English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ T ] / That isn't fair

That isn't fair translate Turkish

158 parallel translation
Here, here, if that isn't fair, hmm?
Eşyalarını taşıması içinde bir araba yollarım.
Fanny, that isn't fair.
Fanny, yapma ama.
That isn't fair!
Bu haksizlik!
- But that isn't fair!
Ama bu haksızlık.
That isn't fair, Dev.
Bu adil değil, Dev.
But, Michael, that isn't fair.
Ama Michael, bu haksızlık olur.
Go on, that's fair enough, isn't it?
Hadi, böylesi âdil olur, değil mi?
Now, Tom, that isn't fair to the police department, and you know it.
Şimdi, Tom, bu polis örgütüne insafsızlık olur, ve sen bunu biliyorsun.
Isn't that fair?
Adil değil mi?
- Isn't that fair?
Sence bu adil değil mi?
Isn't that fair?
Uyar mı?
That's fair, isn't it?
Bu yeterince adil, değil mi?
Now, that's fair enough, isn't it?
Sence de mantıklı, değil mi?
Do you think they want their stockholders and the public thinking their management isn't imbued with fair play and justice the very values that make this country what it is today?
Hissedarlar ve kamuoyu şirket yönetiminin... adil ve kanunlara uygun davranmadığını bilsin isterler mi sanıyorsunuz? Bunlar ülkeyi bugünlere getiren değerler değil mi?
That's fair, isn't it?
Adil bir anlaşma, değil mi?
Isn't that a fair deduction?
Bu adil bir yargı değil mi?
But that isn't fair.
Ama bu haksızlık.
FRIGHTENING, ISN'T IT, THAT A CREATURE AS SMALL AS AN ANT IS ABLE TO HAVE A FAIR CLAIM TO RANK NEXT TO MAN IN THE SCALE OF INTELLIGENCE?
Karınca gibi küçücük bir yaratığın zeka ölçeğinde insanoğlunun zekasına denk bir zeka gösteriyor olması?
It's just that five against one isn't my idea of a fair fight.
Bire beş benim adil dövüş anlayışıma uymuyor sadece.
That isn't fair, peeking.
- Ben seni gözetlemiyorum.
Truth isn't fair! Is it fair that you were born like this?
Böyle doğmuş olman adil mi?
That isn't fair.
Bu hiç adil değil.
That isn't fair, and you know it.
Bunun doğru olmadığını biliyorsun.
It really isn't very fair to call me at the last minute like that.
Böyle son anda araman hiç de adil değil.
That's fair, isn't it?
Adil, değil mi?
Isn't that fair?
Haksızlık değil mi?
- That isn't fair.
- Bu adil değil.
That's fair, isn't it?
Şimdi, neden...
I needed you to be the kind of person you've never been and that isn't even fair to ask of you.
Hiçbir zaman olamadığın o kişi olmana ihtiyacım vardı ve bunu istemem adil olmasa bile.
That class is going to finish the year behind. lt isn ´ t fair.
Onun sınıfı bu yılı, diğerlerinden geride bitirecek. Bu adil değil.
Given that number, isn't it fair to say that... The specifics of any one examination may slip your mind?
Bu rakamı göz önüne alırsak, yaptığınız incelemelerde... veriler konusunda bir hata yapmış olmanız mümkün olabilir mi?
I could treat you like I did on the dock, but that would be me kicking myself for selling out, which isn't fair to you.
Sana hep güvertede davrandığım gibi davranabilirdim, ama bu işi sana pazarlamam açısından kötü olurdu.
But that's a fair description, isn't it, Lou?
Ama doğru tarif ettim, değil mi Lou?
Something that I think isn't fair, sir.
Doğru bulmadığım bir şey hakkında efendim.
That isn't fair.
Ama bu haksızlık.
That isn't fair.
Hiç adil değil.
- That isn't fair. - Jude.
Bu hiç adil değil.
That's a fair assessment, isn't it, fellas?
Adil bir benzetme. Değil mi, millet?
Now, you only encourage him this way and that isn't very fair, is it?
Şu anda onu sadece bu yolda teşvik ediyorsun. ve bu hiç adil değil, di mi?
What isn't fair is that you treat him like everybody else.
Adil olmayan ona... diğerleri gibi davranman.
- That isn't fair.
Bu haksızlık.
That isn't fair!
Bu haksızlık.
Well, that isn't fair.
Ama bu haksızlık.
Isn't that a fair assessment?
Bu haklı bir yorum değil mi?
That isn't fair.
Bu haksızlık.
That isn't fair.
Bu dürüstçe değil.
Well that isn't playing fair, Lily.
Bu hiç de adil değil Lily.
It isn't fair that people have to die like this!
İnsanların bu şekilde ölmek zorunda olması hiç de adil değil!
That's a fair bit of time, isn't it?
Az bir zaman değil, değil mi?
- The root of it is usually fondness.-That isn't fair, Ling.
Evet, bir insan bir insanı sokağa atıyorsa, bunu mutlaka ona düşkünlüğünden yapıyordur.
Lisa. you've got to learn that life isn't always fair.
Lisa, hayatın her zaman adil olmadığını öğrenmen gerekiyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]