They all did translate Turkish
1,268 parallel translation
That's right. They all did it themselves.
Bu doğru, onlar her şeyi sıfırdan kurdular.
Based on that evidence, they all did it.
Delil olarak bulduğumuz her şey bunlar.
All right, so they all did things for him but who was the assistant?
- Doğru. Adam için o kadar şey yapmışlar, ama asistanı kimdi?
They all did... except for Max, and eleven of her brothers and sisters.
Onların hepsi... Max'ten başka, onbir kız ve erkek kardeş.
Tomorrow, when this is all over, say goodbye to everybody for me and let them know what an honour it was working with them and what a great job I think they all did, everybody.
Yarın, hepsi bitince, herkese benim için hoşçakal de, ve onlarla çalışmanın ne kadar büyük bir onur olduğunu ve ne kadar harika bir iş çıkardıklarını düşündüğümü söyle, herkese.
Other than repairing the reactor, all she and I did together was go into this holographic chamber they've got.
Reaktörü onarmak dışında, onunla tek yaptığımız şey o sahip oldukları hologram odasına gitmekti.
So she did. But she ended up missing out all this romance stuff that they would've done, like eventually eloping and getting married in Las Vegas.
Fakat bunu yaparak, Las Vegas'a gidip evlenmeleri gibi bir çok olaya da son vermiş oldu.
All they did was waste resources that could've kept them alive longer.
Onları uzun süre hayatta tutacak kaynakları israf ettiler.
They said they did about the best they could... considering he was all mashed in with that garbage.
Çöpün içinde ezilmiş haldeymiş toplamak için ellerinden geleni yapmışlar.
Yeah, you'd think all they did was sit around in baths and at campfires emoting!
Evet, tek düşündüğün onların banyoda oturmaları, Ve kamp ateşi yakarak duygulu anların olması!
I love to hear them all talking together about what they did when they were little.
Hep beraber konuşmalarını, çocukluklarını anlatmalarını dinlemek hoşuma gidiyor. Ben hiç böyle yaşamadım.
Whoever did it... all they accomplished was a quicker end to the Resistance.
Bunu her kim yaptıysa direnişin sonunu daha çabuk getirmiş oldu.
They did the surgery, and they couldn't get it all out, so they'll... keep her on the chemo... as long as her strength holds out.
Onlar cerrah, herşeyi dışarı çıkaramazlar ve onlar... Onun güçlü olduğunu düşünüyorlar.
They all knew this could happen, and so did we.
Bunun olacağını biliyorlardı, biz de öyle.
All I did was bang into a parked car... a little bit, and they take me to a hospital... and force me to wear this stupid thing?
Tüm yaptığım park etmiş bir arabaya bindirmekti... birazcık yani, sonra beni hastaneye götürdüler... ve bu saçmasapan şeyi giymeye zorladılar? .
Ain't nobody follow you all, did they?
Kimse sizi takip etmedi, değil mi?
After all, it was apparently the last thing they did before the massacre.
Görünen o ki katliamdan önce son yaptıkları buymuş. Ama, bir saniye...
Hey, how you've come to think of all those things, how did they get to you?
Bu fikirleri nerden buluyorsun?
The Egyptians measured everything by the stars - their calendar, the Nile's flood - and they did so by noticing that the stars all moved.
Mısırlılar herşeyi yıldızlarla ölçerlerdi. Takvimleri, Nil'in taşmasını... Ve öyle ilerlediler ki hareket eden tüm yıldızları öğrendiler.
But where did they all come from?
Nereden çıktı bunlar?
All they did was run an ad for children of all ages.
Tek yaptıkları, çocuklar için reklam yayınlamaktı.
I know because you told me. So things I said when we were together are gonna be used against me. I know what they did hurt you, all right?
Yani seninle birlikteyken söylediklerimi bana karşı kullanacak mısın?
How did they find all this stuff?
Tüm bunları nasıl bulmuşlar?
Did they treat you all right?
Size iyi davrandılar mı?
All right, not that this matters, but did they at least offer you a huge raise?
Pekala, fark etmez ama en azından maaşını arttırmayı teklif ettiler mi?
Yes, he sniffed, swirled, swished, and did every other pretentious and borderline-disgusting thing that you can do with a glass of wine in a public place, and he did it all while describing to me the vintage discrepancies and the wood they use
Evet. Kokladı, tuhaf sesler çıkardı. Bir kadeh şarapla yapılabilecek bütün iğrenç davranışları sergiledi.
I hurt you, and I had to spend hours on a stinky bus... next to a guy that was spitting into a can... thinking about all the minutes going by that I wasn't at your graduation... and they were hurting you... because it was so selfish of this person who wasn't me to do what she did.
Yanımda sürekli kutuya tüküren bir adam vardı. Orada olmadığım her dakika senin nasıl kırıldığını düşündüm. Çünkü bu çok bencilce bir davranıştı.
Did they all pass away?
