Like her translate Turkish
55,238 parallel translation
Just like her mother once did.
Annesinin bir zamanlar gördüğü gibi.
I really like her.
Ondan çok hoşlanıyorum.
Like, really, really like her.
Yani gerçekten çok hoşlanıyorum.
You're just another schmuck in a... in a long line of schmucks that she sleeps with to make her feel like her life means something.
Sen de onun yattığı enayiler sürüsünden birisin sadece. Hayatının bir anlamı olduğunu hissetmek için yapıyor bunu.
I could've ended up like her or any of these girls if you hadn't rescued me and Jude.
Siz beni ve Jude'u kurtarmamış olsaydınız, sonum bu kızlar gibi olabilirdi.
Do you like her?
Ondan hoşlanıyor musun?
I like her.
Ondan hoşlanıyorum.
It looks like her, and it sounds like her- -
Onun gibi görünüyordu, sesi de onun gibiydi- -
Look, I'm not a huge fan either. But like her or not,
Bak, ben de hayranı sayılmam, ama beğense de beğenmesen de,
She's a good person and I like her.
O iyi bir insandır ve onu severim.
I'd like to see her in the field at least first.
Önce sahada görmek istiyorum onu.
It almost sounds like you'd be willing to give her a look.
Sanki ona bakmayı ister gibi konuştun.
Looks like our--our Tina is trying to avenge her former partner.
Görünüşe göre Tina'mız eski ortağının intikamını almaya çalışıyor.
but then you just totally stopped and became this, like, information technology support player, and...
Ama sonra her şeyi bıraktın ve işte bilgi işlem destek görevlisi gibi olmuşsun...
Well, like I said, Chase has Talia, an army of her students, Evelyn Sharp, and a meta-human.
Dediğim gibi Chase'in yanına Talia, Talia'nın öğrencilerinden oluşan bir ordu Evelyn Sharp ve bir meta-insan var.
And today, on her birthday, when she's supposed to be joyful and innocent, she has to answer to people like you?
Hem de bugün, doğum gününde, neşeli ve masum olması gereken günde. Senin gibi insanlara mı cevap verecek?
I'm not gonna let them talk like that about her.
Onun hakkında öyle konuşamazlar.
- I want her to feel special today because I know what it feels like to be so fucking invisible all the time.
Çünkü hep görünmez olmanın nasıl olduğunu biliyorum amına koyayım!
Spend her days like all of us, out there getting rejected and holding out hope for that one big payday.
Bu meslekte hepimiz sık sık reddediliyoruz, bir gün iyi para kazanacağımızı ümit ediyoruz.
- I heard that one where the, um, woman called in about her mother-in-law, who, like, wanted the key to her house...
Konu şeydi... Bir kadın, evinin anahtarını isteyen kaynanasından dert yanmıştı.
'Cause he said, like, everything I'm, like, worried might be true.
Çünkü endişelendiğim her şeyin doğru olabileceğini söyledi.
See, that's what I like about her, that she is complex, you know?
Onun bu yanını seviyorum. Karmaşık olmasını yani.
It's like every day, I learn a little bit more about her, and I think I start to understand her, then she does something that just, like...
Her geçen gün onu biraz daha iyi tanıyorum ve onu anlamaya başladım derken öyle bir şey yapıyor ki...
Like, I feel like I never see her.
- Onu hiç göremeyeceğim galiba.
You're, like, keeping tallies on me all the time.
Yaptığım her şeyin çetelesini tutuyorsun.
Because it makes women feel like they should just be squirting streams of vaginal fluid every time they fuck.
Kadınların, her sikiştiklerinde oluk oluk vajina sıvısı akıtmaları lazımmış gibi hissetmelerine yol açıyor.
She feels like it's too corporate, and... it's not her speed.
Fazla şirket gibi diyor, onun hızına uygun değilmiş.
And... lately I've been feeling her, like, pulling away from me.
Son zamanlarda kendini geri çektiğini hissediyordum.
I've just been, like, putting... so much pressure on her to get better.
İyileşmesi için ona çok baskı yapıyormuşum.
I always thought, like most people, that if someone got arrested and went to jail then they probably did it, or did something bad.
Birçok insan gibi bende her zaman eğer birisi yakalanıp hapse giriyorlarsa muhtemelen kötü birşey yapmışlardır diye düşünürdüm.
