English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ S ] / So we go

So we go translate Turkish

6,487 parallel translation
So we go to Washington, D.C.
Ne olmuş Washington DC'ye gidiyorsak.
So, are we ready to go?
- Pekala, girmek için hazır mıyız?
So I can see we're gonna go a few more rounds with Harris-Kingsfield.
Sanırım Harris-Kingsfield'la daha çok kapışacağız gibi görünüyor.
Jen, thank you so much for coming, but we have to go.
Jen, o kadar yol teptiğin için ayağına sağlık ama bizim kaçmamız lazım.
So, can we go?
- Gidebilir miyiz?
So recently, we did go from, uh, public to private, which is quite a relief.
Son günlerde devletten özele geçtik ki bunun anlamı da epeyce rahatlamatladık yani.
I don't want you to go, but I think we should say goodbye so we can kiss. Yeah?
Gitmeni istemiyorum ama sanırım vedalaşıp öpüşebiliriz, değil mi?
So love is the lie we tell ourselves so we don't go extinct.
Yani aşk soyumuz tükenmesin diye kendimize söylediğimiz bir yalan mı?
- Okay. So are we talking about steam room jerk-offs, or do you want to go back downstairs to the fifth floor and join the KKK butt orgy?
Saunada yapacağın otuzbirden mi bahsedelim yoksa beşinci kata inip seks partisine mi katılmak istersin?
Every weekend we would go down to this skating rink, and every Friday night they would have like a disco theme, but you would have to bring, like, a guy... And could never find a guy to go with me, so I had to dance with my sisters.
Ve her Cuma gecesi bir diskoda eğlenmek istiyorlar ve oraya giderken bir erkek götürmen gerekiyor ama hiç benimle gelecek bir erkek bulamıyorum.
Anyhoo, well, we've got to motor, but we go rollerblading every day, so if you ever want to join us, just give us a holler.
Neyse, şimdi gitmemiz lazım. Ama her gün patenle kayıyoruz.
So that we may go home one day.
Ve böylelikle, bir gün eve gidebiliriz.
The place I usually go to was closed, so, we had to bounce around a bit. All right.
Her zaman açık olan yer bu sefer kapalıydı.Bizde başka yerlere bakmak zorunda kaldık.
We have a couple of issues to discuss, so let's go ahead and get them out of the way.
Konuşmamız gereken birkaç konu var, hemen konuşup, üstesinden gelelim.
Chuckie had to go number two real bad, so we lost a little time.
Chuckie çok sıkıştığı için tuvaletini yaptı. Biraz vakit kaybettik yani.
So should we go talk to him?
- Konuşsak mı onunla?
You know, so we can go into this with no secrets between us.
Bu işe aramızda sır olmadan girebiliriz.
Just, it's a family show, so we're just gonna go with "chicken," okay?
Bu bir aile programı yani direkt tavuk diyeceğiz.
I was trying to get things to go back to the way they were- - get him back on the throne, and, you know, so we could get back to doing all the things that we love to do at Paddy's,
Onu tekrar tahta oturtup yeniden Paddy'de sevdiğimiz işlerimizi yapabilelim diye.
So, we're going to go across there, like Donkey Kong.
Şimdi Donkey Kong gibi karşıya geçeceğiz.
All right, well, I'm walking with you, so we'll go together.
Ben de seninle geleyim. - Birlikte gideriz.
We need to create a lot of heat in the eye to equalize the pressure, and then we need to give these storms a place to go and take these sharks with them so they don't rain down on millions of people.
Biz ısı bir sürü oluşturmak gerekir. Göz basıncı eşitlemek için, Ve sonra biz bu fırtınalar gitmek için bir yer vermek gerekir.
Um, I have an early study group, so we need to go.
Erkenden dersim var, o yüzden gitmeliyiz.
So we're gonna go shopping whether you like it or not.
Yani ister beğen ister beğenme, alışverişe gidiyoruz.
So we dropped anchor in the Ulithi Lagoon to go for a swim.
Hâl böyle olunca yüzmek için Ulithi Gölü'nde demir attık.
So listen, we need to go back to the original plan.
