Our land translate Turkish
1,797 parallel translation
By the laws of our land... the king's successor must be related to him by blood.
Ülke yasalarımıza göre kralın halefi onun kan bağıyla yakını olmalı.
We're gonna rush them Injuns out of our land is what we're gonna do.
Kızılderilileri topraklarımızdan bir an önce çıkartacağız. İşte yapacağımız şey bu.
It's not just chemical contamination of our land and water.
Sadece suyun ve toprağın kimyasal zehirlenmesi değil.
For now, it's a plot of land, our land.
Şimdilik bir arazi parçası. Bizim toprağımız.
We must defend our land and our church.
Topraklarımızı ve annemiz kilisemizi korumak zorundayız!
But you cannot use our land as a base from which to attack the United States.
Ama topraklarımızı Birleşik Devletler'e saldırmak için üs olarak kullanamazsınız.
They mean to take our land away from us.
Topraklarımızı elimizden almak istiyorlar.
This is our land!
Bu bizim toprağımız.
Soon we will wipe out the Armenians from our land.
Çok yakında tüm Ermenileri topraklarımızdan temizleyeceğiz.
And we can't quietly sit by as you lay waste to our land!
Ayrıca topraklarımızı harap ederken sessiz sedasız oturamayız.
It used to be that we could own our land and hunt freely.
Bu eskiden biz-ebil serbestçe arazi ve avı kendi.
We're surprised to find CSI out here on our land.
Arazimizde olay yeri inceleme ekibini görünce şaşırdım açıkçası.
During the middle ages our land was occupied by... Persians, Tatars, Turks and Seldschuks.
Orta çağlarda topraklarımız Acemler, Tatarlar, Türkler, Selçuklular tarafından işgal edildi.
This land is our land, Bud.
Bu topraklar bizim Bud.
We must return to our land, to our tekohà.
Toprağımız Tekoha'ya geri dönmeliyiz.
The cow occupies our land, he's our enemy.
İnek toprağımızı işgal eder, o bizim düşmanımızdır.
My great grandfather, the chief, found them hunting on our land. But they claimed to be something different, so we made a treaty with them.
Dedemin dedesi, yani liderimiz, onlari bizim topraklarimizda avlanirken bulmus ancak digerlerinden farkli olduklarini iddia etmisler.
Our land, the people's land, will prosper again!
Bizim ülkemiz. İnsanların ülkesi tekrar yükselecek.
That's our land, isn't it?
Burası bizim arazi, değil mi?
They would buy our land for good money.
Topraklarımız için iyi para veriyorlar.
They bought all of this, and the only part that they need is our land.
Şuranın hepsini satın aldılar geriye bir tek bizim topraklarımız kaldı.
But you came to our land 500 years ago and you've never left.
Ama siz bizim ülkemize 500 yıl önce geldiniz ve gitmediniz.
She banished them from our land.
O da onları topraklarımzdan men etti.
Now, I've travelled across half our state to be here and to see about this land.
Eyaletin yarıdan fazlasını aşarak arazilerinizi görmeye geldim.
With this much land so close to the city, I'm sure it's out of our price range. Isn't it?
Şehre bu kadar yakın bir yer olduğu düşünülürse, eminim ki, burası ödeyebileceğimiz fiyatın üzerindedir.
And all I had to do was hand over our last remaining land and water as collateral.
Ve ikramiye için tek yapmamız gereken şey geriye kalan son toprağımızı ve suyumuzu ipotek etmek.
Or the massive amounts of toxic chemicals that are pumped into our atmosphere and into our air, water, land and soil every day?
Ya da büyük miktarlardaki atmosfere, havaya, suya, yere ve toprağa her gün pompalanan zehirli kimyasalları anlamışlar mıydı?
But if these are our only access routes, land-based search and rescue in these other areas is gonna be well nigh impossible.
Dalganın gidiş yönüyse, O bölgelerde kurtarma çalışması yapılması.. bence imkânsız olur.
She has plunged our once-peaceful land into eternal winter.
Eskiden huzurlu olan bu topraklara, ebedi kışı getirdi.
The blood of our martyrs is irrigating our sacred land.
Şehitlerimizin kanı kutsal topraklarımızı sulamaktadır.
So, sometimes, we have to perform tasks, however unpleasant, that are necessary for that all-too-important paycheque to land in our all-too-empty pockets!
O çok önemli maaş çekinin o bomboş ceplerimizi doldurması için bazen yerine getirmemiz gereken sorumluluklar vardır, ne kadar sevimsiz olurlarsa olsunlar!
