The box translate Turkish
14,025 parallel translation
He went there to mediate between two developers, rented the box and secured the item.
İki şehir planlamacısına arabuluculuk için gitmişti bir kasa kiralayıp cihazı güvenceye aldı.
Yes, and the robbery could be by chance, they might not know about the box.
Evet, bu soygun tesadüfî olabilir belki de kutu hakkında bir şey bilmiyorlardır.
You knew about the box before we came in.
Buraya gelmeden önce kutuyu biliyordun.
His link to the party would've come to light, so this is someone else who gets orders directly from him without knowing anything about us or the contents of the box.
Partiyle olan bağlantısı açığa çıkabilirdi bu yüzden bu kişi emirleri direkt ondan alan biz ve kutu içindeki hakkında hiçbir şey bilmeyen biri.
I had to grab the box and get it out still closed.
Kutuyu alıp kapalı bir şekilde dışarı çıkarmam gerekiyordu.
I had to get the box out, still shut, no questions asked.
Hala kutuyu kapalı çıkarmak zorundayım daha fazla soru yok.
And he knew you'd get your hands on the box, right?
Ve o kutunun sende olduğunu biliyordu.
I need what was in the box.
Kutunun içinde ne var bilmem gerekiyor.
But this is like at the movies, you go to the box office first.
Fakat aynı sinemalardaki gibi önce gişeye gitmelisin.
Every shell you find, put it in the box.
Kovanlari toplayip sandiklara yerlestirin.
Yeah, the box opens, there was a fucking rodent in my lap.
Evet, kutuyu açtım ve kucağımda bir kirpi vardı.
And that's okay because I already know the box is registered to a jan martense.
Ve bu sorun değil çünkü kasanın Jan Martense adında birine kayıtlı olduğunu biliyorum.
I put the letter back in the box, locked it, and never looked at it again.
Mektubu kutuya geri koyup kilitledim ve bir daha da asla bakmadım.
I prefer a text a bit rhapsodic by someone who thinks out of the box, - over the bland writing of marketing fiends. - They do their job.
Piyasa taklitçilerinin sıkıcı yazıları yerine farklı düşünen birisinin biraz heyecanlı bir metnini tercih ederim.
He's probably got, like, the box set to "Curb Your Enthusiasm."
Evinde muhtemelen, "Curb Your Enthusiasm" ın tüm sezonları vardır
He had the grossest penis... But he lived right next to Jack in the box... So two birds, one dick.
- Penisi çok iğrenç, ama evi Jack In The Box'ın yanında, yani iki kuş, bir sik.
- Who puts Luke Cage in the box.
- Ama Cage'i gözaltına almanı sağlıyor.
Nothing settles down until Cage is in the box.
O yakalanana dek bu yaygara bitmeyecek.
So... what's in the box?
E, kutuda ne var?
- I love these two to bits but they're not the sharpest tool in the box.
- Bu ikisini çok severim ama çok da zeki sayılmazlar.
She's still got the box that the cherry come in.
- Kirazın olduğu kutu hâlâ onda.
You take the canister out of the box,
Fişeği kutudan al.
Soriano had a box in the bank in Valencia that's being robbed.
Soriano'nun, soyguna uğrayan bankada bir kasası varmış.
Is that the Soriano box?
Soriano'nun kutusu mu o?
- You wanted the Soriano box.
- Soriano'nun kutusunu istediniz.
If in two hours some representative of the government isn't here, one who can negotiate in its name, we won't kill or rape these people, but we might scare them with an enlightening chat about what was in Mr. Soriano's box.
İki saat içinde bir kaç hükümet temsilcisi buraya gelmezse devlet adına pazarlık edebilecek bir isim bu insanları öldürecek veya tecavüz edecek değiliz fakat onları Bay Soriano'nun kutusu hakkında aydınlatarak biraz korkutabiliriz.
La-la, la-la la la-lah, la-la, la-la la la-lah this is usually where the frog goes back in the box.
Genelde burada kurbağa geri kutuya giriyor.
You would be telling the whole wonky world most likely on the tele-tele bunkum box and the radio squeaker.
Muhtemelen aptal kutusuna çıkıp herkese bangır bangır yayın yapardın. Radyoyu da atlamamak lazım.
The girls wouldn't stop calling me Ice Box, and now I feel sick too.
