olur böyle şeyler. İşte, bilirsin, kendiliğinden, gerilmekten.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]