You know, um... I'm not exactly, like... qualified or anything, but... if you ever... you know, need to talk about it or anything, I'm always...
Biliyorsun ben tam olarak nitelikli biri değilim ama eğer sen bunu konuşmak falan istersen, ben her zaman...
It's like... if Snow White was... If Snow White was in the forest and... the dwarves were nearby, but they weren't keeping their eyes on her.
Bu sanki eğer Pamuk Prenses Pamuk Prenses ormandaydı ve cüceler de yakınındaydı, ama gözleri sürekli onun üzerinde değildi.
I'm starting to believe that purpose on this earth is to stop people like them, like Walker, no matter what the cost.
Bu dünyadaki amacımın onlar gibi, Walker gibi insanları durdurmak olabileceğine inanmaya başlıyorum. Bedeli her ne olursa olsun.
You don't like Susan because of how she does her job.
Susan'ı işini yapış şeklinden dolayı sevmiyorsun.
And I can understand that it feels like it's... it's getting worse every day.
Her geçen gün daha da kötüye gidiyormuş gibi hissettiğini biliyorum.
Sounds like you got the emotional logic all figured out.
Görünüşe göre duygusal mantığınla çözmüşsün her şeyi.
I've been texting her like crazy, but her phone's off.
Deli gibi mesaj atıyorum ama telefonu kapalı.
So, what, we're supposed to just go to work like things are normal?
Her şey normalmiş gibi işe gelip gidelim mi yani?
I--I could visit her with a court-appointed guardian like you said.
Dediğin gibi mahkemenin atadığı bir memurla onu ziyaret edebilirim.
I--more than probably anyone else- - understand what it's like to be willing to do whatever it takes to stop Chase.
Seni bu konuda sanırım en çok ben anlıyorum. Chase'i durdurmak için her şeyi yapmak istediğini anlıyorum.
Well, it looks like the Green Arrow is a hero again, whoever he is.
Görünüşe göre artık her kimse Green Arrow yine kahraman ilan edilmiş.
I do know, just like I know your every move while it seems like you know none of mine.
Aynen biliyorum. Tıpkı sen hiçbir adımımı bilmezken ben senin her adımını bildiğim gibi.
Every cut, every bullet, every wound like you're feeling it all for the first time.
Her bıçak yarası, her kurşun yarası yani tüm yaralarını ilk kez hissediyormuşsun gibi olacak.
You know, like she got her soul cleaned.
Ruhu arınmış olabilir.
Get back to work like everything's normal.
Her şey normalmiş gibi işe geri dönün.
Yeah, she was always a smart girl, not like me.
Evet, bana benzemez, her daim zeki bir kızdı.
And the second thing I wanted to say was that erm..... if I'd ever had a daughter, I would have wanted her to be just like you because...
İkinci olarak söylemek istediğim şayet bir kızım olsaydı tıpkı sana benzesin isterdim.
Don't worry, we're gonna treat her like one of our own.
Tasalanmayın, ona bizimmiş gibi davranacağız.
We're going to shoot her like a bullet towards Eros, picking up speed.
Onu Eros'a kurşun gibi fırlatıp hız kazandıracağız.
My wife, Caty, wanted to start having babies, like all good Martians do, but I convinced her that we should buy a second-hand yacht for me to tinker around with instead.
Karım Caty bebek sahibi olmaya başlamıştı, Bütün iyi Marslılar gibi, ama onu ikna ettim. Ikinci el bir yat satın almamız gerektiğini
I was gonna be honest with her and tell her the truth like you said.
Dediğin gibi ona karşı dürüst olacaktım. Gerçeği söyleyecektim.
like here 37
like her mother 29
here 35434
hermes 98
here we go 9033
hermano 85
hernandez 57
here you go 5858
heroes 83
hero 275
like her mother 29
here 35434
hermes 98
here we go 9033
hermano 85
hernandez 57
here you go 5858
heroes 83
hero 275
hershey 18
hertz 45
here we go again 374
herring 17
heroic 33
here goes nothing 99
here comes the sun 21
here comes the bride 39
here it comes 620
hermann 78
hertz 45
here we go again 374
herring 17
heroic 33
here goes nothing 99
here comes the sun 21
here comes the bride 39
here it comes 620
hermann 78