You would have us cut off our balls and end our race right here on a patch of land on which nothing can live and that will not happen!
Hayalarımızı kesip soyumuzu tam burada hiçbir şeyin yaşayamadığı bir toprak parçasında bitirirsiniz ve bu olmayacak!
Each of which now provide, of being redesigned, to provide the highest standard... of medical care in our communities.
Bu hastanelerin her birisi toplumumuza en yüksek sağlık tıbbi bakım standartlarını... sağlamak üzere yeniden yapılandırılmıştır.
I want to cement our long friendship in the Church's sacred land.
Kutsal topraklardaki dostluğumuzu güçlendirmek arzusundayım.
- He thinks our home's the Promised Land!
Onunla konuşsan iyi olur bizim evi vaat edilmiş topraklar sanıyor.
It contained a good deal to concern me about our daughter Maria.
Kızımız Maria hakkında beni çok kaygılandıran şeyler içeriyordu.
Our guns were so outdated and worn out that our shells fell short of the German lines, killing our own wounded lying in no man's land.
Toplarımız öylesine eski ki Alman hatlarına nadiren top mermisi düşüyor. Cephe ilerisinde yatan yaralı askerlerimizi öldürüyor.
I don't feel right about this. We know this guy our entire lives.
Borç yapılandırması filan yapamıyor musunuz?
We're all protesting the sex ed class that's being taught to our children.
Ve iyi yapılandırılmış 401 ( k ) dahil.
Ready to land. What's our cargo?
İnişe hazırız.
You're saying dad hid one of his kids from us for years, and then gave holly the land, so--so his affair is thrown in our face because of some girl named rebecca?
Delilik bu. Babam çocuklarından birini yıllarca bizden saklayıp sonra da Rebecca adlı bir kız yüzünden ilişkisini öğrenelim diye araziyi Holly'ye verdi mi diyorsun?
Since 1980 our agency has sold over 1 million land plots on the Moon and more than 500,000 on Mars and Venus
1980'den beri ajansımız Ay'da 1 milyonun üzerinde arsa sattı. Mars ile Venüs'te ise 500.000'in üzerinde.
Sir, my gracious lord your high self, the gracious mark o'the land, you have obscured with a swain's wearing, and me poor lowly maid, most goddess-like prank'd up but our feasts in every mess have folly and feeders digest it with a custom I should blush to see you so attired swoon, I think, to show myself a glass.
Benim günlü yüce efendim, aşırılıklarınızı kınamak bana yakışmaz. Ah bağışlayın onlardan söz etmemi! Ülkenin gözbebeği olan yüksek kişiliğinizi böyle çoban kılığıyla gizlerken, beni, bu basit kızcağızı bir Tanrıça gibi süslediniz.
- Well, uh, county records show that you're the owners of some unexploited forest land that's extremely valuable to our company for the purposes of road-building and, uh, industrial development.
Şey, ilçe kayıtlarına göre, şirketimizin yol yapımı... ve endüstriyel gelişim amacı için, son derece değerli bazı keşfedilmemiş orman arazisi sahiplerindensiniz.
When God divided up the land of the earth, so the legend goes, our people's emissaries arrived late, after all the land had been distributed.
Bu efsane, Tanrı'nın dünya arazilerini bölüştürdüğü zaman başladı. Halkımızın temsilcileri geç geldiler. Bütün topraklar paylaştırılmıştı.
As a reward the courageous warriors were given pretty virgins and land on which our village was founded.
Mükafat olarak cesur savaşçılara güzel bakireler ve köyümüzün kurulmuş olduğu arazi hediye edildi.
We don't all land our dream career like chloe.
Hepimiz Chloe gibi hayalindeki işi bulamadı.
Over land and sea how about after our favorite poet?
Bizim en sevdiğimiz şairin adı nasıl? Over land and sea how
Plus our friend's mobile and her land line.
Ayrıca arkadaşımın cep ve ev telefonunu.
As our young men are dying in the savage land... they believe it should be celebrated.
Gencecik adamlarımız yaban topraklarda ölürken bu kuklalar bunun kutlanması gerektiğine inanıyor.
With no land, went to the world, and take our knowledge of the Torah and only God Almighty, into the open.
Toprağımız olmadan dünyanın her yerine dağıldık. Sadece Tevrat'ın bilgisini ve yüce Tanrı'nın sevgisini alarak ülkemizden ayrıldık.