Nothing to see here translate Turkish
258 parallel translation
There's nothing to see here.
Görecek birşey yok.
- There's nothing to see here.
Burada görecek bir şey yok.
Nothing to see here!
Görecek bir şey yok!
Nothing to see here.
Görecek bir şey yok.
- Just wait- - - There's nothing to see here.
- Burada görülecek bir şey yok.
- Chill out, man. - Ain't nothing to see here.
Görecek bir şey yok.
There's nothing to see here, folks.
Görecek bir şey yok, millet.
There's nothing to see here.
Burda görecek bir şey yok.
Nothing to see here.
Bakacak bir şey yok.
Nothing to see here.
Görecek bir şey yok burada.
Nothing to see here.
Görülecek bir şey yok.
There's nothing to see here.
Burada görecek bir şey yok.
Nothing to see here, pal!
Görecek bir şey yok!
Move along. - Nothing to see here.
- Burada görecek bir şey yok.
Nothing to see here.
Hiçbir şey görünmüyor.
- [Gasping] All right, people, nothing to see here.
Pekala, millet, burada görecek bir şey yok.
Stand back. Nothing to see here.
Görecek bir şey yok.
Ladies... Go on home now. Nothing to see here.
Eve gidin hanımlar, burada görülecek bir şey yok.
Step back, son, there's nothing to see here.
Geri çekil evlat, burada görebileceğin bir şey yok.
Ok people, move along, there's nothing to see here.
Pekâlâ millet, dağılın, burada görecek bişey yok.
'Nothing to see here'and'Case closed'.
'Burada görülecek bişey yok've'dava kapanmıştır'diyorsun.
Nothing to see here.
Burada görülecek bir şey yok.
Nothing to see here.
Görecek hiçbir şey yok.
Stand back people, there's nothing to see here.
Çekilin millet! Burada görülmeye değer bir şey yok!
Nothing to see here, folks.
Burada görecek bir şey kalmadı, millet.
There's nothing to see here.
Burada görecek birşey yok.
I was sent here to relieve the misery, and I see nothing but glitter, luxury and immorality!
Buraya, acıyı hafifletmek için gönderildim ama burada gördüğüm tek şey altın, lüks ve ahlaksızlık.
We're here for the creditors, by order of the court to see that nothing's taken out of the house, and here we're going to stay.
Mahkeme emriyle, alacaklılar adına buradayız. Evden hiçbir şey alınmamasını temin etmek için. Burada kalacağız.
There's nothing to keep me here that I can see from this angle.
Bu açıdan bakınca, beni burada tutacak bir şey göremiyorum.
I'm glad you're here to see nothing goes wrong.
Burada olup bu defa hiçbir şeyin ters gitmediğini göreceğin için çok memnunum.
You see, my coming here has nothing to do with the Army.
Buraya gelmemin Ordu'yla ilgisi yok.
Don't stand here. Here's nothing to see.
Öyle dikilip durmasanıza, bakacak bir şey yok.
There's nothing here I'm gonna miss... except you. Yeah, well, we'll get to see each other. How?
Burada bir gün daha kalıp Kongre Üyesinin oğlunu kontrol edeceğiz ve... biraz golf oynayacağız.
Nothing to see anymore here.
Burada görecek bir şey kalmadı.
- There was nothing here to see.
- Burada görecek birşey yok.
There's nothing to see up here, go back down.
Burada görülecek bir şey yok, in aşağıya.
Sorry, Benoit, but there's nothing here to see.
Üzgünüm, Benoit ama burda sana göre bir şey yok.
There's nothing here to see.
Burada görülecek bir şey yok.
I expect you to see to it, that nothing like that happens here.
Burada böyle bir şeyin olmasını istemiyorum.
There's nothing much to see here, Commander.
Burada görecek çok fazla şey yok Komutan.
There's nothing for you to see here.
Görecek bir şey yok. İlerleyin.
Like here, nobody wants to see nothing or hear nothing.
Bu olayda da olduğu gibi, hiç kimse bir şey görmek ya da duymak istemez.
There's nothing to see you here, Colonel Curtiss.
Sizi görmeyi beklemiyordum, Albay Curtiss.
There's nothing more to see here.
Görülecek bir şey yok.
Nothing else to see here now.
Burada görülecek birşey yok.
Move along. Nothing more to see here.
Çekil kenara Başka görülecek bir şey yok.
And here, as you see, is our mystery man... his lovely companion and his boat... which as you see, has nothing whatever to do with the seaplane.
Ve burada işte bizim gizemli adamımız. Onun sevgili arkadaşı ve botu. Ve gördüğünüz gibi deniz uçağıyla hiçbir ilgisi yok.
- Nothing more to see here.
Daha görecek birşey yok.
Nothing to see here.
Siz çocuklar, en iyi arkadaşlarımsınız
There's nothing to see out here.
Burda gözlenecek bir şey yok.
I know we ain't been tight since we been up in here but I ain't trying to see nothing happen to you in here.
Buraya girdiğimizden beri çok yakın olamadık, biliyorum ama başına kötü bir şey gelsin istemem.
nothing to hide 21
nothing to worry about 339
nothing to talk about 29
nothing to report 41
nothing to be afraid of 32
nothing to it 58
nothing to do with you 28
nothing to do with me 44
nothing to say 82
nothing to be done 17
nothing to worry about 339
nothing to talk about 29
nothing to report 41
nothing to be afraid of 32
nothing to it 58
nothing to do with you 28
nothing to do with me 44
nothing to say 82
nothing to be done 17
nothing to be scared of 17
nothing to see 35
nothing to lose 17
nothing to be ashamed of 35
nothing too serious 20
nothing to tell 25
nothing to do 29
see here 149
nothing 25771
nothin 482
nothing to see 35
nothing to lose 17
nothing to be ashamed of 35
nothing too serious 20
nothing to tell 25
nothing to do 29
see here 149
nothing 25771
nothin 482
nothing else matters 82
nothing much 304
nothing more 611
nothing happened 754
nothing at all 597
nothing changes 92
nothing yet 509
nothing's changed 230
nothing happens 85
nothing fancy 88
nothing much 304
nothing more 611
nothing happened 754
nothing at all 597
nothing changes 92
nothing yet 509
nothing's changed 230
nothing happens 85
nothing fancy 88