Yoksa öldüler mi?
All the good things you got in your life did they come to you because you're Calabrese?
Hayatta sahip olduğun güzel şeylere Calabria'lı olduğun için mi sahip oldun?
But did they all bring gifts?
Peki hediye getirdiler mi?
The military did all kinds of things to those boys while they were over there.
Askeriye bu gençler oradayken onlara pek çok şeyler yaptı.
Allie belongs with them... her and the knowledge of how they did all this.
Allie onlara ait kendisi ve bütün bunları nasıl yaptıklarına dair bilgisi.
The nights we did mock POW stuff, they wouldn't let us sleep at all.
POW ile alay ettiğimiz gece bizi hiç uyutmadılar.
I told them. I told them they shouldn't open this place after all the trouble they had here five years ago. Did they listen?
Onları uyardım, beş yıl önce olaylar olduğunda, onları uyardım ama dinlemediler.
All I did know was that they were invisible.
Bildiğim tek şey, görünmez olduklarıydı.
All Jacob Wood and those 10 people did all they did wrong on that Monday morning was to go to work.
Jacob Wood ve diğer on kişinin tek hatası o pazartesi sabahı işe gitmekti.
They did like a million tests and I've been taking all the vitamins.
Milyonlarca test yaptılar ve bütün vitaminleri de almaktayım.
Just trying to remember what they all looked like, because... Well, one of the men I used to see would've been... Did they have a kind of glazed expression?
nasıl göründüklerini hatırlamaya çalışıyorum çünkü... sürekli görmeye alıştığım bir adamdı ve... farklı bir izlenim mi bırakmışlardı?
See, they use video feeds from intersections and specifically designed algorithms to predict traffic conditions, and thereby control traffic lights, so all I did was come up with my own kick-ass algorithm to sneak in, and now we own the place.
Kavşaklardaki video görüntülerini ve trafik durumunu tahmin etmek için özel tasarlanmış algoritmaları kullanıyorlar, ve bu şekilde trafik ışıklarını kontrol ediyorlar tek yaptığım kendi kıç tekemleyen algoritmamla içeri sızmak oldu, ve şimdi burası bizim.
Did a benefit for Jehovah Witnesses all's they wanted to hear were "knock, knock" jokes.
Yehova Şahitleri hayır gösterisinde tek istedikleri "tak, tak" esprileriydi.
They never told you anything at all, did they?
Sana hiç bir şey anlatmadılar, öyle değil mi?
Did you do all they say you did?
Suçlamaları kabul ediyor musunuz?
They did not want me to have less than 10 to 30 and there are a lot of people probably making all sorts of angry statements at this point in time.
Zaten müzakere yapıldığını bilmiyorlarmış. Benim için 30 yıl istiyorlarmış. Herhalde bir sürü kızgın insan şu an bağırıp çağırıyor.
Then, everybody else- - your boss... and the police commission and all the reporters- - well, they get to take all the time in the world to, uh... form an opinion about what it is that you did and how you did it.
Sonra, geri kalan herkes- - patronun... ve polis kurul'u ve muhabirler-- - well, they get to take all the time in the world to, uh... form an opinion about what it is that you did and how you did it.
He did the same with the fish... and they all had as much as they wanted.
Balıkla da aynısını yaptı ve hepsi istediklerinden de fazlasını aldılar.
Even though he had performed all these miracles in their presence... they did not believe in him... so that what the prophet Isaiah had said might come true. :
Bütün o mucizeleri gerçekleştirmesine rağmen ona inanmadılar bu yüzden Isaiah'ın söyledikleri doğru olabilir :
So they went out in a boat, but all that night they did not catch a thing.
Böylece tekneye bindiler ama bütün gün hiç bir şey yakalayamadılar.
- And they all lasted one minute. - Where did the calls come from?
Nereden aranmış?
All they hear is "Oh, what did he miss?"
Tüm bildikleri "Acaba neyi kaçırdılar?" olur.
And the worst part was, they took my backpack which had all the original artwork I did for my own comic book, "Science Boy".
Biliyorum! Ve en kötüsü de, sırt çantamla beraber... ... kendi orijinal çalışmam olan, karikatür kitabım, Bilim Çocuğu'nu da çalmasıydı.
They all said so. When did you speak with Lebbaeus?
- Taddeus ile ne zaman konuştun?
they all are 95
they all look alike 19
they all look the same 38
they all do 71
they all died 28
they all were 22
they all 24
they all say that 30
they all die 24
did you sleep well 186
they all look alike 19
they all look the same 38
they all do 71
they all died 28
they all were 22
they all 24
they all say that 30
they all die 24
did you sleep well 186
didn 48
did you 5422
didi 196
diddy 20
diddle 17
didier 45
did i stutter 40
diddly 34
didn't 148
did you miss me 258
did you 5422
didi 196
diddy 20
diddle 17
didier 45
did i stutter 40
diddly 34
didn't 148
did you miss me 258