English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ M ] / Maybe you can't

Maybe you can't translate Turkish

1,352 parallel translation
I don't know her, but maybe you can tell me a little bit about her.
Onu tanımıyorum ama belki sen onun hakkında bana bir şeyler söyleyebilirsin.
Well, I'm a heavily pregnant woman, and you can't get a girlfriend, so do you think maybe you stole my question?
Hamile bir kadınım. Sen ise bir kız arkadaş bile bulamayan birisin. Sorumu çalmış olmayasın?
She's getting good grades in all her other classes. Why can't you accept that maybe it's him?
Diğer tüm derslerde iyi notlar alıyorsa, belki onun hatası olabilir.
But don't fret... maybe the Beatles will be there and you can sit in and jam with them.
Sakın somurtma. Belki Beatles orada olur ve benimle oturup müzik yaparsın.
Maybe you can't help it!
Belki engelleyemiyorsun.
Maybe that's why you can't stand up, huh?
Demek o yüzden ayakta duramıyorsun.
That way you can keeaying, get a little extra money, and maybe, I don't know, buy a family member a pinball machine.
Böylece oynamaya devam edebilirsin, Biraz daha para kazanırsın ve böylece ne bileyim, Aile üyelerinden birine bir tilt makinası alabilirsin.
After talking to you, I realised that it doesn't mean anything anymore... and if I sell it, I can maybe save the business and put that no-good husband behind me.
Seninle konuştuktan sonra o kadar da öneminin olmadığının farkına vardım... ve onu satarsam, belki işimi kurtarır, işe yaramaz kocamı da arkamda bırakırım.
Maybe I can't be just friends with you.
Belki sadece arkadaş kalmak istemiyorum.
Did you ever think that maybe all this is just helping him so he can give you space, - so he doesn't have to hassle you about sex?
Hiç bunu seni sekse zorlamamak için, kendince yarattığı bir meşgale olabileceğini düşünmüyor musun?
I know I haven't been coming around a lot, but, uh... if you can help me out, then I'll, uh... see to it that maybe that changes.
Neden buraya daha fazla gelmediğimi biliyorum, ama, eğer bana yardım edebilirsen, ben de, belki o değişikikleri yapabilirim.
Look, I know you and I have never really connected... maybe that's because you're relentlessly annoying, or maybe it's my fault because I can't tolerate relentlessly annoying people...
Hiçbir zaman ikimiz bir bağ kuramadık. Belki çok sinir bozucu biri olduğundan, belki de çok sinir bozucu kişilere tahammül edemediğimden benim hatam.
Maybe he'll see you, maybe he won't, but you can try.
Seni belki görür, belki görmez. Ama deneyebilirsin.
But can't you just... maybe...
ama bana... belki...
He said... maybe D'Angelo didn't take... You know. Take his own life.
Angelo'nun kendi canına bilirsin... kendi canına kıymadığını.
But maybe the reason you're here... and the guys that didn't get rejected from the police academy aren't... is so you can prove you have what it takes.
Ama belki burada olma sebebin ve polis akademisinden reddedilme sebebin bunu başarabileceğini kanıtlamak olabilir.
You think maybe he got so fat he can't get out?
Sence dışarı çıkamayacak kadar şişman mıdır?
You know, maybe I should just accept the fact that I can't win... and stop lying to Lynn and everybody else.
- Biliyor musun, belki de kazanamayacağımı kabul edip Lynn'e ve diğerlerine yalan söylemeyi bırakmalıyım.
If ya can't deliver the goods, maybe you should keep your traps shut.
Eğer bir işe yaramayacaksa, bu tuzakların da bir anlamı yok sanırım.
You kill a bee, then maybe the flower it was going to pollinate doesn't grow and its seeds don't get spread and the animal that was going to eat the vegetation can't, and it dies,
Bir arı öldürseniz, o arının belki de polenleyeceği bir çiçek yetişmeyecek ve tohumlarını yayamayacak. O tohumların oluşturacağı bitkileri yiyen hayvanlar beslenemeyecek ve ölecek.
Maybe you can't, but he can.
Belki o yakalar.
There in them little farm ponds, you don't need nothing but a cane pole and a float and maybe some crickets or worms, if you can dig them up.
Tabii küçük bir çiftlik gölünde ona gerek yok, kamış olta mantar ve belki birkaç çekirge ya da solucan yeterli.
Maybe you can see her, and the rest can't.
