Rd and translate Turkish
32,897 parallel translation
Crapped everywhere and attacked every stranger in sight.
Her yere pisler ve gördüğü her yabancıya saldırırdı.
He punched me in the face and cracked two teeth.
Suratıma yumruk attı... ve iki dişimi kırdı.
I'm just saying we mess this up somehow, and there's a chance it doesn't go back, you know?
Sadece bir şekilde bu işi batırdık ve geri gitme şansımız da yok.
And all the data indicates that you flat-lined on the table after the zombies attacked you.
zombiler sana saldırdıktan sonra ex olmuşsun.
Hey. I looked at myself in the mirror and said, " Buddy, you screwed up.
Aynada kendime baktım ve " Dostum işleri batırdın.
I want you to know you're the best thing that's come into my life in a long time, and... I'm really sorry I messed it up, but that seems to be what I do.
Şunu bilmeni isterim ki sen hayatımda başıma gelen en iyi şeysin ve gerçekten batırdığım çok özür dilerim.
And I'll use six specialized biochemicals I mixed myself to pinpoint what molds, bacteria, or polysaccharides are causing the problem.
Ve ben de kendi karıştırdığım altı özelleşmiş biyokimyasalı kullanarak soruna hangi küf, bakteri ya da polisakkaritin neden olduğunu bulurum.
To the point that we missed our window for Reggie to catch Toby and Paige back at the garage.
- Konunun özü Reggie'nin Toby ve Paige'i garajda yakalaması şansımızı kaçırdık.
And Helen Smith snapped when Lucy Collins let it slip.
Ve Lucy Collins ağzından kaçırdığı zaman Helen Smith O'nu tersledi.
I told her I was leaving her, and she freaked out for no reason.
Onu terkettiği mi söyleyince sebepsiz yere kafayı sıyırdı.
And after a while, I yelled to my dad,
Biraz uğraştıktan sonra babama bağırdım,
Well, I was out scouting, I got cornered, she charged me, and I pissed myself.
Keşif yapıyordum, köşeye sıkıştım beni heyecanlandırdı ve kendimden geçtim.
If I want to be electrocuted I'll do it the old-fashioned way and climb a utility pole.
Elektrikli sandalyede idam isteseydim, bunu eski yöntemlerle yapardım ve bir elektrik direğine tırmanırdım.
Except we're doing about 225, and the train weighs about 50 times more than a car, and I'm strapped to the bottom of it.
Sorun şu ki biz 225'le gidiyoruz, bir de bir tren bir arabadan 50 kat daha ağırdır ve ben de trenin altına asılı durumdayım.
I'm not an American yet and if I was, my IQ makes me well above average.
Henüz Amerikalı değilim ama olsaydım IQ'm beni ortalamanın epey üstüne çıkartırdı.
And here we have someone who's been voting for almost a half a century.
Ve yanımızda neredeyse yarım asırdır oy kullanan biri var.
And if it were up to me, you would be deported immediately and Ms. Quinn would face prosecution.
Ve bana kalsaydı, siz anında sınır dışı edilir ve Bayan Quinn de adli tahkikata maruz kalırdı.
So, uh, on a scale of... you know, ripping off your Barbie dolls'heads and forgetting where I hid them, to spilling marinara on your junior prom dress, how-how mad are we?
Şimdi, eğer bir aralık belirlemek gerekirse, Barbie bebeklerinin kafasını kesip, onları nereye sakladığımı unutmamla, mezuniyet balon için aldırdığın kıyafete domates sosu dökmem arasında, bana ne kadar kızgınsın?
The news service is calling it terrorist propaganda and reassuring the public the Führer is alive and well.
Haber servisi bunu terörist propaganda olarak adlandırdı ve halkı Führer'in hayatta ve sağlıklı olduğuna dair rahatlattı.
He'd come by pretty much every day, sit at my bed and tell me stories from the outside.
Neredeyse hergün gelirdi, yatağımın yanına oturur ve bana dışarıdan haberleri anlatırdı.
I just got back from a trip to Zephyria... and I smuggled this bad boy through customs.
Zephyria'yaya yaptığım seyahatten bununla döndüm ve bu oğIanı gümrükten kaçırdım.
And then he just broke the controller.
Ve sonra da oyun kollarını kırdı.
Secret Service has raised security for you and the kids across the board.
Gizli Servis çocuklarla senin güvenliğini artırdı.
And that woke Bridget up.
Bu da Bridget'ı uyandırdı.
You've gotten yourself cornered in there, Silas, and you're looking for a way out.
Kendini köşeye sıkıştırdın Silas. Şimdi de çıkış arıyorsun.
And if it was, I won'cause I knew it all along.
Eğer öyle bir şey olsaydı ben kazanırdım, çünkü en başından beri biliyordum.
Your cowardice shamed your family's name and standing.
Korkaklığın aile ismini ve duruşunu utandırdı.
I've placed protective details on Hayden and Joy and Will and the boys.
Hayden ve Joy ile Will ve çocukları koruma altına aldırdım.
You know, I don't frequent pavilions, not as much as I should, and I know that I'm missing out, but I...
Köşklere gitmem gerektiği kadar... sık gitmem... ve bir şeyler kaçırdığımı biliyorum, Ama ben...
