That you are translate Turkish
64,218 parallel translation
Now, show Bart how to dial Bob Aldrich, then go down to the front gate and tell them that you are the new security guard.
Şimdi, Bart'a Bob Aldrich'i nasıl arayacağını gösterip aşağıya in ve ön kapıdakilere yeni güvenlik görevlisi olduğunu söyle.
I saw on your website that you are looking for a seasonal hire, someone to help with the books?
İnternet sitende gördüm, mevsimlik işçi arıyormuşsun, kitaplarla alakalı yardımcı olacak birisi?
You need me to help you to be strong for this young man that you are raising.
Sana yardım etmeme izin ver ki yetiştirdiğin genç adam için güçlü olasın.
I wanted to say... if you haven't heard this already, and I'm certainly not alone in this assessment, that I am grateful beyond words that you are our rightful Bren'in.
Henüz duymadıysan, meşru Bren'in'nimiz olmandan tarif edilemeyecek kadar memnun olan tek kişinin ben olmadığımı söylemek isterim.
After a very thorough investigation and examining all the facts, we have determined that you are guilty of sexually assaulting Jules Thomas.
Tüm gerçekleri çok ayrıntılı bir inceleme ve soruşturmadan sonra Jules Thomas'a cinsel taciz suçundan suçlu olduğunu tespit ettik.
I just want to make sure that you are not making that same mistake.
Sadece aynı hatayı yapmadığından emin olmak istiyorum.
How are you doing that?
Nasıl yapıyorsun bunu?
Are you sure that's not too tight?
- Çok sıkı olmadı mı sizce?
It's women like you, who've nurtured venom and resentment for years, that make it such a battle for the rest of us who are actually putting our asses on the line and risking something.
Yıllardır senin gibi kötülükten ve küskünlükten beslenen kadınlar yüzünden kendini tehlikeye atıp bir şeyleri riske eden geri kalanımız büyük bir savaş veriyor.
- Mr. Reeves, if you're having issues with our police force, there are avenues that you could take.
- Bay Reeves, eğer polis kuvvetimiz ile ilgili sorunlarınız varsa, başvurabileceğiniz başka yerler var.
I hear that you and your costar are more popular with the Brylcreem and acne set than Fabian.
Sizin ve başrolü paylaştığınız oyuncunun briyantinli ve sivilceli çocuklar arasında Fabian'dan daha çok rağbet gördüğünüzü duydum.
Hey, you are not my keeper. You're a servant ; don't ever forget that.
Sen benim dadım değilsin, hizmetçimsin.
Why are you speaking that betrayer's name in my presence, Bobby?
Neden benim yanımda o hainin adını anıyorsun Bobby?
You do not need the surplus to pay for your brother, so you are not forced to do the movie with that terrible Miss Davis.
Artık ağabeyinize, fazladan para vermek zorunda kalmadığınız için o korkunç Bayan Davis'le film çekmek zorunda da değilsiniz.
You're not gonna let her do it that way, are you?
Böyle yapmasına müsaade etmeyeceksin, değil mi?
If this compound sits on a tunnel... and let's admit that's a... that's a mighty big "if"... how do you suggest we get in or even know where we are? It's not like we have a map.
Eğer yerleşke bu tünellerin üzerindeyse... ve bunu büyük bir "eğer" olarak kabul edelim... içeri nasıl girmemizi öneriyorsunuz, girsek bile yolumuzu nasıl bulacağız?
You guys got to find that kid and get out of here because we are burned, you hear me?
O çocuğu bulup burdan çıkmanız gerek çünkü açığa çıktık.
You and Tom are on that team.
Sen ve Tom bu ekiptesiniz.
Who are you meeting with that's so important?
Bu kadar önemli kiminle görüşeceksin?
You make that call, they will know exactly where we are.
O aramayı yaparsan, tam olarak yerimizi tespit ederler.
It's a long story, and you deserve to hear it, but right now, all that matters is that he and Tom are working against us.
Bu uzun bir hikaye. Bunu duymayı hak ediyorsunuz ama şu an önemli olan tek şey O ve Tom'un bize karşı çalışıyor olması.
Are you telling me that you can live with that?
Bana bununla yaşayabileceğini mi söylüyorsun?
Are you doing something with that?
Bununla bir şey mi yapacaksın?
Are you really that scared of me?
Benden gerçekten korkuyor musun?
Are you gonna do that on the day?
Bunu gün içinde yapacak mısın?
Fear that those closest to you are the monsters.
Sana en yakın olanların canavar olduğuna dair korkun.
What are you gonna find that the German police won't?
Alman polisinin bulamadığı... neyi bulabileceksin?
I asked to make this announcement today because I thought you would appreciate hearing from a student, someone who believes just as much as you guys do that extracurriculars and clubs are the heart of Dennington Prep.
Bu duyuruyu bugün ben yapmak istedim çünkü bunu bir öğrenciden, ders dışı programların ve kulüplerin Dennington Koleji'nin kalbi olduğuna en az sizin kadar inanan birinden duymayı tercih edersiniz diye düşündüm.