Belki sadece sen görebiliyorsun, diğerleri göremiyor.
If you don't mind, maybe I can call you sometime or somethin'?
Eğer izin verirseniz, belki sizi arayabilirim yada bir şeyler yapabiliriz?
Maybe you can't.
Belkide yapamazsın.
If you wanna see it, I don't know... Maybe tomorrow you can.
Görmek istiyorsan, bilmiyorum belki yarın görebilirsin.
But, you know, maybe we can't get our lives started again until you do.
Ama, biliyorsun, sen yeni bir hayata başlayana kadar biz de başlayamayacağız.
Maybe it's the name of a man that you can't bring home to Daddy.
Belki de eve babanla tanıştırmaya götürdüğün adamın adıdır.
And maybe they can have you on a silver platter, apple in fuckin'mouth.
Ve belki koduğum ağzına elma tıkarlar ve seni gümüş tepside sunarlar.
Maybe that's why you ain't got a goddamn family for yourself and you can't understand what this man is going through.
Bu yüzden bir ailen yok. Adamın çektiğini anlayamıyorsun.
And if you can't hear a reason yet, then maybe you won't ever get it.
Şu ana kadar bir neden duymadıysan Nicola, belki de asla duyamayacaksın!
Maybe you just haven't found a woman who can handle both.
Belki de ikisini birden idare edebilecek, doğru kadını bulamamışsındır
But then my dad, who maybe wasn't as educated as you two... used to say that a lot of knowledge can be dangerous, too.
Ama benim babam da, sizin ikiniz kadar eğitimli olmasa da... çok fazla bilgi de tehlikeli olabilir derdi.
Maybe you're just the type who can't see them!
Belki de onları kimin göremeyeceğini sen yazdın!
I can't pay you today, maybe you want a kitten instead?
Sana bugün para veremeyeceğim. Onun yerine kedi ister misin?
Maybe I can get something out of him that you can't.
Belki sana söylemeyeceği bir şeyi bana söyler.
Maybe you can point out to your mother that your father hasn't arrived yet.
Belki de annene babanın henüz gelmediğini söyleyebilirsin.
Okay, if you can't see the guy's face, maybe you can grab a reflection
Tamam, eğer adamın yüzünü göremiyorsak belki de bir yansıma yakalayabiliriz.
If you don't get any prints, maybe I can match a tool mark.
Sen iz bulamasan bile ben alet izlerini karşılaştırabilirim.
I can't bel-maybe you've got it wrong.
İnana- - Belki de yanılıyorsunuz.
I can't explain, maybe you'll understand someday.
Açıklayamam, belki bir gün anlarsın.
Now maybe I can help you, maybe I can't.
Şimdi, sana belki yardım edebilirim, belki de edemem.
If you can't get this then maybe you shouldn't come to the party.
- Belki de partiye gelmemeliydin. - Belki de gelmemeliydim.
If you can't see it, maybe you're not ready.
Onu göremiyorsan belki de hazır değilsin.
Well, if you're so cool with it, then why don't you come meet me at Yale tomorrow and I can show you my new apartment and maybe take you to lunch.
... yarın benimle Yale'da buluş. Sana yeni dairemi gösteririm. Belki seni öğle yemeğine götürürüm.
I don't know maybe'cause you can help people.
Bilmiyorum belki insanlara yardım edebilirim.
I don't want to be getting you all hot and bothered at work, so maybe you should tell me what you find so attractive about me, and then I can try and tone it down a little.
Seni işteyken rahatsız etmek istemiyorum. Belki de beni çekici kılan yanımı söylesen iyi olur. Sonrasında da çabalar ve bu yönümü biraz yumuşatabilirim.
Now, Katie, I know you don't wanna talk to Joey. But if you could just give me a minute, maybe I can help you out here.
Bak Katie Joey'le konusmak istemedigini biliyorum ama bana bir dakika verirsen sana yardimci olabilirim.
All right, I won't, but maybe you can help me out.
Anlaştık, ama sen de bana yardım edeceksin.
The thing is, we can't make heads or tails of it, so I thought maybe you could.
bunu üzerinde bulduk ama Hiçbir anlam çıkaramadık ve düşündük ki belki sen bizim için
When you can't even look out your own window, you start to consider if maybe the alternative is better.
İnsan, camdan dışarı bakamayacak duruma gelince alternatifin daha kötü olmadığını düşünmeye başlıyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]