English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ M ] / My big

My big translate Turkish

7,764 parallel translation
You're my big brother.
Sen benim ağabeyimsin.
Yeah, Ouija helps me make all my big decisions.
Evet, Ouija bütün büyük kararlarımı vermeme yardımcı olmuştur.
Yeah, my big day is what you have.
Benim olan büyük gün.
Aww, there's my big sleeper.
İşte benim uykucum.
I'll be negative one, and I really don't want to start my big promotion weekend off on a sour note.
Ve gerçekten terfi haftama eksi bir notla başlamak istemem.
I know your intention was to make my big day special, and, in hindsight, I can now confirm that, in fact... it was.
Büyük günüm için ne kadar çok çalıştığını biliyorum, ve, sonradan anladım ki, şimdi bunu cidden onaylayabilirim : Öyleydi.
Look at my big boy!
Koca oğluma bir bakın!
My big fat black mom is here.
Siyah, şişko annem burada.
You're a big brother, but you're not my big brother.
Sen bir abisin ama benim abim değilsin.
This is my big day!
Bugünün yıldızı benim.
My big trip with grandpa... it was to shoot.
Büyükbabamla yaptığımız büyük geziden. Vurmak içindi onlar.
One of these days, I'm gonna get my big break, man.
Bugünlerde bir gün ben de büyük çıkışımı yapacağım.
Your two bruisers were about as useful As the bunion on my big toe.
Senin iki eleman ayak parmağımdaki nasır kadar faydalıydılar.
The worse my situation gets, the sooner my dad's gonna break and give me back my big allowance.
olabilecek en kötü durum, babamın büyük bir düşüş yaşaması ve bana büyük para yardımını geri vermesi.
Lucifer, you're my brother and I love you, but you are a great big bag of dicks.
Sen benim kardeşimsin Lucifer ve seni seviyorum. - Ama sen büyük bir pisliksin.
To my knowledge, no other show has done anything quite so strange, and I think that that's one of the big reasons that the fans have stuck around, is that it's taken these risks in doing things that other shows aren't doing.
Önceden içinde olduğum dizilere kıyasla burası çok daha farklı. Sanırım hayranların da diziyi izlemesinin büyük nedenlerinden biri... Bu tür riskler alıp, diğer dizilerin yapamadıklarını yapabilmemiz.
My girls are big fans of your music, Lorde, but the women here aren't comfortable sharing a bathroom with...
Kızlarım senin büyük hayranın Lorde, ama buradaki kadınlar tuvaleti bir şeyle paylaşmaktan pek rahat değiller.
My job now is to keep an eye on the big picture.
Benim işim şimdiki büyük resme göz atmak.
Well, my mom taught me that, when I'm upset about things, you know, big things, it's healthy to howl.
Herhangi bir şeye üzüldüğümde, böyle ağır gelen bir şeylere annem, ulumanın sağlığa iyi geldiğini öğretmişti.
Now, my momma used to say, "in the big city " danger's ready to pounce like a duck on a June bug. "
Annem şöyle derdi : "Büyük şehirlerde tehlike, ördek üstündeki haziran böceği gibi zıplamaya hazırdır."
I'm finding out that fear plays a big part in my sexuality.
Korkunun cinselliğimde büyük bir rol oynadığını keşfettim.
Nothing that big could get in or out of my prison.
O kadar büyük bir şey, hapishaneme ne girebilir, ne de çıkabilir.
Put my foot in my mouth big time.
bu sefer baltayı taşa vurdum.
This is the big stud who's been groping my Sophie?
Sophie'me sarkıntılık eden azgın erkek bu mu?
I realize this is a big ask and you don't owe me anything, but my sister isn't thinking straight right now.
Bunun büyük bir rica olduğunun farkındayım, bana hiçbir şey borçlu da değilsin ama kardeşim şu anda doğru düzgün düşünemiyor.
I heard about the, uh, big campus accident on my scanner.
Kampüsteki büyük kazadan haberim var.
Sarah's a big part of my life.
Sarah hayatımın büyük bir parçası.
