English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / It was a trap

It was a trap translate Turkish

267 parallel translation
It was a trap, Charles, just like you said.
Tuzakmış, Charles. Tuzakmış!
It was a trap, Crystal.
Hepsi tuzaktı, Crystal.
It was a trap to get you to follow me.
Beni izlemen için bir tuzaktı o.
It was a trap.
Tuzak kuruldu.
But it was a trap laid for me by Jinbei and the magistrate.
Jinbei ile yöneticinin bana tezgâhladıkları bu tuzağa düştüm.
It was a trap.
Bir tuzakmış.
- It was a trap.
- Tuzağa düştük.
- It was a trap.
Bu bir tuzaktı.
And if it was a trap?
Peki kim beni bunun bir tuzak olmadığına ikna edebilir?
If it was a trap, then why would I have come here? .
Eğer bu tuzaksa, o zaman neden buraya geliyim?
He knew it was a trap.
Kutunun tuzak olduğunu biliyordu.
It was the mistake Napoleon made, charging Mont-Saint-Jean without knowing it was a trap.
Bütün suç Napolyon'da, tuzak olduğunu bile bile Mont-Saint-Jean'a çıktı.
It was a trap!
Bir tuzakti!
It was a trap. A trap!
Bir tuzaktı.Tuzak!
Or it was a trap.
Ya da bu bir tuzaktı.
- It was a trap!
- Bir tuzaktı!
I did not know it was a trap.
Bir tuzak olduğunu bilmiyordum.
- How did you know it was a trap?
- Tuzak olduğunu nereden anladın?
It was a trap.
Bir tuzaktı.
It was a trap.
Bu bir tuzaktı.
When I phoned Mehrdad to fix an appointment with him at Hosseinabad Square, I knew it was a trap.
Hüseyinabad Meydanı'nda buluşmak için Mehrdad'la konuştuğumda bana tuzak kuracaklarını biliyordum.
But it was a trap.
Ama tuzaktı.
It was a trap, get it?
Bu bir tuzaktı, anladın mı?
It was a trap, Bats, start to finish.
Bu bir tuzaktı Bats, başından beri.
It was a trap.
Tuzaktı.
It was a trap!
Bu bir tuzak!
It was a trap, see?
Bir tuzaktı, gördün mü?
- It was a trap, Kung Lao.
- Bu bir tuzaktı, Kung Lao.
You knew it was a trap, so why?
Ama tuzak olduğunu biliyordun, yapmalıydın...
But it was a trap!
Bir parmak daha çıkarttım, dünkünü de sayarsak... 11 oldu. Ama bir tuzakmış!
Thank God! It was a trap.
Bu bir tuzaktı.
She said it was a trap.
Bunun bir tuzak olduğunu söyledi.
IT WAS A TRAP.
Hayır, bir heteroseksüel barda.
It was a trap!
Bir tuzaktı!
When we landed, we realized it was a trap set by a Hirogen hunting party.
Gezegene indiğimizde, Hirogen tarafından tuzak kurulduğunu fark ettik.
It was a trap!
Tuzağa düşürüldük...
It was indeed a brilliantly designed trap.
Gerçekten zekice tasarlanmış bir tuzak.
Something of even greater value. Obviously, as the owner was prepared to guard it with a murderous booby trap.
açıkçası daha değerli bir şey çünkü sahibi onu ölümcül bir bubi tuzağıyla korumaya hazırdı.
It was nothing but a trap.
Bunlar tuzaktan başka bir şey değildi?
It was all a trap set by a race of beings who could make a man see anything they wished him to see.
Bir tür ırk tarafından kurulan bir tuzaktı bir kişiye istedikleri şeyi hayal ettirebiliyorlardı.
I boarded Le Massilia without suspecting that it was a big trap.
Büyük bir tuzak olduğunu bilmeden Le Massilia'ya bindim.
It's not true, Inspector, it's was a trap...
Doğru değil, müfettiş, bu bir tuzak.
It was a perfect trap.
Mükemmel bir tuzaktı.
It was I who set up a trap to deceive you
Seni çekebilmek için bir tuzaktı
And you thought it was a cheap tourist trap!
Sende sadece ucuz turist tuzağı olduğunu düğünüyordun.
It was supposed to be a trap.
Bu bir tuzak olmalıydı.
A girl. Because this was a trap set up for her, but your brother, he come just straight into it. She got away.
Bir kız işte.
I suspected that the spy was a Maquis and felt it was wrong to put you in a position of setting a trap for someone who had once served under you.
Casusun, eski bir Maquis olmasın şüpheleniyorduk, ve sizinle daha önce çalışmış bir kişiyi böyle bir tuzağa düşürmenin zor olacağını düşündüm.
If this was meant to be a trap, why tell us about it?
Bu bir tuzak anlamına geliyorsa, neden bize bundan bahsediyorsun ki?
No. You were probably right. It was just a trap the vamps set for me.
Haklısın galiba, vampirlerin benim için kurduğu bir tuzaktı.
It was standing on a trap door.
Bir kapağın üzerinde duruyordu.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]