Bak dinle, asıl plana bağlı kalmamız lazım.
We need to be meticulous and go slowly, so stemming blood loss is crucial.
Özenli ve yavaş olmamız lazım çünkü kan kaybı çok kritik.
So... Here we go. "Things to get done before the baby arrives."
Hadi başlıyoruz. "Bebek doğmadan önce yapılması gerekenler."
So just shut up, and we'll go fishing.
Çeneni kapa da balığa gidelin.
So we just pull his arrest report, find out exactly what he did to that kid he molested and go from there.
Sadece elimizde tutuklama raporu var, taciz ettiği çocuğa ne yapmış bulmamız lazım. ve oradan devam etmeliyiz.
Before we go on dates, I write a list of questions In my phone to ask you, so if there's a lull
Randevuya çıkmadan önce telefonuma sana soracağım şeylerin bir listesini yazıyorum.
- I'll go get the book, so we can get this show on the road.
Gidip kitabı getireyim de, işimize başlayalım.
So, uh, I was thinking maybe we'd go over to Mannion's.
Mannion'ın Yeri'ne gideriz diyordum.
So we can just go back to our lives now?
Normal hayatlarımıza geri mi dönüyoruz?
But still, my guys are taking this very, very seriously, so I just want to make sure that the order is picked fairly... and by fairly, I mean that we're gonna go second.
Ama yine de çocuklar bunu gerçekten ciddiye alıyorlar bu yüzden sıralamanın adil olacağından emin olmak istiyorum. Ve adilden kastım, biz ikinci sırada olacağız.
♪ So here we go Here we go ♪ The level of difficulty isn't high enough.
Zorluk seviyesi yeterince yüksek değil.
♪ So here we go Deep breath and don't look down Time to make a move ♪ ♪ So here we go Here we go ♪ Ariana, I told you not to waste my time.
Ariana, sana vaktimi boşa harcama demiştim.
- So we should just call this off, go straighten it out with our Brokers... - Could be.
- Olabilir.
Everywhere we go, people stare at us... so mean.
Yani nereye gitsek, insanlar gözlerini bize dikiyor
So, V, now that you and Kev are over, this mean we can have a little go-around?
V, simdi Kev ile noktayi koydugunuza gore takilmamizda bir sakinca yok galiba.
OKAY. I THINK WE SHOULD JUST GO BACK TO MY PLACE SO I CAN KEEP AN EYE ON YOU.
Benim evime gidelim ki sana göz kulak olabileyim.
So now I'm hoping, we're both hoping, that we can just smooth this all over now, and everything can go back to normal.
Şimdi umuyorum ki, ikimiz de umuyoruz ki sorunlarımızı hemencecik çözeriz ve her şey normale döner.
So, there we are, about to go skinny-dipping...
Neyse, buradayız, çıplak yüzmeye gitmek üzere...
So, can we stop talking, and go pack our bags?
O zaman konuşmayı bırakıp çantalarımızı toplasak?
Planned on being here five years - make enough coin so as we can go home.
Yeterince para kazanıp eve dönebilmemiz için beş yıllığına burada kalmayı plânlıyoruz.
Make enough coin so as we can go home.
Bizi eve götürmeye yetecek kadar para kazanmaya bakıyoruz.
Now we go to the Cove, to the town, and we earn enough so we can go back home.
Şimdi Cove'a, kasabaya gideriz ve yeterince kazanırız böylece eve dönebiliriz.
Gotta get all packed up so as we're ready to go when Da gets back.
Her şeyi toplamamız gerek ki baban döndüğünde yola çıkmaya hazır oluruz.
So, we give Blackway his broker's fee, and away we go.
Bu yüzden, biz, blackway onun komisyoncu ücreti vermek Ve uzağa biz gitmek.
Then when we landed, we couldn't go back to his house because his wife was home, so we ended up going to his office instead.
İndiğimizde karısı evde diye evine gidemeyince ofisine gittik.
And the man who really shot our son is gonna go free, so... If we're almost "there," "there" isn't much.
Ve gerçekten oğlumuzu vuran adam serbest kalacak, yani neredeyse sona geldiysek, neredeyse çok değil.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]