English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / It was just us

It was just us translate Turkish

747 parallel translation
If it was just us....
Eğer sadece biz olsaydık...
It was just us.
Sadece biz vardık.
And as long as one of us can draw a breath... he will give his strengths to the movement... just as it was in yesteryear.
Bizlerden biri nefes aldığımız sürece... o güçlerini harekete verecekler... geçen yıl olduğu gibi.
I liked it better when it was a swamp and there was just the two of us.
Bataklıkken daha çok seviyordum, ve sadece ikimiz varken.
But they told us it was just a weak little counterattack.
Ama bunun çok zayıf bir karşı taarruz olduğunu söylediler.
Canfield was just telling us about it.
Canfield demin bize anlatıyordu.
Maybe it was the sun just playing tricks on us.
Belki güneş yüzündendir.
The message was sent at an accelerated speed so it just sounded like gibberish to us.
Mesaj artırılmış bir hızda gönderildiği için anlaşılamadı.
Yeah, I checked it. I just wouldn't want to think... that he was being moved from room to room ahead of us.
Sadece oda oda onu ararken bizden önce yer değiştirmiş olabilir diye düşünmüştüm.
It was so cozy, just the two of us.
Sadece ikimiz olunca çok rahat oluyor.
It may just be that some person was born to do tremendous things for us, and for the world.
Tek bir insan bizim için ve dünya için... inanılmaz şeyler yapmak üzere doğmuş olabilir.
It's not like it was in France, just us and the war.
Fransa'da savaşın olduğu zamandaki gibi biz bize değiliz.
You told us it was all right just as long as we could see the top of her head.
Başının üstünü gördüğümüz sürece sorun olmadığını söylemiştiniz.
It was just by accident that he was staying there but it didn't take him long to figure out what was going on between us.
Orada kalması tamamen bir tesadüftü... ama ikimizin arasında neler geçtiğini anlaması uzun sürmedi.
Look, it's all very well us talking like this, you know, like it was a game, but I wish you'd tell me what it's all about, because, honest to God, I just got out of bed,
Bak, bu şekil konuşmamız pek hoştu,.. ... yani, oyun oynuyormuş gibi, ama bana olan biteni anlatmanı isterdim,.. ... çünkü Tanrı şahidim olsun, daha yataktan henüz kalktım,..
It's Billie Sue. Her new boyfriend Oscar was supposed to come down from Pomona just to meet us.
Kızımızın yeni erkek arkadaşı Oscar bizimle tanışmak için Pomona'dan gelecekmiş.
It's very nice here, but I wish it was just the two of us.
Burası çok güzel, ama keşke sadece ikimiz olsaydık.
My colleague has just handed me a weather report, and it looks as if the possibility of rain... which was previously forecast... will shortly be upon us.
Meslektaşlarım yeni bir haber getirdi, bir hava raporu, ve burda göründüğüne göre çok kısa bir süre içinde... yağmur bizi bekliyor.
When Duncan found out the mine was on government property... it was just a technicality, really, but he was determined to turn us in.
Duncan madenin kamu arazisinde olduğunu öğrenince... aslında sadece bir formaliteydi, ama o bizi ihbar etmeyi kafasına koymuştu.
They attacked us at the tennis courts, and it was just like playing tennis - so much so that I believe that the area from one side of a tennis court to the other was the positions between the Japanese and the platoon I was with.
Bize tenis kortlarının orada saldırdılar aynı tenis oynamak gibiydi zaten öyle ki tenis kortunun iki tarafının... Japonlarla bizim birliğin pozisyonları olduğuna inanıyordum artık.
Now it's just us I can admit it : Her charm was somewhat too brutal for my liking.
Artık itiraf edebilirim.Onun tutkuları benim gibi biri için fazla acımasızcaydı.
Excuse us if we're not dressed but it was just so hot outside that we felt we just had to take a dip in the pool.
Kılığımızı mahzur görün ama dışarısı çok sıcaktı. Havuza bir dalalım istedik.
Victoria was just telling us about it.
Victoria bize onu anlatıyordu.
And for a long time I thought it was just the two of us...
Uzun süre bize ait olduğuna inandım...
Well, when I say "house", it was just a hole in the ground, covered by a sheet of tarpaulin, but it was a house to us!
Bir muşamba ile örtülmüştü. Ama bizim için bir evdi.
I was thinking maybe we could make it a wedding trip and have you join us not just as our best friend,
... bu bir balayı seyahati olabilir... ve sen de bize sırf en iyi arkadaşımız olduğun için değil
Because by wiping out Kalenda, who was really just a procurer, it tends to bring us back to - to my original idea... of a person who has to blame the rest of society for his own shortcomings.
