English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ N ] / Never heard of her

Never heard of her translate Turkish

318 parallel translation
- Don ´ tt say you ´ vve never heard of her.
- Bana hiç Şanghay Zambağından söz edildiğini duymadığını söyleme?
Or maybe you never heard of her.
Belki onu da hiç duymamışsındır.
Professor Siletsky was addressing us at the camp... and I mentioned the name of Maria Tura and he'd never heard of her. Neither have I.
Efendim, geçen gece Profesör Siletsky, kampta bize hitap ediyordu ve ona Maria Tura isminden bahsettiğimde hiç duymadığını söyledi.
Never heard of her.
Hiç duymadım.
I've never heard of her.
Adını daha önce hiç duymamıştım.
I never heard of her. Rico?
- Adını hiç duymadım.
Wish I could help you but I never heard of her any more.
İstersen sana yardım edebilirim Fakat onun hakkında başka bir şey duymadım.
- Never heard of her. - Umberto's grandmother.
Umberto'nun anneannesi.
- Never heard of her
- Onu hiç duymadım.
I never heard of her.
Tanımıyorum.
Never heard of her.
- Tanımıyor musunuz? - Pek değil.
we never heard of her anymore.
onu asla bulamadım.
Since Leila went to Moscow, we've never heard of her anymore.
- Söyle bakalım. Rio, Caracas, Moskova...
- Never heard of her :
- Hiç duymadım.
- You never heard of her in America?
- Amerika'da hiç duymadın mı O'nu?
I never heard of her.
Bölüğümden biri karartma saatinden beri kayıp.
No, I don't know her, I never heard of her.
Hayır, bilmiyorum. Hiç duymadım.
If you're half smart, you never heard of her.
Eğer aklının yarısı duruyorsa, hiç duymamış olursun.
And if your fancy friend with a velvet collar is half as smart as you are, which will make him only one-quarter smart, he never heard of her either.
Ve eğer kadife yakalı arkadaşın senin yarın kadar akıllıysa, ki bu onu çeyrek akıllı yapar, o da onu hiç duymamış olur.
- Never heard of her.
- Böyle birini tanımıyorum.
I've never heard of her.
Onu hiç duymadım.
I never heard of her using it.
Bunu kullandığını hiç işitmedim.
But I never heard of her.
Ama öyle birisini duymadım.
- Never heard of her.
- Onları hiç duymadım,
- Never heard of her.
- Onu tanımıyorum.
- Never heard of her.
- Adını hiç duymadım.
I never heard of her.
Onu tanımıyorum.
I've never heard of her!
- Adını bile duymadım.
Never heard of her.
- Hiç duymadım.
- Never heard of her.
Hiç duymadım.
- I've never heard of her.
- Hiç duymadım ben walla öyle birini.
I never heard of her.
Adını hiç duymadım.
- Never heard of her.
- Hiç duymadım.
That's why you never heard of her.
Bu yüzden meşhur değil.
No, I'm sorry. I never heard of her.
Maalesef hiç duymadım.
- Marie? Never heard of her.
Böyle bir kadını tanımıyorum.
Never heard of her.
Onu hiç duymadım.
I'd never heard of Johnny speak of any relatives but I was ready to try anything.
Johnny akrabalarından hiç bahsetmemişti ama her şeyi denemeye hazırdım.
Well, don't you call it excess when a man never lets a day go by without stepping into some cheap tavern, bringing home a lot of riffraff, people you never heard of?
Hiç şaşmadan her gün ucuz bir meyhaneye giden, hiç tanımadığın insanları, ayaktakımını eve getiren birine çok içiyor denmez mi?
A man'll say all kinds of things, do all kinds of things under strain, won't he? But I never heard you.
İnsan bazen sözlerine dikkat edemiyor, baskı altında her şeyi yapabiliyor ama ben seni duymadım.
I never heard of anybody picking'her up.
Kimsenin onu bir yere götürdüğünü duymadım.
This place certainly had every nationality and every sex... including some I never heard of.
Bu meydanda her ulustan, her cinsiyetten insanın olduğu kesin. Hiç bilmediğim cinsiyetler dahil.
That certainly doesn't speak well for her. I ain't never heard of no Miss Lucy.
Halkla ilişkim her zaman çok iyiydi.
- Never heard of her.
- Frau Hoffner.
We went in there, it was dark, dirty, damp, rain, there were all sorts of animal noises that we'd never heard before... ln fact, it was really scary.
Oraya gittik, karanlıktı, pisti, rutubetliydi, yağmurluydu. Daha önce hiç duymadığımız her türlü hayvanın sesi vardı. Aslına bakarsanız, oldukça korkutucuydu.
I've never seen her or even heard of her.
Kendisini şimdiye kadar ne gördüm, ne de duydum.
They never heard of a woman going to bed with her ex-husband.
Hiçbiri bir kadının eski kocasıyla yattığını hiç duymamış.
You never heard of that woman and her boy.
O kadından ve oğlandan hiç bir haber almadın.
I've never heard her speak of any man as she spoke of you.
Senden bahsettiği gibi hiç bir erkekten bahsettiğini duymadım.
If you're right... a big if... if she's never left this cabin or this part of the forest never known anybody but her mother... never encountered any of the images of the modern world, never seen a car, a television a gun, a Hershey bar... never heard rock'n'roll music or But now you said she can talk
Eğer haklıysan - eğer... Eğer bu kulübeyi veya ormanın bu kısmını hiç terk etmediyse, annesinden başka kimseyi tanımadıysa, modern dünya ile karşılaşmadıysa, hiç araba, televizyon, silah, gofret görmediyse, hiç rock'n'roll duymadıysa... - Konuşabildiğini söyledin.
I went to the record store today and they were playing all this music I never heard of.
Bugün müzik mağazasına gittim ve her yerde hiç tanımadığım şeyler çalıyordu.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]