Of course you're not translate Turkish
460 parallel translation
Of course not, you're different.
Tabii ki, hayır, sen farklısın.
Of course, you're not leaving for good.
Tabii buralardan iyi bir şey için ayrılmıyorsundur.
- Of course you're not, but...
- Elbette değilsin ama...
Of course you're not.
Elbette değilsinizdir.
Of course you're not jealous.
Tabii ki kıskanmıyorsun.
She's not here of course but you're quite at liberty to look around if you care too.
Burada değil elbette, fakat istersen etrafa bakmakta tamamıyla özgürsün. Teşekkür ederim.
I'm not going to put you in jail, Chris... only of course you're through.
Seni hapse attırmayacağım Chris ama tabii buradaki işin bitti.
Silly, of course you're not interested.
Aptal. Tabii ki sen ilgili değilsin.
- You're not going of course.
- Tabii gitmiyorsun.
Of course you can, it's just that you're not looking!
Var. Kesin var. Daha çok ara.
Of course, you're quite sure... it's not Mr. Ernest Worthing who is your guardian?
Vasinin Bay Ernest Worthing olmadığından kesinlikle emin misin?
Of course not! You're too great an artist.
Sen çok büyük bir sanatçısın.
But, of course, you're not really adopting her in this case... - you're merely sponsoring her.
Onu evlat edinmeyeceksin, sadece sponsor olacaksın.
Of course you're not. It would be stupid.
- Hayır, tabii aptallık olur.
Of course not. But when you look out the window, I know what you're thinking.
- Tabii asmıyorsun ama pencereden dışarı bakarken ne düşündüğünü biliyorum.
Of course you're not.
Elbette değilsin.
Of course you're not.
Tabii ki gitmeyeceksin.
Of course not, but you see what we're up against here.
Elbette değildin, fakat burada ne ile karşı karşıya olduğumuzu görüyorsun.
Of course you're not.
Tabi değilsiniz.
You're not getting any funny ideas, are you? Of course not.
Aklınıza bir şey gelmesin.
Of course, you're not expected to commit all your reminiscences to paper.
Tabii ki senden tüm hatıralarını gazeteye vermen beklenmiyor.
No, of course you're not.
Hayır, tabi ki yapmıyorsunuz.
If you're not too busy, of course.
Tabi çok meşgul değilseniz.
Of course, the money's not too good while you're serving your apprenticeship, but you'll always have a trade at your fingertips, won't you?
Elbette, çıraklığın sırasında parası pek iyi olmaz, ama bileğine bir altın bilezik geçirmiş olursun, değil mi?
Of course, if you're not able to do the work, we'll find someone else.
İşi yapamazsanız başkalarını buluruz.
That I am, man, and I can see that you're not at all disappointed, of course, so I'll come straight to the point, as I like to do.
Aynen öyle dostum ve bakıyorum gördüklerin seni düş kırıklığına uğratmadı, elbette. Bu yüzden direk konuya gireceğim.
- Of course. You're not obliged to take it.
- AImak zorunda degiIsiniz.
Of course I do. You're not just saying it
Elbette.
Of course you will, my darling but you're not going to die.
Tabii ki yavrum... ama ölmeyeceksin.
No. Of course you're not a witch or an enchantress.
Elbette bir cadı yada büyücü değilsiniz.
- Yes, of course! - You're not Filiz, are you?
- Tarih mi?
You're welcome, of course, but you are leaving, are you not?
Sizi de beklerim tabii ki, ama siz gidecektiniz, değil mi?
- You're not in love with him? - No, of course not. Only -
Sadece..... ne?
Of course you're not.
Elbette yapamazsın!
Of course you're not crazy.
Tabii deli değilsin.
Of course you're not!
Elbette olmadın.
Of course you're not, B.A.
Tabii ki uçmazsın B.A.
If after I've presented you with the initial evidence you're not convinced, then of course you may go.
Size sunduğum ilk kanıta inanmıyorsanız, tabi ki gidebilirsiniz.
- You're not mad? - Of course not.
- Dün gece için kızgın değil misin?
- Of course you're not a eunuch.
- Elbette hadım değilsin.
Oh, no, of course not, you're too young.
Hayır, tabii ki hayır, sen çok gençsin.
Of course you're not!
Tabii ki sen değilsin!
- Of course you're not dead.
- Elbette ölmedin. - Henüz değil.
of course, you're not much of a lady anyway
Bu arada, sen tabii ki bir bayan değilsin.
Not only that, but, of course, you're not going to write two pieces of paper if you can write one.
Bir de şu var tabii, tek sayfa yazabilecekken, kimse iki sayfa yazmaz.
Of course you're not going crazy.
Tabii ki delirmiyorsun.
He says, "No, of course you're not, old boy".
Dediki, "Hayır, tabiki bayılmayacaksın yaşlı çocuk".
Of course you're not.
Tabii ki değilsin tatlım.
Of course you're not You've had dancing lessons
Elbette değilsin Dans dersleri aldın
Oh, no, Madame Olga, of course not, but as long as you're here,
Hayır, Madam Olga, hiç olur mu.
Oh no, no, of course you're not, citizen.
Oh, hayır, elbette yapamazsın, vatandaş.
of course 48716
of course not 6388
of course you can 486
of course you do 750
of course i do 1281
of course i can 204
of course you don't 199
of course i will 266
of course i am 561
of course it is 783
of course not 6388
of course you can 486
of course you do 750
of course i do 1281
of course i can 204
of course you don't 199
of course i will 266
of course i am 561
of course it is 783