English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / It was a nightmare

It was a nightmare translate Turkish

349 parallel translation
It was a nightmare.
Tıpkı kötü bir rüya gibi.
You really think it was a nightmare?
Sen gerçekten onun kabus olduğunu sanıyorsun?
It was a nightmare, sir.
Tam bir karabasandı.
All right, boy, it was a nightmare, but it's over now.
Tamam evlat, kâbus gibiydi, evet ama artık geçti.
For ones, it was a nightmare.
Kimisi için, bu kabus gibi bir durumdu.
( Speer ) When you hit Schweinfurt first, it was a nightmare getting true.
Schweinfurt'a ilk bomba düştüğünde bu durum, gerçeğe dönüşen bir kabus gibiydi.
It was a nightmare.
Kabustu.
It was a nightmare.
Bir kabustu.
It was a nightmare for me.
Tıslıyorlardı. Bu benim için bir kabustu.
It was a nightmare, I guess.
Bir kabustu, sanırım.
It was a nightmare.
Öldürdük değil mi dostum?
It was a nightmare.
Kabus gibiydi.
It was. It was a nightmare.
Öyleydi, öyleydi.
IT WAS A NIGHTMARE FROM THE MINUTE I SAW HER.
Onu ilk gördüğüm andan beri bir kabus gibiydi.
When you rang I was dreaming that I was with Diana. It was a nightmare.
Bir kaç dakika önce rüyamda Diana'yı görüyordum ve bir kabustu.
It was a nightmare.
Bir kabus gibiydi.
- I believe it was a nightmare.
- İnanıyorum ki O bir kabustu.
It was a nightmare.
Şu salak "Asla pes etme!" lafı yüzünden kabus gibi günler geçirdim.
It was a nightmare.
Mark'ta öyleydi.
It was a nightmare.
Tam bir kabustu.
Then it was a nightmare.
Yani o bir kabustu.
It was a nightmare. It's all right now.
Bir kabustu.
It was like a nightmare.
Kabus gibiydi.
That's all it was actually, a nightmare.
Aslında öyleydi zaten. Bir Kabus.
It was a nightmare.
Şu salakça rüyalardan birindeydim.
Now, look, darling, it was probably just a nightmare.
Bak sevgilim, büyük ihtimalle sadece bir kabustu.
That it was just the darkness, a nightmare?
O karanlık, kabus mu desek?
It was just a nightmare.
Bu sadece bir kabus.
It was all a nightmare, and now it's done.
Hepsi birer kâbus ve artık hepsi sona erdi.
When I woke her, she said it was just a nightmare.
Onu uyandırdığımda kabus gördüğünü söyledi.
( man ) The waste, the barrenness of the place... lt was like a nightmare. it was the closest thing you could see to hell.
Sarfiyat, bölgenin çoraklığı... Kâbus gibiydi. Cehenneme en çok benzeyen yerdi.
That was the monsoon in Burma, and it's just a nightmare.
İşte bu Burma'daki musondu ve adeta kabus gibiydi.
It was just a nightmare.
Sadece bir kabustu.
Was it only a nightmare?
Sadece sıradan bir kabus muydu?
On the roads it was a white-line nightmare.
Yollar ise dehşetli bir kabustu.
I was having a nightmare and you were in it.
Bir kabus görüyordum, sen de vardin.
i know, megan, but it was just a nightmare.
Biliyorum, Megan. Ama o sadecebir kabustu.
Nobody wanted to perform CPR on him... so it was a complete nightmare.
Kimse ona CPR yapmadı. Kabus gibiydi.
It was not a nightmare-type situation... nothing like that.
Hiç kabus tarzı bir şey değildi, hayır, alakası bile yoktu.
Maybe it was only a nightmare, come on sit down.
Belki de sadece bir kabustur, hadi otur.
- It was kinda like a nightmare.
- Bir kabus gibiydi.
Oh, I thought you said it was a nightmare.
Bana kabus olduğunu söylemiştin.
It was a terrible, terrible nightmare.
Korkunç, korkunç bir kabustu.
It was all a nightmare.
Demek hepsi bir rüyaydı.
It was like a nightmare in there.
Kabus gibiydi.
It's a nightmare here because here was not meant to be.
Bu bir kabus. Bunların asla gerçekleşmemesi lazım.
It was a dream, not a nightmare... a beautiful dream I could never imagine in a thousand nods.
Rüyaydı, kabus değil. Hayatta tasavvur edemeyeceğim kadar güzel bir rüyaydı.
- No, it Was just a nightmare.
- Hayır, sadece kabustu.
She tried to tell me it was probably just a nightmare and I did my best to put the entire episode out of my mind.
Büyük ihtimalle bir kabus olduğunu anlatmaya çalıştı bana ben de tüm olanları aklımdan çıkarmak için elimden geleni yaptım.
You had a dream, a nightmare, because of all the emotions this case is stirring up for you, but... - it was nothing but a dream.
Bir rüya gördün, bir kabus, ve bunu sadece bu dava duygularını kışkırttığı için gördün, ancak sonuçta bu sadece bir rüya.
Actually, it was a bloody nightmare.
Aslında berbat bir kabustu.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]