Kızlar bana sürekli Soğuk Nevale diyorlardır. Kendimi iyi hissetmiyorum.
Ice Box, the girl who plays football in the Little Giants.
Soğuk Nevale, Küçük Devler'de futbol oynayan kızlara deniyor.
Bitchin'motherfuckers would have you out before you stepped in the batter's box with their fucking eyes.
Sen daha topu almadan o şerefsizler seni bakışlarıyla yendiler.
Still trying to be the dude from the Wheaties Box?
Reklamlara çıkmak mı istiyorsun?
- They're in a box on the kitchen table.
Sanırım mutfak masasının üzerinde bir kutunun içindeler.
He gets in that box, they'll expect him to prove his innocence, and everything else we've presented goes out the window.
O kürsüye çıktığı zaman, ondan, masum olduğunu kanıtlamasını bekleyecekler, Bugüne kadar sunduğumuz her şey de boşa gidecek.
Okay, this is a still from one of your security cameras and the suspect is focusing on a very specific folder from a very specific box, any idea who that box belongs to?
Pekâlâ ; bu, güvenlik kameralarınızdan alınan bir fotoğraf ve şüpheli çok özel bir kutudan alınan çok özel bir dosyaya odaklanıyor... Kasanın kime ait olduğu konusunda bilginiz var mı?
Which also happens to be the name of the owner of a safety deposit box that may have held compromising information on your friend senator cook.
Arkadaşınız Senatör Cook hakkında uygunsuz bilgiler içeren bir kiralık kasa sahibinin de adı.
Right here in the glove box.
Burada, torpidoda.
I would probably wait, and watch her get off the bus and go home and eat a whole box of pizza by myself.
Muhtemelen beklerdim ve otobüsten inmesini izlerdim. Sonra eve gider ve tek başıma bir kutu pizza yerdim.
Box is the senior man here.
Box buranın patronu.
Anybody still got some weed or other substance on'em, put it in the donation box.
Yanında ot veya madde olan varsa bağış kutusuna koysun.
- What the fuck is in this box?
- Bu kutuda ne var böyle?
# Faintly the old music box plays
# Hafifçe eski müzik kutusu çalar
# Faintly the old music box plays
Vücut geliştirmeye merak sardı ve 1980 deki ölümüne kadar birkaç yarışmada hakemlik yaptı.
They found the little black box.
Küçük siyah bir kutu buldular.
I'm gonna be the gentleman in this relationship... And.. I'm gonna check in a free box of lube because she likes to run wet.
Bu ilişkide beyefendi olacağım ve bir kutu yağ var mı diye bakacağım.
You know how many times I've been in this same goddamn box on the other side of the table?
Kaç defa bu aynı lanet olası dört duvar arasında senin yerinde oturdum, biliyor musun?
To box in all the players.
Tüm oyuncuları ateş çemberine almak.
Split the team, put her in a box.
Ekibi dağıtıp etrafını sarın.
Go to the truck, unlock the big box... and bring me my wood tool box.
Kamyonete git, büyük kutunun kilidini aç ve bana tahta alet kutumu getir.
Your mission is to get inside, undetected, during the robbery and retrieve the contents of safety deposit box 1121.
Senin görevin, soygun esnasında fark edilmeden içeri girmek ve 1121 numaralı kasanın içeriğini ele geçirmek.
The account also comes with a free safe deposit box.
Hesabın yanında bir de ücretsiz banka kasası var.
boxer 60
boxes 78
boxing 74
boxey 35
boxers 19
the better 784
the big bang theory 136
the beatles 53
the best is yet to come 22
the bus 75
boxes 78
boxing 74
boxey 35
boxers 19
the better 784
the big bang theory 136
the beatles 53
the best is yet to come 22
the bus 75
the boys 83
the bed 52
the bedroom 35
the band 70
the boss 128
the boat 92
the best 484
the big one 111
the bastard 139
the beach 114
the bed 52
the bedroom 35
the band 70
the boss 128
the boat 92
the best 484
the big one 111
the bastard 139
the beach 114
the bridge 67
the ball 71
the baby's coming 54
the bat 30
the book 195
the bathroom 101
the bag 76
the beast 101
the body 126
the big 102
the ball 71
the baby's coming 54
the bat 30
the book 195
the bathroom 101
the bag 76
the beast 101
the body 126
the big 102