To them translate Turkish
150,757 parallel translation
The raps only needed one resource in order to maintain control, and we surrendered it to them without a fight.
Uzaylıların tek ihtiyaç duydukları şey düzeni sağlayacak bir kaynaktı ve bunu onlara biz teslim ettik. Hem de savaşmadan.
Somehow it all gets filtered back to them.
Bir şekilde bunları anlıyorlar.
Let me talk to them.
Bırak onlarla ben konuşayım.
Listen to them.
Onlara kulak ver.
I don't think you gave it to them.
Onlara verdiğini düşünmüyorum.
I think you sold it to them.
Onlara sattığını düşünüyorum.
You can't give it to them.
Onlara veremezsin.
They think everything in this world rightfully belongs to them.
Onlar bu dünyadaki herşeye hak iddia edebileceklerini sanıyorlar.
I'm the best thing that ever happened to them. Uh, some may need more convincing than others.
Bazılarının daha fazla ikna edilmesi gerek.
You were trying to get to her, to get to them both.
Karına ulaşmaya çalışıyordun. Karına ve kızına.
I'll talk to them.
Ben gidip konuşurum.
And as for things I want, they're so numerous that it would take me a great deal of time to name them all, so I shall only mention the two most important.
İstediklerime gelirsek sayıları öyle çok ki hepsini saymak çok fazla zamanımı alacaktır. Bu yüzden en önemli iki tanesinden bahsedeceğim.
But we all have the power to disarm the enemy, to starve them of the collaborators they need.
Ama düşmanımızı silahsız bırakacak onları, ihtiyaç duydukları işbirlikçilerden mahrum bırakacak güç bizde.
We have been the architects of our own oppression, but we all have the power to disarm the enemy, to starve them of the collaborators they need.
Kendi acılarımızın mimarlarıyız. Ama düşmanımızı silahsız bırakacak onları, ihtiyaç duydukları işbirlikçilerden mahrum bırakacak güç bizde.
Take them out. Move to the first floor.
Onları alın, birinci kata gidin.
They want to know when the humans are coming to get them.
İnsanların onları ne zaman yakalamaya geleceklerini bilmek istiyorlar.
It's installed secretly on their kid's phones to keep tabs on them.
Gizlice çocuklarının telefonlarına yüklüyorlar.
She said she would make clothes for them to sell.
Satmaları için giysi yapmak için.
Trikru knows? We made a deal with them to share the space. Yes.
Trikru biliyor mu?
I suppose Kane tried to get Indra to do that before agreeing to let them assassinate me.
İddaaya girerim Kane Indra'ya bunu yaptırmayı denemeden önce benim suikastim için anlaşmıştır.
They don't need you to keep them alive in the bunker.
Sığınağın için onları hayatta tutmak için sana ihtiyaçları yok.
You sent them down to die.
Onları aşağıya ölüme sen gönderdin.
We can't save them if they don't want to be saved.
Eğer onlar kurtarılmak istemiyorsa onları kurtaramayız.
Kane is out there buying us time, helping them select their people, and Gaia somehow convinced the scouts to lock down the temple.
Kane dışarıda onlara halklarından bazılarını seçmelerine yardım ederek bize zaman kazandırıyor. Gaia da bir şekilde askererine kapıyı kilitli tutmalarına ikna etti.
We need to tell them something.
Onlara bir şey dememiz gerek.
You try to rip that from them now, and, believe me, they will fight.
Şu an bunu parçalamaya çalışıyorsun. İnan bana karşı koyacaklar.
To fill them, we will hold a fair lottery.
Onlardan istifade edinmek için barakayı adilce kullanmalıyız.
Clarke, if Nightblood works, we need to get you to Polis, them, too.
Clarke, karakan işe yararsa seni de onları da Polis'e götürmemiz gerekir.
How many would have to die, all of them, all of us?
Kaç kişi ölmek zorunda daha? Hepsi mi, hepimiz mi?
You need to lead them.
Onlara liderlik etmelisin.