We'd trick-or-treat together, um... hand out candy, and it was fun.
Birlikte şeker mi şaka mı oynardık... -... şeker dağıtırdık ve eğlenceliydi.
So, for Halloween, he'd buy a gross bag of no-name candy from the dollar store and leave it in a basket and turn off all the house lights, and so he'd... no one would think we were home.
Cadılar Bayramı için, her şey bir milyoncudan bir poşet dolusu markasız şeker alır ve bir sepete koyup, evin tüm ışıklarını kapatırdı ve böylece... kimse evde olduğumuzu anlamazdı.
That was Paige's story, reimagined to make her feel warm and fuzzy.
Bu Paige'in hikayesiydi ; kendisini daha mutlu hissetsin diye yeniden canlandırdın.
I am sure it does not amuse you to hear that my wet nurse told me many tales of your journeys west, and of your bravery, your resourcefulness and your fame.
Eminim süt annemin hep senin hikâyelerini anlattığını duysan şaşırmazsın. Batıya yaptığın yolculukları anlatırdı bana cesaretini, becerikliliğini ve şöhretini.
If someone cut him up when he was driving, he'd get mad and all the electronics in the car would get fried.
Araba kullanırken, biri önünü kesse, çıldırırdı, arabanın bütün elektronik cihazları kavrulurdu.
And they've got a spot for you for as long as you need it.
İhtiyacın olduğu kadar kalabileceğin yer ayırdılar.
Mr. Casey blew a hole in the wall to get out, but now that room has sparks and fire and...
Bay Casey çıkmak için duvarı kırdı ama şimdi odada kıvılcımlar ve ateş var...
Craig showed up and attacked Keanu.
Craig geldi ve Keanu'ya saldırdı.
I called ahead and got us an early yurt check-in.
Öncesinde aradım ve erkenden yurda kaydımızı yaptırdım.
- Oh, not... - Ladies and gentlemen, Charlize Theron has been attacked by a lion.
Bayanlar baylar Charlize Theron'a bir aslan saldırdı.
"They accelerated down the narrow streets and then slowed their engines down quickly as they approached a junction, causing explosive-sounding backfiring."
"Dar sokakları hızlandırdılar. Ve sonra bir kavşağa yaklaşırken motorlarını hızla yavaşlattı, Patlayıcı ses veren geri tepkilere neden oluyor" dedi.
And I think that, on a day-to-day basis, that would drive you a bit mad.
Ve bence bu, günlük bazda, sizi biraz kızdırdı.
It started every morning and it always went, "Do you want some? !"
Her sabah motoru çalıştırdığımda "Kavga mı istiyorsun?" derdi.
What he actually did was he had some business cards printed, and he distributed them to his Le Mans team.
Kartvizitler bastırdı ve Le Mans takımına dağıttı.
And the Brummie tank commander had the backing of Ford's huge RD department, who tackled the car's appalling reliability.
Birminghamlı tank komutanı aynı zamanda arabanın dayanıksızlığını çözen Ford'un dev AR-GE departmanının desteğini de alıyordu.
So he got it up the beach, and then sort of did a handbrake turn.
Böylece onu sahilden kaldırdı. Ve sonra tür el freni dönüşü yaptı.
Hammond has broken his car, you're stuck, and mine's overheated.
Hammond arabasını kırdı, sıkıştı. Ve benimki aşırı ısınmış.
Several days later, and with absolutely no help whatsoever from any Namibian mining engineers the world's first beach buggy cable car was ready, and- -
Birkaç gün sonra, Ve kesinlikle hiçbir yardımı olmaksızın Herhangi bir Namibya maden mühendisinden dünyanın ilk beach buggy teleferiği hazırdı ve -
And for good reason, because my beach buggy weighed 200 kilograms more than James's charred wreck.
Ve iyi sebeplerden ötürü, çünkü benim plaj arabam James'in kavurucu kazasından 200 kilogram daha ağırdı.
And he yelled at me.
Bana bağırdı.
He pushed me against a wall, and picked me up with one hand, and I just, like, went blind with bliss.
Beni duvara yapıştırdı ve tek elle kaldırdı. Sonra gözlerim karardı zaten.
You yelled at me to come and assess your patient.
Gelip bana bağırdın ve hastanı muayene etmemi istedin.
andale 45
andre 702
andres 26
andrea 546
andrei 220
and then 7362
andrew 1394
andy 3665
andreas 75
and you 7643
andre 702
andres 26
andrea 546
andrei 220
and then 7362
andrew 1394
andy 3665
andreas 75
and you 7643
andi 114
ando 91
andromeda 21
andrews 141
andiamo 19
anderson 358
android 81
and now 4728
anders 163
andersen 24
ando 91
andromeda 21
andrews 141
andiamo 19
anderson 358
android 81
and now 4728
anders 163
andersen 24
and i 3645
and then i met you 29
andie 143
and just like that 171
and you know it 1023
and i will 353
and i'm proud of you 44
and i'm grateful 35
and i said yes 53
and you know 574
and then i met you 29
andie 143
and just like that 171
and you know it 1023
and i will 353
and i'm proud of you 44
and i'm grateful 35
and i said yes 53
and you know 574