How long are you gonna hold that over my head?
Bunu daha ne kadar başıma kakacaksın?
If I can prove that you were doing something that you shouldn't be doing... and I will... all four of you are going to be expelled.
Yapmamanız gereken bir şey yaptığınızı ispat edersem, ki edeceğim, dördünüz de okuldan atılacaksınız.
What are you gonna do with that house? If you're not gonna live there?
Orada yaşamayacaksan evle ne işin var ki?
All the more impressive that it be so and yet you are so able.
Son derece etkileyici. Sen de öylesin.
Why are they sending that to you?
Neden bunu sana gönderiyorlar?
Look, you kept it for a reason, and I know you say that door is closed, but there are no absolutes.
O defteri kapattığını söylediğini biliyorum ama kesin diye bir şey yok.
I know you still believe that... there... are people who are fighting in this world for good. But, honey, there is no good.
Bu dünyada hâlâ iyilik için savaşan insanlar olduğunu düşündüğünü biliyorum ama iyilik diye bir şey yok canım.
Yes, despite the fact that you, questioned him without a lawyer present, denied him his right to his medication and are now holding him overnight on some bogus murder charge, yes.
Evet, yanında avukat olmadan sorgulamış ilaçlarından mahrum etmiş ve sahte bir cinayet suçlamasından geceyi burada geçirtmiş olmanıza rağmen evet.
- Are you sure about that?
- Emin misin? - Evet.
Look, all I have to do is run through the store as the vigilante, making sure that Harris sees me, while you, Jules, not the vigilante, are also there.
Bak, tek yapmam gereken dükkana bir kanunsuz gibi girip Harris'in beni görmesini sağlamak, sen Jules'ken kanunsuz değilken, iki yerde olamazsın.
Are you at all worried that we jumped to a conclusion?
Birden sonuca atladığımızdan kaygılanmıyor musun?
It is because you know that what you and Jules are doing goes against everything that I believe.
Tam sebebibini biliyorsun. Çünkü senle Jules'ın yaptıkları benim adelet dünyama aykırı.
I'll remind you that these proceedings are confidential, and you're not to say anything to anyone.
Bu davanın gizli olduğunu hatırlatayım. Kimseye hiçbir şey söylemeyezsin.
Wait, are you hitting that lying down?
Bekle, yatarken mi çekiyorsun?
As you know, Title IX proceedings are not legal proceedings, which means that, uh, while the decisions we make are official, we're not always the last word.
Bildiğin gibi, eşitlik bürosu kararı yasal bir karar değildir. Bu demektir ki, verdiğimiz kararlar resmi olsa bile her zaman son merci değiliz.
In all that time you two are spending together,
Birlikte geçirdiğiniz bunca zamana rağmen
Are you gonna take that?
Bakacak mısın?
Are you drawing horns on her like that?
Üzerine boynuzları böyle mi çiziyorsun?
People are starting to wake up, to see that one person can make a difference, and that's all because of the work that you and Edison and...
İnsanlar artık uyanmaya başlıyor. Tek bir kişinin fark yaratabileceğini bunun herşey demek olduğunu sen, Maya ve Edison'un yaptığı iş sayesinde görüyorlar.
You are taking your narrow view of your own specialism, writing off all other parts of the case that I, as SIO, am in a better position to evaluate.
Kendi uzmanlığınız hakkında dar bir görüş belirtiyorsunuz, Davanın diğer kısımlarını, bir Kıdemli Detektif olarak değerlendirdiğimde, senden daha iyi bir konumda olduğumu söylüyorum.
Are you prepared to accept that truth?
Bu gerçeği kabul etmeye hazır mısın?
Well, you'll get to do that pretty soon, Suzanne, but what Agent Holman is trying to say here is that we're just really trying to figure out how you are still alive.
Onu birazdan yapabilirsin Suzanne ama Ajan Holman'ın demek istediği şey şu, senin nasıl hâlâ hayatta olduğunu anlamaya çalışıyoruz.
So you can understand that we're interested in how come you are still alive then?
Bu yüzden nasıl hâlâ hayatta olduğunu merak etmemizin sebebini anlayabilirsin.
that you know of 21
that you 255
that you did 18
that you love me 34
that you were 19
that you're 24
you are 6060
you are so sweet 63
you are amazing 104
you are my friend 67
that you 255
that you did 18
that you love me 34
that you were 19
that you're 24
you are 6060
you are so sweet 63
you are amazing 104
you are my friend 67
you are beautiful 191
you are an angel 28
you are mine 68
you are so beautiful 123
you are welcome 177
you are the best 102
you are dead to me 22
you aren't 92
you are good 169
you are right 482
you are an angel 28
you are mine 68
you are so beautiful 123
you are welcome 177
you are the best 102
you are dead to me 22
you aren't 92
you are good 169
you are right 482