English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ T ] / The building

The building translate Turkish

18,851 parallel translation
Um, actually, I was hoping I could talk to you about the building you turned into an AwayKay.
Aslına bakarsanız, buraya Awaykay'e çevirdiğiniz binanız hakkında konuşmaya geldim.
First Ruth tells me she's powdering her nose, now you tell me Elvis left the building.
Ruth bana başta burnunu pudraladığını söylüyor şimdi de sen Elvis'in binadan çıktığını söylüyorsun.
We identified Marwan Hanano from a surveillance camera on West Broadway at 3 : 57 p.m., 17 minutes before he gained access to the building that overlooked the park where the political rally was being held.
Marwan Hanano'yu Batı Broadway'de öğleden sonra 3.57'de gözetim kamerasından,... mitingin yapılacağı parkın karşısındaki binaya girmeden 17 dakika önce teşhis ettik.
I located Hanano as he was exiting the building and caused an injury so that he would be taken to the hospital.
Hanano'nun yerini belirledim, binadan çıktığı anda onun hastaneye götürülmesini sağlayacak kazaya sebep oldum.
By the time we know where the bad guys are and get all the necessary approvals to fire the missiles, the bad guys have left the building.
Kötü adamların yerlerini öğrenene gerekli izinleri alıp füzeleri ateşleyene kadar hedefte kimsecikler kalmıyordu.
Whoever did this could still be in the building!
Bunu yapan kişi hâlâ binada olabilir!
Owner of the building says someone pulled out the limiter screws.
Bina sahibi birilerinin koruma demirlerini söktüğünü söyledi.
We were under strict orders that all documents associated with the John Doe prosecution of Lobos were not to leave the building.
Lobos'un John Doe davasıyla ilgili hiçbir evrakın bu binadan çıkmaması yönünde kesin emirlerimiz vardı.
In the building? Yeah, I think so.
Evet sanırım var, neden?
Search the building. Watch yourselves.
Binayı arayın.Dikkatli olun.
Right, which is in an office rear of the building, up a ramp.
Burası da binanın arkasındaki ikinci katta bir ofis olmalı. Doğru.
And who do we know in the building business?
İnşaat sektöründen kimi tanıyoruz?
At that hour, it's mainly recruits who are left in the building.
O saatte çoğu acemi binayı terk etmiş olur.
The whole thing got dropped because of a fire in the building inspector's office.
Müfettişin ofisinin bulunduğu binada çıkan yangın yüzünden mesele kalmış.
The building collapsed on me, I was the only survivor.
Bir bina üzerime çöktü, tek hayatta kalan bendim.
Protesters have surrounded the building.
Protestocular binayı sardı.
Because... you're the reason that I can't live in my own building.
Çünkü kendi binamda oturmamamın sebebi sizsiniz.
Uh, there's a building that used to be the pool.
Eskiden havuz olan bir bina var.
The one right on top of this building. - Shit.
Tam da bu binadan.
Someone in this building was involved with the Lobos escape, and the only people with relevant information were on this task force.
Bu binadan birisi Lobos'un kaçmasıyla bağlantılıydı ve gerekli bilgileri bilenler sadece özel ekiptekiler.
I mean, we have the greatest collection of magic in the whole world, right here in this building.
Yani bütün dünyada var olan en iyi büyülerin koleksiyonu bu binada yer alıyor.
He made his fortune with PayPal, he's building Tesla electric cars, and is now constructing the largest factory for batteries on this planet.
Servetini PayPal ile yaptı, Tesla marka elektrikli arabalar üretiyor ve şimdi de gezegendeki en büyük batarya fabrikasını kuruyor.
We don't even have a name for it but it's around the internet, it's around connectivity, it's around building machines to think for us and I think we're due for another shift in our morals, in our.... in our definition of what it means to be human.
Bunun için bir isim bile belirlemedik ama bu internette, bağlanabilirlikte, bizim için düşünen makineler üretmede. Ve bence ahlakımızda bir değişim daha yaşanacak insan olma tanımımız değişecek.
Not that we wanted to erase a memory or, not have pictures and stuff, but it was hard to go by the place on the road where he'd been killed and his old practice, which was now an administrative building.
