English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / It just stopped

It just stopped translate Turkish

332 parallel translation
Suddenly it just stopped.
Birden durdu.
It just stopped working.
Birdenbire bozuldu.
- It just stopped.
- Az önce durdu.
It just stopped dead.
Makine birdenbire bozuldu.
Then it just stopped.
Sonra mektuplar kesildi.
It just stopped.
Birden bitti işte.
And it just stopped?
- Ve birden durdu mu?
It just stopped.
Sadece durdu.
His breathing just slowed down and then it just stopped.
Nefes alış verişi yavaşladı Ondan sonra da durdu.
I could've stopped you with a gun, just as any animal could be stopped from killing, but I couldn't do it because I'm a coward.
Bir hayvana engel olunabileceği gibi sana silahla engel olabilirdim ama bir korkak olduğum için yapamadım.
Obviously this clock was running at twelve fifteen just as obviously it stopped at twelve twenty.
Apaçık bu saat 12.15'te çalışıyordu yine belli ki 12.20'de durdu.
When we were out in the real country - I think it was a few miles beyond Brayfield - we stopped the car just outside a village and got out.
Şehir dışına çıktığımızda, Brayfield'in birkaç mil dışında bir köyün henüz dışında durduk ve arabadan indik.
And the bullfrogs down at the pond - it was just as if they had stopped their noise so they could hear the music.
Bu bizim şehrimiz gibi değil. Alınmayın.
It stopped a while... then veered... and sailed away... silently, just as it had come.
Gemi bir süre durdu sonra yön değiştirdi ve uzaklara doğru gitti sessizce, aynen geldiği gibi.
If we could just throw it off, interrupt the cycle... then he might be stopped - by his own inflexible standards.
Eğer bir şekilde araya girip, döngüyü bozabilirsek kendi sapıkça standartlarında durdurulma ihtimali olabilir.
Just as acids or alkali in the blood stopped it.
Sadece kanımızda onları durduran asit ve baz gibi.
It sort of worries me that I stopped you from going just now.
Seni gitmekten alıkoyduğum için şimdi biraz üzüldüm.
[Breathing Heavily] It just... just stopped.
- İyi geceler, Margaret. - Daha sonra uğrar bakarım, iyi misin diye.
My mother has just stopped paying it!
Taksitleri yeni ödedim.
She tried to take poison for the shame of it... and they stopped her just in time.
Bu utançtan kurtulmak için kendisini zehirlemeye çalışmış... fakat tam zamanında durdurmuşlar.
It just never stopped.
Onun ağzı bana çok zevk vermişti.
There was the twist, there was those... when a couple, who could really do it for a really long time... the we all stopped, made a circle and just clapped...
Twist vardı, bir de şey vardı... Bir tane çift bu dansı uzun süre yaptılar... Ardından hepimiz durduk, bir çember oluşturduk ve alkışladık.
- I just stopped dying it.
Sadece şimdi boyamıyorum, hepsi bu.
And the way we did it, we just stopped this and this, and we cut...
Şöyle yapıyorduk. Buraları bırakıyorduk.
Then when I stopped, it just happened. A few hot flashes and that was it.
Kesildiğinde sadece biraz sıcak filan bastı o kadar.
It was flying along, then it just smacked right into the tower and dragged it about 100 yards, Then it stopped and it's floating here,
Uçup duruyordu sonra birden şiddetle kuleye çarptı. ve 100 yard kadar sürükledi, Sonra durdu ve burda yüzüyor.
Sir, it just shot straight up at over mach ten... and stopped 20 miles up.
Efendim, tam 10.derecenin üzerine yükseldi, ve 20 mil yukarda durdu.
It started raining at noon today and has now finally just stopped after 10 hours of the hardest rain I've ever seen.
"Bugün öğleden sonra yağmur başladı." "Ve nihayet şimdi durdu." "10 saat süedü, şimdiye kadar gördüğüm en şiddetli yağmurdu."
I don't know why, but it's always seemed like time just stopped.
Nasıl oldu bilmiyorum ama sanki zaman durmuş gibiydi.
I JUST STOPPED IN TO SEE IF THEY NEEDED ANYTHING, AND I GUESS IT WAS LESS THAN AN HOUR AGO.
Bir şeye ihtiyaçları var mı diye uğramıştım... galiba daha bir saat bile olmamış.
And then it just suddenly stopped, right in the middle of the street.
Ve sonra tam sokağın ortasında birden bire durdu.
- I just got it stopped.
Anca durdurmuştum.
But now that I look back on it, when that cafe closed... the heart of the town just stopped beating.
Ama geriye dönüp baktığımda... kafenin kapanmasıyla... kasabanın kalbinin durduğunu anlıyorum.
( laughter ) Down the burrow again it went on and on doing this, 40 times, until Tinbergen got bored and just stopped doing it. ( laughter )
Tekrar yuvaya döndü bunu 40 kez daha yapmaya devam etti Tinbergen sıkılana ve bunu yapmaktan vazgeçene dek.
It's as if for Counsellor Troi, for three minutes, time just stopped.
Sanki Danışman Troi için zaman 3 dakikalığına durmuş gibi.
It just came out all wrong and weird. So then I just stopped completely and just became a shadow... and I wasn't even there.
Çok yanlış ve garip bir şey ortaya çıktı, sonra bundan tamamen vazgeçtim ve bir gölge oldum, ortada yoktum bile.
I stopped being able to. It's just temporary.
Ama bu durum geçici...
- It just means the signal stopped.
- Sadece sinyal kesildi.
But you just stopped crying It's raining!
Ama şimdi durmuştunuz.
She stopped in here just before it happened to stock up on cigars for him.
İşin komik tarafı, kadın olay olmadan az önce buradaydı. Kocasına puro aldı.
Just like that. Stopped. It's true.
İşte böyle durdu.
But your torpedoes just stopped us from getting it to our crew and putting an end to this.
Ama torpilleriniz, mürettebatımıza yardım ederek sonlandıracağımız bu sorun konusunda bizi durdurdu.
At first, it was just the very young and the very old, and the soldiers stopped to let the Cherokee bury their dead.
İlk başta, sadece çok yaşlı ve çok küçük olanlar ölüyordu, askerler durarak, Cherokeelerin ölülerini gömmelerine izin verdiler.
Then, after many of our caste died fighting it... it was they who just stopped.
Savaşçılarımızın pek çoğu öldükten sonra birden bire duranlar da onlardı.
She just, I don't know, stopped feeding it. So after a while it wandered away.
Ama onu beslemeyi ihmal edince kaybetmiş.
I just slapped it with a spatula till it stopped trying to get away.
Kaçmaya çalışmayı bırakana kadar bir spatulayla patakladım.
You want your clock stopped, boy? Or do you just want it cleaned?
Seni mi öldüreyim, yoksa onu mu?
I liked it when animals barred my way, or I just stopped for them.
Hayvanların önümü kesmesi ya da onlar için durmam hoşuma gitti.
If just one person had stopped and taken the time to look at the guy, to listen to him, to figure out what was wrong with him, it might not have happened.
Bir tek kişi durup da adama baksaydı, onu dinleseydi neyi olduğunu anlasaydı, bu olay olmayabilirdi.
Maybe it's just time I stopped.
Belki de artık vermemeliyim.
I really think it'd be a good idea if you just stopped calling here so much, OK?
Dinle beni. Bu kadar sık aramaktan vazgeçsen çok iyi olacak, tamam mı? Hayır, seninle tartışmayacağım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]