English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / It was dark

It was dark translate Turkish

1,610 parallel translation
It was dark and I... I never even saw his face.
Çok karanlıktı ve ben ve onun yüzünü bile göremedim.
It was dark. You looked up at the 5th floor.
Karanlıkta dördüncü kata bakıyordun.
It was dark and, granted, I had eaten quite a few sandwiches, but I'm 100 % sure That unreasonably small mouth opening girl
Karanlikti ve epey bir... sandviç yemis oldugumu da kabul ediyorum, ama yüzde yüz eminim ki... agzini asiri derecede küçük açan kiz...
I doubt it ; it was dark.
Bundan şüpheliyim ; karanlıktı.
Well, it was dark.
Şey, karanlıktı.
Listen, it was dark.
Bakın, çok karanlıktı.
It was dark in my room.
Odam karanlıktı.
Burlap sack. It was dark.
Çuval geçirdiler, karanlıktı.
She thinks it was him, but it was dark because the power was out in the store.
Onun olduğunu düşünüyor, Ama elektrik kesik olduğu için karanlıkmış.
It was dark blue.
Koyu renkli, lacivert.
Look, it was dark out there, I'm gonna go back in the morning.
Bak, Dışarısı karanlık. Yarın sabah geri gelirim.
And once it was dark, he panicked.
Etraf kararınca paniğe kapılmış.
It was dark but she found her things and walked back to the main road.
Karanlıktı ama yolunu bulmuş. ve anayola geri yürümüş.
It was dark, so I really couldn't make out his face.
Karanlıktı. Yüzünü tam göremedim.
No, it was dark.
Hayır, karanlıktı.
It was dark, raining.
Karanlıktı, yağmur yağıyordu.
It was dark. There were trees.
Karanlıktı ve ağaçlar vardı.
It was dark. I looked, but...
Karanlıktı, baktım ama...
It was dark - black, no blue.
Karanlıktı. Siyah renkliydi, mavi değil.
It was dark and she couldn't see well.
Çok karanlıkmış ve onu çok iyi görememiş.
He said something about being a, um, uh... a doctor. It was dark.
Çok karanlıktı.
But It was evening now, and growing dark. "
Ama artık akşam olmuştu ve hava kararıyordu. "
No, it was too dark.
Yok, çok karanlıktı.
But it was dark, and I was afraid.
Çok üzgünüm.
It was a shoot at the dark.
Körü körüne bir denemeydi.
It was dark.
Karanlıktı.
That was dark, was it not?
Bu kara mizah oldu, değil mi?
Maybe it was too dark.
Belki de çok karanlıktı.
In the past, it was often the Dark Lord's pleasure to invade the minds of his victims creating visions designed to torture them into madness.
Geçmişte Karanlık Lord, sık sık kurbanlarının zihinlerini istila etmekten onları işkence ederek delirten hayaller gördürmekten zevk alırdı.
It begins in the dark and frightening days of the Cold War, and it will show how what we have today is a very narrow, and peculiar idea of freedom, that was born out of the paranoia of that time.
Soğuk Savaş günlerinden gelen paranoyaya dayalı olduğunu gözler önüne serilecek.
But what none of them would realise, was that within this dark and distrustful vision, lay the seeds of a new and revolutionary system of social control. It would use the language of freedom but in reality it would come to entrap us and our leaders in a narrow and empty world.
ne var ki içlerinden kimse bu karanlık ve güvenilmez görüşün toplumsal kontrol sistemine yeni ve devrimsel bir tohum ektiğini görmemiştir dilde özgürlük varmış gibi görünse de gerçekte bizleri ve liderlerimizi dar ve boş Dünyaya hapseden bir etkene dönüşmüştür
It was a dark and pessimistic vision of human motivation.
Bu, insan motivasyonu nun karanlık tarafıdır
It was too dark, I'm sorry.
Çok karanlıktı.
My dad says it was an accident, but it was the dark thing.
Babam kaza olduğunu söylüyor, ama bence karanlık şeydi.
Was it still dark when you brought us home last night?
Dün gece beni eve getirirken hava hâlâ karanlık mıydı?
I guess it was pretty dark, but...
Sanırım biraz karanlıktı, ama...
It was like the Dark Ages.
Karanlık Çağlar gibiydi.
It was so dark...
Çok karanlıktı.
Was it even fun doing anything that dark?
Karanlıkta bir şeyler yapmak eğlenceli miydi?
He said it was getting dark.
Karanlık olduğunu söylüyor.
- It was really dark. She could barely stand up.
Gerçekten çok karanlıktı.
The words you said and how sincere you were when you said them. And the glow-in-the-dark ring? It was so cute.
Söylediğin laflar, onları söylediğin zamanki ciddiyetin ve "karanlıkta parlayan" yüzük, çok tatlıydı.
/ I mean, it was kind of dark out there, too.
Yani, dışarısı karanlıktı.
/ Yeah, it was pitch dark, actually.
Evet, zifiri karanlıktı.
Twenty-one years old, a student in a foreign country - it was a dark period.
Yirmi bir yaşında yabancı bir ülkede öğrenci olmak karanlık bir dönemdi.
It was after dark.
Hava kararmıştı.
It was a dark Limited Edition, Ford Excursion.
- Koyu renkli Ford Excursion.
It was too dark to see him clearly.
Dışarısı çok karanlıktı, adamı tam olarak göremedik.
Man, it was too dark.
Dostum, çok karanlıktı.
So it was like in a dark corner so to speak.
Orası konuşmak için karanlık bir köşe gibiydi.
It was cold and dark, and I was so distracted by his crazy paddling that I didn't notice him come.
Soğuk ve karanlıktı. Onun deli gibi kürek çekmesinden o kadar dikkatim dağılmıştı ki yaklaştığını fark etmedim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]