Yaşanmışlıkları silmek, fotoğrafları kaldırmak falan istediğimizden değil ama otoyolda öldüğü yerden ve şimdilerde idare binası olan doktorluk yaptığı yerin önünden geçmek çok zor oluyordu.
He lives on the top floor of this building.
Bu apartmanın en üst katında oturuyor.
In the Nippon Building?
Japonya binasında?
He works in the Nippon Building.
Japonya binasında çalışıyor.
I loved building that house with my dad, brick by brick from the ground.
Babamla o evi yaparken çok zevk almıştım, tuğlaları tek tek yerleştirirken.
But I did just come back from the dead after jumping off the roof of a 20-story building.
Ama 20 katlı bir binadan atlayıp hayata geri döndüm.
She hid under the deck her father never finished building.
Babasının asla bitiremediği masanın altına saklandı.
The funds were allegedly being used for a well-building program.
Fonlar iddiaya göre bir kuyu inşaatı programında kullanılıyor.
By the time your request to access my accounts has been denied, I'll have you and everyone in this building in handcuffs.
Hesaplarıma ulaşım isteğiniz reddedilğinde seni ve bu binadaki herkesi kelepleteceğim.
Like, at least a hundred years old, back when it was the primary building block of tombstones.
Yani yaklaşık yüz yıllık mezar taşı gibi bir şeyden.
So, Walker, you and Pilgrim get over to the federal building.
Peki, Walker, sen ve Pilgrim federal binaya gidin.
Nobody from that building saw the shooter coming or going, but maybe the thieves did.
O binada yaşayan hiç kimse saldırganı eve girip çıkarken görmemiş ama hırsızlar görmüş olabilir.
When you sent her to set fire to the city building inspector's office, she posed as one of the cleaning crew and disguised her accelerant as flood cleaner.
Onu müfettişin ofisini kundaklamaya gönderdiğinde kendisini temizlik görevlisi olarak tanıttı hızlandırıcı kimyasalları da ahşap temizleyiciymiş gibi gizledi.
- Around the building.
- Binanın etrafında mı?
- Around the building?
- Evet.
Just like the one behind our building, all within several blocks of here.
Binamızın arkasındaki gibi, hepsi buraya birkaç blok ötede.
Cosimo, I know you believe in the cathedral and it is not my place to question the wisdom of building it or the le--legality of using Rome's tithes to pay for it.
Cosimo, katedrala inanıyorsun biliyorum. İnşa etmek ne kadar akıllıca. ya da papanın vergisiyle ödemek ne kadar yasal sorgulayacak konumda değilim.
We've already pilfered thousands building the dome.
Zaten kubbeyi inşa etmek için kaç para çaldık.
He presents himself as the savior of this city building his dome atop our cathedral treating the sick there during the plague.
Katedralimizin tepesine yaptığı kubbe binada veba sırasında hastaları tedavi ederek kendini kurtarıcı olarak gösterdi.
The library I'm building.
Kütüphane inşa ediyorum.
And yet foremost in your mind is the completion of a building.
Bu halde bile tek derdin bitirmek.
I've been stuck in planning hearings with the city over this new multi-building project on the West Side...
Batı tarafındaki çok binalı projeye ilişkin planlama toplantılarına takıldım kaldım.
You work in this building every day, and you don't go up to the top?
Hadi. - Ne?
The Empire was building something over Geonosis.
İmparatorluk Geonosis'in üzerinde bir şey inşa ediyor.
The overwhelming fear building, the burrowing, the nesting, the scream.
Baskıcı korku toplanıyor. Kazıyor. Yerleşiyor.
You tell him anything, and I will personally find the tallest building in the city and swan dive off of it.
- Ona bir şey anlatırsan bizzat gidip şehirdeki en uzun binayı bulurum ve çatısından kuğu dalışı yaparım.
Once I do, I'll own the Android phone of every FBI agent in that building.
Başlattığım anda binadaki tüm FBI ajanlarının telefonlarını ele geçirmiş olacağım.
It all just felt like the exact moment that my entire life had been building up to, all of the reading, and dreaming, and loneliness, and magic.
Her şeyin sanki hayatımdaki bu an için hazırlanmış olduğunu gibi hissediyorum tüm okuduklarım, düşlediklerim, tüm yalnızlığım, büyü..

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]