Photos were circulated to law enforcement, trying to connect them to the drug trade.
Resimler, kanun güçlerini uyuşturucu ticareti ile bağlantılı göstermek için yayılıyor.
There's no strategic reason to contact them.
Onları aramak için mantıklı bir neden yok.
To get them, this is one of the things he'll have to do for you.
Karşılığında ise, senin için yapması gereken şeylerden biri bu.
What I make them out to be.
What I make them out to be
Led them to this very doorstep.
Haydutları kapının dibine kadar buyur etmiş.
You led them to us.
Onları üzerimize sen mi saldın?
That you'd have to give them a couple of horses?
Onlara at vermekten mi?
People come to you in need, you provide them comfort.
İhtiyacı olan insanlar geliyor. Ben de onları rahatlatıyorum.
How do you go up to somebody and tell them what an ass they've been when they're just smiling at you, talking about chicory coffee?
Birine sana gülümserken ve hindiba kahvesinden bahsederken şerefsizin teki olduğunu nasıl söylersin?
I had to take them away.
Onları çalmak zorunda kaldım.
I'm not sure I want them to.
Gelmelerini istediğimden emin değilim.
I think your choice to show them to me so soon after I came in the room, that was a mistake.
Bana onları odaya geldikten kısa süre sonra göstermen... Bu bir hataydı.
I told her to put her feet on the dashboard, and I made this so, so much worse for them.
Bacaklarını ön tarafa uzatmasını ben söyledim. İşleri çok daha kötüleştirmiş oldum.
I told her to put them up there.
Ayaklarını oraya koymasını ben söyledim.
I tried to bake cupcakes, bring them over, say, " hi.
Onlar gelmeyince kek yapıp götürdüm. Selamlaşmaya çalıştım.
I feel like one of them animals that chewed its leg off to get out of a trap.
Kendimi kapandan kurtulabilmek için kendi bacağını çiğneyip koparan hayvanlar gibi hissediyorum.
You'd rather sacrifice your students than swallow your pride and admit that someone found a better way to teach them.
Gururunu yenip, birinin öğretmenin daha iyi bir yolunu bulduğunu kabul etmektense öğrencini feda ediyorsun.
I mean, you don't just teach them what to do with their hands.
Onlara sadece ellerini kullanmayı öğretmezsin.
You teach them what to do with this, how to live through this.
Böyle bir durumda ne yapacaklarını bununla nasıl yapacaklarını öğretirsin.
And now I have to tell them.
Şimdi de onlara söylemek zorundayım.
So I want to side with them because Minnick is great for us, but the attendings are my friends.
Onların tarafında olmalıyım. Çünkü Minnick bizim için çok iyi fırsat. Fakat uzman doktorlar benim arkadaşım.
theme 39
them 588
themselves 24
theme song 16
themed 19
theme music playing 79
theme music 17
them's the rules 20
them too 26
theme song playing 16
them 588
themselves 24
theme song 16
themed 19
theme music playing 79
theme music 17
them's the rules 20
them too 26
theme song playing 16
to the beach 25
to the moon 20
to the airport 39
to the future 91
to the end 49
to the sea 38
to the north 16
to the top 23
to the point 24
to the left 221
to the moon 20
to the airport 39
to the future 91
to the end 49
to the sea 38
to the north 16
to the top 23
to the point 24
to the left 221
to that end 82
to the hotel 25
to the kitchen 20
to the right 265
to the police 36
to the tune of 23
to the car 26
to the hospital 50
to the bridge 17
to the house 19
to the hotel 25
to the kitchen 20
to the right 265
to the police 36
to the tune of 23
to the car 26
to the hospital 50
to the bridge 17
to the house 19
to the death 78
to the outside world 64
to the wall 16
to the station 29
to the contrary 33
to the bathroom 47
to the king 27
to the 197
to that 33
to the side 32
to the outside world 64
to the wall 16
to the station 29
to the contrary 33
to the bathroom 47
to the king 27
to the 197
to that 33
to the side 32