The answer translate Turkish
19,113 parallel translation
Before you ask, the answer is yes.
Sen sormadan söyleyeyim, evet.
The answer is just one, but the light bulb has to want to change?
Cevap birdir. Ama ampulün de değişmek istemesi gerekir.
Well, if you're asking me how many times I've been in love, the answer is two.
Kaç kez aşık olduğumu soruyorsan cevap iki.
I may have the answer.
Bir cevabım olabilir.
Turns out the answer is it's a three billion dollar company.
Meğerse üç milyar dolarlık bir şirketmiş.
I know the answer.
Ben ne yapacağımızı buldum.
Oh, my gosh. The answer's clear now that I'm talking out loud.
Aman Tanrım, şimdi sesli konuşuyorum ya cevap ortada.
I had the answer.
Cevabı biliyordum.
All your life, even as a boy, as long as I've known you, you've always had the answer.
Hayatın boyunca, küçüklüğünden beri, seni tanıdığımdan beri her şeye cevabın hazır.
So, mind control is the answer to global warming?
Yani zihin kontrolü küresel ısınmaya çözüm mü getirecek?
Anyone know the answer?
( Ses uzaklaşıyor ) Cevabı bilen var mı?
You already know the answer.
Nedenini zaten biliyorsun.
In public life, the answer is, I have.
Kamu hayatına katabileceğim bir şey var.
I took it to Cabinet and, as expected, the answer was unanimous,
Kabine'yle görüştüm ve beklendiği gibi karar oybirliğiyle çıktı.
You knew already the answer to the choice you have given me.
Bana sunduğunuz seçeneğin cevabını zaten biliyordunuz.
Believe it or not that's your business, I just want to hear the answer I want.
İnanıp inanmamak sana kalmış. Ben sorduğum sorunun cevabını istiyorum.
The answer, Mr. Cole, has been in front of us the entire time.
Cevap, Bay Cole, en başından beri gözümüzün önündeydi.
I'm done trying to figure out the answer to everything.
Aradığımız cevabı bulmak için istedikleri her şeyi yaptım.
- The answer's here somewhere.
- Ama cevabı buralarda bir yerlerde. - Allah'ım sen bizi kurtar.
The answer to what?
Neye cevabın?
Because the answer is yes.
Çünkü öyleyse cevabım evet olacak.
Seems like the answer to your dad's prayers.
Babanın duaları kabul oldu gibi görünüyor.
Did you file the answer in federal court?
Federal mahkemenin cevabını dosyaladın mı?
Answer the phone...
Aç şu telefonu.
Yo, just answer the question!
- Soruma cevap ver sen.
You're spiraling out of control and you have to answer to the people!
Kontrolden çıkıyorsunuz ama insanlara cevap vermek zorundasınız!
I'm the highest ranking officer, so yes answer.
En kıdemli kişi benim yani cevap evet.
♪ ♪ I know the answer is, "Nope" ♪ ♪ I've failed at my mission ♪
d d Biliyorum "Hayır" cevabı d d Görevim başarısızdı d d Yok birleşme, hep bölünme d d Ve işte dileğim size d d Hizmetten d d edilmek d d Hiç aşık oldunuz mu?
Okay, I'll tell you the truth- - as long as you answer a question first.
Tamam, gerçeği söylüyorum ; ama önce bir soru soracağım. - Tamam.
Well, you didn't answer the question.
Soruma cevap vermedin.
The idea isn't for you to admire your work, Toby, you're supposed to answer for it.
Yaptığın işi takdir etmek için buraya çağırmadık seni, Toby sorulanlara cevap vermelisin.
Answer the question.
Sorumu cevapla.
He's gonna speak, and he's gonna answer all our questions, and if we don't like His answers I will denounce the bastard then and there.
Sizinle konuşacak.. ... bütün sorularınızı cevaplandıracak ve eğer cevaplarını beğenmezsek o şerefsizi tam burada yok sayacağım.
"I am" is the only answer you need! No.
İhtiyacınız olan tek cevap "Ben varım"!
Answer the question, agent Danvers.
- Soruya cevap ver, Ajan Danvers.
Well, that's all very heartwarming, but it still doesn't answer the million-dollar question.
Çok sıcak bir konuşmaydı ama asıl sorumuzun cevabı bu değil.
You think winning is the answer?
Kazanmak çare mi sence?
That's the right answer, but I'm starving, so we're gonna start with pizza.
Doğru cevap buydu ama ben çok açım yani pizza ile başlayacağız.
To answer your question, it's good to be the king of Korean cars.
Sorunu cevaplamak gerekirse Kore otomobillerinin kralı olmak güzel.
- Also, hold that answer for one second, I think we're probably gonna want to start out with the Margarita Mas Grande, with salt on the rim, but only half of the rim, because too much salt makes my friend bloat.
Sanırım Margarita Mas Grande ile başlayacağız. Sadece bir tarafında tuz olsun lütfen çünkü fazla tuz arkadaşımı şişiriyor.
You'll answer to the law for that.
Bunun için yargılanacaksın.
Answer the question.
Soruma cevap ver.
Unfortunately, the true answer died with Coco.
Maalesef cevap Coco ile beraber öldü.
Answer the question.
Soruya cevap ver.
A lady will answer, but she'll get the message to me anytime, day or night.
Telefonu bir hanım açacak ama ne zaman olursa olsun gece gündüz, bana mesajı iletecektir.
And when we get to the other side, give me your answer.
"... ve karşı tarafa geçtiğin zaman cevabını vereceksin. "
You never did answer me, Mr. Marlowe. About the young ones.
Bana genç kızlar hakkında cevap vermediniz Bay Marlowe.
Answer the man!
Adama cevap ver!
Answer the fucking question.
Cevapla şu lanet soruyu!
I keep asking myself... If I would have gone after her if I hadn't have met her little boy, and the hard answer is...
Kendime sürekli sorup duruyorum eğer o küçük çocukla tanışmasaydım onun peşinden gider miydim diye.
You should answer the phone.
Açman gerek.
the answer is no 232
the answer is 144
the answer is yes 95
the answer is simple 17
the answer's no 117
the answer's yes 25
the answer is still no 18
the answer's still no 16
answer 536
answers 108
the answer is 144
the answer is yes 95
the answer is simple 17
the answer's no 117
the answer's yes 25
the answer is still no 18
the answer's still no 16
answer 536
answers 108
answer the question 474
answer me 1429
answer him 69
answer my question 103
answer the phone 120
answer your phone 51
answer it 300
answer her 25
answer the door 38
answering machine 24
answer me 1429
answer him 69
answer my question 103
answer the phone 120
answer your phone 51
answer it 300
answer her 25
answer the door 38
answering machine 24