Sadece tedarikçiyi, yani kalendayı silerek, Benim ilk fikrime geri döndük... Kendisi yüzünden bütün toplumu suçlayan biri.
- I just was wondering if you wanted us to park it.
Park etmemizi ister misiniz diye soracaktım. - Hayır!
Already working'on it. I was pretty insulted when it just shrugged us off in less than a minute.
Bir dakikadan az ilgi göstermeyince gücüme gitti.
- l thought it was just going to be us.
- Yalnızca üçümüzün olacağımızı sanmıştım.
I know it's kind of a weird time, but I was just wondering, what is going to happen to us on Monday, when we're all together again?
Pazartesi hepimiz yeniden buradayken ne olacak?
You just said it was great working with us.
Bizimle çalışmanın güzel olduğunu kendin söyledin.
And... it was plain that this house was meant just for us.
Ve... Bu evin..... bizim için yapıldığını anlamıştık.
When I was a student trying to qualify for the jobs you people will let us have, I suddenly realized it wasn't just good jobs that were white.
Sizin yapmamıza izin verdiğiniz işler için seçilmeye çalışan bir öğrenciyken, bir gün fark ettim ki, sadece iyi işler "beyaz" değildi.
Maybe it was just to get close to us.
Belki de bunu sadece bize yaklaşmak için yaptı.
I'm gonna go check on the baby. Mrs. Universe, your husband was just about to tell us what it was like to be the main course at an Amazon love feast.
Bayan Evren, tam da kocanız bize, Amazonların seks şölenlerinde nasıl ana yemek olduğundan bahsediyordu.
That wasn't just another night for either of us, was it?
O yaşadığımız gece herhangi bir şey değildi, değil mi?
It was just the two of us, Dad. It was a lonely way to grow up.
Sadece ikimizdik, büyürken çok yalnızdım.
If I thought that money was gonna come between us, I'd just as soon burn it up.
Eğer aramıza para girecekse hemen parayı yakar kurtulurum.
We talked about it today, just now in fact and although we are certain it is the right thing to take her with us, it was at the same time beautiful and sad to see
Biz de onu yanımızda götürmeye karar verdik. Onunla yine bunu konuştuk ve bizimle kalmayı bu kadar kolayca kabul etmesi hem sevindirici hem de üzücüydü.
But if I'm going to sing to her, doc, I'd rather it was just the two of us.
Şarkı söylerken onunla yalnız olsam daha iyi.
Besides, the sheriff told us we're just in here for fighting. And, uh, it was self-defense.
Üstelik, Şerif dedi ki burada sadece kavgadan bulunuyoruz ve o da nefsi müdafaaydı.
It got to where I was proud that I had the kind of husband... who was willing to risk his neck just to get us the little extras.
Bize birazcık fazla imkân sunabilmek için kendi hayatını riske atan kocama karşı nazik olmalı ve onunla gurur duymalıydım.
It's not as strong as it thought it was, or IT could of killed us just then.
Düşündüğü kadar güçlü değil.
You said it was just the three of us.
Sadece üçümüz olacağız demiştin.
And we can use the scanning electron microscope just as though it was a telescope pointing at some distant planet, so strange are the sights it shows us.
Ve taramalı elektron mikroskobunu, uzak bir gezegene odaklı teleskop gibi kullanabiliriz. Bize verdiği görüntüler oldukça şaşırtıcıdır.
How many of us have lain in bed, terrified because we thought we saw a ghost or a monstrous face staring in the bedroom window, only to discover eventually that it was just a trick of the light, the moonlight playing on the curtains?
Yataktayken kaçımız hayal gördüğünü düşündüğü için ya da yatak odası penceresinden bakan bir canavarın yüzünü gördüğü için korkup da er geç bunun sadece ışığın bir oyunu ya da perdelere yansıyan ay ışığı olduğunu düşünmemiştir?
Did you blow the gaff on us or did you just fuck up? What was it, Fergus?
Ne oldu Fergus?
For us, like the war, it was just a matter of time.
Bizim için de savaş gibi, artık an meselesiydi.
He was a smart guy, nice guy, but... the day it came for us to pull the sheets back from our cadavers... and, well, he just chucked all over his shoes.
Yüzün kızarıyor. Elimde değil.
It was just the two of us and we were talking.
Sadece ikimiz vardık ve konuşuyorduk.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]