English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ T ] / Too bad

Too bad translate Turkish

11,571 parallel translation
Too bad, i got the last pair.
Kusura bakma, son çifti ben aldım.
Too bad I don't have the balls to bring back some of the Dominican's finest on the plane.
Uçakla Dominik'in en iyisini getirecek götümün olmaması çok kötü.
That's too bad.
Çok kötü.
It's too bad that Emma had to miss tonight.
Emma'nın bu gece gelememesi kötü oldu.
Ah, that's too bad.
Bu çok kötü olmuş, onu sevmiştim.
If you can't, too bad.
Uyuyamıyorsan, geçmiş olsun.
- Too bad.
- Üzgünüm.
Well, look, too bad, I mean...
- Yazık o zaman.
It's too bad them chemicals he had don't have any recreational use.
Kullandığı kimyasalların eğlence için kullanılmaması kötü oldu.
- That's too bad.
- Bu çok kötü.
Mm. Too bad.
- Kötü olmuş.
Too bad. We're on a schedule.
- Çok yazık, hala yapılacak işler var.
Too bad you're never gonna see it again.
Bir daha göremeyecek olman ne kadar kötü.
Too bad it wasn't a fatal shot.
Ölümcül bir atış olmaması kötü oldu.
Well, that's too bad, because I was offered a partnership in the firm, and it means moving to New York.
Bu çok kötü, çünkü şirkette ortaklık teklif edildi ve bu da New York'a taşınıyorum anlamına geliyor.
Too bad I'm no snitch.
Üzgünüm ki ben de ispiyoncu değilim.
Too bad you skipped town before the arrest warrant was served.
Ne yazık ki tutuklama emri çıkmadan önce şehirden tüymüşsün.
Too bad you can't stay.
Kalamayacak olman çok kötü.
Too bad stern wouldn't notice.
Stern'in bunu farkedemeyecek olması da üzücü.
Too bad, Tommy Egan.
Çok kötü, Tommy Egan.
Too bad you won't be here.
Maalesef siz burada olmayacaksınız.
Too bad I was here from noon to midnight, so check with my boss if you think I killed his girlfriend.
Öğleden gece yarısına kadar burada olmam kötü olmuş. Kız arkadaşını benim öldürdüğümü düşünüyorsanız patronuma sorun.
Yeah, well, too bad I have to give it back to the Tarrytown sheriff.
Evet, ne yazık ki Tarrytown şerifine iade etmek zorundayım.
Too bad Lieutenant Reece put the kibosh on us.
Maalesef Baş Komiser Reece bize saçma damgası vurdu.
That's too bad.
Bu çok kötü.
That's too bad.
Çok kötü olmuş.
Too bad you didn't figure it out and hour ago, because now I've got you trapped.
Bir saat önce fark etmemeniz yazık oldu. İçeri sıkıştınız.
Doesn't look too bad.
Çok kötü görünmüyor.
Oh, that's not too bad.
Çok kötü değilmiş.
Well, too bad you can't see me.
Beni görememene çok kötü.
It's too bad Adlard didn't make it.
- Adlard'ın gelememesi çok kötü oldu.
Too bad.
Yazık oldu.
- Not too bad.
Çok kötü değil.
Not too bad, considering, sir.
Fena değil, efendim.
I mean, I guess that's too bad about Ana.
Tabii Ana için kötü olur.
It's too bad Carol couldn't come.
Carol'un gelememesi çok kötü oldu.
Well, it's too bad we can't all be geniuses like you.
Hepimizin senin aksine dahi olamaması çok yazık.
Truth is, it's too bad.
Aslına bakılırsa bu çok kötü.
Turns out I'm not too bad at it.
Pek de kötü sonuç vermiyor.
- Too bad.
- Tüh.
Too bad for him, the hero only wins in comic books.
Onun için çok kötü, kahraman sadece çizgi romanlarda kazanır.
Well that's too bad.
Şey, kötü olmuş.
Too bad.
Yazık.
Too bad we blew up all the ties at that base.
O üsteki tüm TIE mekiklerini havaya uçurmamız kötü oldu.
Well, that's too bad,'cause there's nobody out here.
Bu çok kötü çünkü burada başka kimse yok.
Hmm, it's too bad.
Yazık oldu.
Too bad you're not here.
Burada olmaman çok kötü.
Too bad! Never mind.
Boş ver oğlum, sana kız mı yok?
It's too bad, really.
Gerçekten çok kötü.
Overly optimistic, too nice... bad at lists.
Aşırı iyimser, çok nazik liste yapamayan.
I was supposed to call the landlady and tell her, but I forgot. Too bad.
Çok yazık.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]