I know there's nothing I could do or no big gesture that can make up for all my mistakes, but that doesn't mean I'm gonna stop trying to win you back, because...
Elimden bir şey gelmeyeceğinin ya da tüm hatalarımı silip atacak bir jest olmadığının farkındayım ama bu kendimi affettirmek için, çaba sarf etmeyi bırakacağım anlamına gelmez.
Sarah's a big part of my life.
Sarah, hayatımın büyük bir parçası.
- No, I don't have my big purse.
- Hayır, büyük bir cüzdanım yok benim.
My think... Can't get un-big.
Fikirlerim, artık büyük değiller.
You mean, like, fall asleep on the toilet and have a big red ring on my bum for a week?
Popomda bir hafta boyunca sürecek koca bir halka kızarıklık olasıya kadar tuvalette uyumak gibi mi?
I'm sending him back to my mother's place, which, according to the Rhode Island parole office, is a cardboard shanty town outside of big lots.
Onu annemin evine göndereceğim. Rhode Adası Karakolu'na göre yaşadığı yer büyük arsaların arkasında kalan karton gecekondu bölgesi oluyor.
The most my mother ever got for me was 40 bucks and a big gulp.
Annemin bana verdiği en fazla 40 papel ve büyük boy gazoz olmuştu.
Should be big enough for Fitch and one of my men.
Adamlarımdan biri ile bay Fitch'in sığabileceği kadar büyük olmalı.
Okay, Charlie, give my hand a big squeeze if you can.
Pekala Charlie, eğer yapabiliyorsan elimi kocaman sık bakalım.
My life in that big White House is real.
Bu büyük Beyaz Ev'deki hayatım gerçek.
On August the 15th, 1977, a radio telescope called the Big Ear detected a radio signal from somewhere in the vicinity of the constellation Sagittarius, and this is the printout from that night.
15 Ağustos 1977 tarihinde, Koca Kulak adlı bir radyo teleskobu Yay takımyıldızı dolaylarından gelen bir radyo sinyali tespit etti. Bu da o geceden kalma çıktı.
And yet, as I looked back over my shoulder, the stars suddenly stopped and it was this big, black hole and that was the moon.
Arkama dönüp baktığımda yıldızlar kaybolmuş kocaman bir kara delik çıkmıştı. Bu görünen Ay'dı.
Get a nice, soft light from this big window here because it tends to feature my good side.
Büyük pencereden yumuşak bir ışık alırız. Bunun iyi tarafımı yansıtacağını düşünüyorum.
( laughs ) Alan, my arrow's twice as big as yours.
Alan, benim okum seninkinden iki kat daha büyük.
I may be big, but I'm fast on my feet.
Kocaman olabilirim fakat bacaklarım hızlıdır.
My clit's so big.
Bızırım kocaman.
That's why you talked Gloria into coming back - - so I couldn't weasel my way out of this stupid picnic and you'd get the big TV.
O yüzden Gloria'yı geri gelmeye ikna ettin. Böylece bu aptal piknikten kaçamayacaktım ve sen de büyük ekrean TV'yi kapacaktın.
I came to my big brother.
Ben bir federal ajana gitmedim Tim.
My whole problem with basketball was big ball, tiny hands.
Benim bütün sorunum basket topunun büyük ellerimin küçük olmasıydı.
Oh, my fingers are too big.
Parmaklarım çok büyük.
And- - this is scarier than when I bought the big iPhone and I didn't know if it would fit in my pocket.
Büyük iPhone alıp da cebime sığar mı bilmediğim zamandan daha da kötü.
Me and my wife are in the middle of a big Sleep Number fight.
Karımla yatağın yüksekliği için büyük bir kavga yapmak üzereyiz.
I knew one girl in my old days who wore big glasses.
Büyük gözlükler takan bir kız tanırdım eskiden.
He took my virginity and days after he said to me crying that he had big problems and he needed my help.
Bekaretimi aldı ve sonraki gün bana ağlayarak büyük porblemleri olduğunu ve yardımıma ihtiyacı olduğunu söyledi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]