English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ P ] / Probably not

Probably not translate Turkish

5,431 parallel translation
Probably not mi6, or she'd have disappeared you Over the coffee thing.
- Muhtemelen MI6 değil, yoksa kahve olayından sonra seni yok ederdi.
- No, probably not.
- Hayır, muhtemelen yapmazdım.
Probably not.
Sanmıyorum.
Probably not.
- Muhtemelen hayır.
But for whatever reason of which we can't be certain, this picture, which is probably not entirely finished but very far along, was changed.
Bir noktada Rembrandt, bizim bilmediğimiz bir nedenle bütünüyle olmasa da büyük bölümünü tamamladığı bir resmi değiştirmiş.
Of course, that's probably not what everyone else sees at all, but that's actually what can help keep these paintings alive for us - the mystery around what the artist had intended, because it's not always completely obvious.
Elbette, herkes aynı şeyleri görmeyebilir. Bu resimleri bizim açımızdan canlı kılan şey tam da budur... Sanatçının amaçladığı şeyin etrafını saran bu gizem tabakası.
Probably not.
Muhtemelen edemem.
I think if there is a God, it's probably not the one the way they describe Him in the Bible.
Tanrı olsaydı muhtemelen İncil'de tarif edildiği gibi olmazdı.
- You're probably not the only one.
Muhtemelen tek sen değilsin.
Mm-hm. Probably not.
Hata yok gibi geldi bana.
Probably not...
Muhtemelen hayir...
Oh, it's probably not a good idea.
Çok da iyi fikir değil.
It's too early to tell, but my instinct is probably not.
Söylemek için çok erken fakat hislerim yaramıycağı yönünde.
Well, probably not much has changed.
Muhtemelen çok fazla değişmemiştir.
Well, you know, probably not.
Bilirsin ya. Muhtemelen değil.
Probably not.
Muhtemelen kaçırılmamıştır.
Probably not.
muhtemelen hayır.
Probably not, so help me stop worrying about it.
Muhtemelen, bu yüzden bana yardım et ki şüphelerim gitsin.
No, not on the phone, and, uh, it's probably not a good idea for me to come to the plaza.
Hayır, telefonda olmaz. Meydana gelmem muhtemelen iyi bir fikir olmaz.
Probably not.
Muhtemelen olmamıştır.
Until he wakes up? Probably not much.
- Uyanıncaya kadar mı?
Probably not a skull fracture.
Muhtemelen kafatası kırığı yok.
Yeah, sorry, probably not helping.
Kusura bakma, sana bir faydası olmadı.
So you're probably not an assassin. No.
- O zaman suikastçi olmayabilirsin.
And you're probably not the only...
Ayrıca muhtemelen sen tek...
Probably not very good, right.
Muhtemelen çok fazla değildir, değil mi?
Look, four years ago, you'd be grabbing your ankles at County right now, probably not even have a hearing until Christmas.
Bak, dört yıl önce olsa yılbaşına kadar şehirde habersiz kollarını kırıp otururdun.
Probably not.
Muhtemelen istemem.
I suppose it probably sounds like an emergency, But it's not.
Sesim muhtemelen acil bir durum varmış gibi geliyordur ama yok.
I'm sort of looking up there in a way, because although there's this large loss here, that may not actually have that layer reaching that point, but up there I think it probably does.
Ben daha ziyade yukarı kısma bakma eğilimindeyim. Burada ciddi bir kayıp var ama o tabaka buraya kadar gelmiyor olabilir. Ama sanırım o tabaka yukarıda var.
Probably the first Richards to sit in front of a cop car, not the back.
Herhalde polis arabasının arkasında değil de önünde oturan ilk Richards benimdir.
Meaning the second killer probably did not have hunting experience.
Yani ikinci katilin avcıIık deneyimi yoktu yani.
I'll probably spoon... I'm not gonna do anything to the bear.
Ayıya hiçbir şey yapmayacağım.
You know, it's probably just Jack being Jack, and... and you say not to believe anything he says, but he made it seem like you might want to...
Sen hep onun söylediği hiçbir şeye inanma dersin. Ama sanki sen beni evlat edinmek istiyormuşsun gibi konuştu.
Fuck, I've probably even smoked it, but it's not flowing through our gym.
Keşke iseydim onu, ama salondan duman çıkmıyor.
Not someone looking for career counseling. Upton probably panicked when he saw cho and vega, Told his partner to confess or run.
Upton, muhtemelen Cho ile Vega'yı görünce panikledi suç ortağına teslim olmasını ya da kaçmasını söyledi.
Okay, so maybe he didn't kill her, but not telling anyone she was dead probably disqualifies him from the "heck of a good guy" award.
Tamam belki o öldürmedi, ama öldüğünü kimseye söylememek, muhtemelen dürüst bir adamın tanımı değil.
Of course not, he'd probably want to wear mouse ears, and then nobody wins.
Tabii ki değil, muhtemelen fare kulakları giymek ister bu da kimsenin işine gelmez.
Yeah, they're not really comedies, but, uh... yeah, I could probably be a pro-bender, or an actor, or something if I lived in a mansion in Republic City like you guys.
Evet, aslında pek komedi sayılmazlar ama... Ben de sizin gibi Cumhuriyet Şehri'nde bir köşkte yaşasaydım büyük ihtimalle bir oyuncu, profesyonel bükücü ya da onun gibi bir şey olurdum.
And if it was not an execution, it was probably a domestic dispute, making the mother and her unidentified fiancé suspects.
Çete infazı değilse büyük ihtimalle aile içi bir anlaşmazlıktı. Bu da anneyi ve kimliği belirsiz nişanlısını şüpheli yapar.
Not with mathematics, probably, but I know a bit about history
Matematikte olmaz muhtemelen ama biraz tarih bilirim ve birkaç kitap okudum.
Probably best not, eh?
- Gitmesen daha iyi.
He'll understand that you're no longer a credible witness, that you probably can't take the stand if we indict, and that there's a good chance you screwed up his whole case, not just the girl.
Artık güvenilir bir tanık olmadığını anlayacak. Eğer mahkemeye gidersek muhtemelen görüş savunamazsın. Sonra da sadece kızı değil bütün davasını batırman için iyi bir şans olmuş olur.
- Probably not.
- Kes şunu.
I'm probably not.
muhtemelen değilim.
She probably would not want us spying on her.
Onu takip etmemizi istemez sanırım.
And probably raining, but I see you're not wearing a slicker.
Ve muhtemelen yağıyor ama görüyorum ki, yağmurluk giymiyorsun.
You're probably the only reason it's running. - It's not.
Muhtemelen onun çalışmasını sağlayan tek sizsiniz.
PROBABLY JUST NOT HOME.
Muhtemelen evde değil.
I know I'm not probably the closest person to Ed, but I prepared something.
Muhtemelen Ed'e yakın kişi değilim ama bir şey hazırladım.
Probably better off, although my Joshy is not married.
Muhtemelen en iyisi benim Joshy de evli değil.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]