Too far translate Turkish
9,152 parallel translation
It was on the edge, and I... I took it a little too far.
Eşiğine gelmiştim, çok fazla ileri gittim.
He has gone too far, a risk is great.
Adam çok ileri gitti, risk çok büyük.
And I'm sure kids aren't too far down the line for you two.
Ve eminim çocuk yapmayı düşünüyorsunuzdur artık.
They're all too far away. There's no point now.
Hepsi çok uzakta, şimdi bir anlamı yok.
He takes things too far.
Çok abartıyor.
No... A Japanese destroyer isn't too far away. Three...
- Çok uzakta olmayan bir Japon destroyeri.
- Real amateur hour. Another inch to the left, the igniter would have been too far to set it off.
Amatör işi. 2 santim daha sola gelse fünye patlatmak için depodan çok uzak kalacakmış.
Well just remember, when you're blackmailing someone, you need to be really careful not to push them too far.
- Şunu unutma, birisine şantaj yaptığın zaman karşı tarafı çok zorlamadığından emin olmalısın.
Whoever did this can't be too far away.
Bunu kim yaptıysa fazla uzaklaşmış olamaz.
Okay, you took it a little too far.
Pekala, biraz fazla ileri gittin.
Did I cast too high, too far to the left?
Çok mu yukarı attım, çok mu uzağa attım?
But not too far behind, right?
Çok arkada kalma ama.
And the smoking shelter's too far away.
Ve sigara içebileceğiniz yerler çok uzakta.
Don't get too far from me.
Bana yakın dur.
This has gone too far!
Bu iş çok uzadı!
You've gone too far.
Çok ileri gittin.
I pushed Christine too far, and, uh I made her kill herself.
Christine'e fazla yüklendim ve kendisini öldürmesine neden oldum.
This has gone too far, Ray. Heh.
- İyice işler çığırından çıktı, Ray.
San Antone is too close to Mexico proper to reinforce, too far from American settlements to defend.
Santa Anna takviye yapmak için Meksika'ya çok yakın. Ve savunma için de Amerikan yerleşkelerinden çok uzak.
Don't go too far.
Fazla uzaklaşma.
You've gone too far, moron.
- Çok ileri gittin, geri zekâlı.
Wait, guys! Guys, the reason why we can't communicate with the satellite is because it's too far away for its damaged system to connect with RAC on Earth.
Arkadaşlar, uyduyla iletişim kuramamamızın sebebi hasarlı sisteminin, dünyadaki FHM ile iletişim kurmak için çok uzakta oluşu.
Beyond that, and they'll be too far apart to communicate.
20 saniyeden sonra iletişim kuramayacak kadar uzaklaşacaklar. Tamam.
The 24G and the satellite are too far apart.
- 24G ve uydu çok fazla uzaklaştılar.
What, so, he just thinks that Bristol's too far away?
Peki, öyleyse. Bristol'ın çok uzak olduğunu mu düşünüyor?
It's a bit too far to commute.
Gidiş-geliş yapmak için uzak.
It's too far away, I can't tell.
- Çok uzakta, söyleyemiyorum.
Okay, too far, too far.
Fazla oldu, fazla oldu.
- I'd let you boss me around. - You went way too far
Şu anda çok ileri gittin.
I'm sorry, it's too far.
Üzgünüm,... çok uzak.
They were just too far gone.
Yapacak bir şey yoktu.
No, before it goes too far, I'm clearing out this mob and shutting this thing down.
Bu iş daha fazla uzamadan şu çeteyi dağıtıp, bu işi bitiriyorum.
And you've been a virgin for far too long.
Ve uzun zamandır bakirsin.
Stark, it's far too dangerous.
Stark, bu aşırı tehlikeli.
Well, he might have too good a hand- - it looks like there's 20 grand in the pot so far.
Eli çok iyi olabilir. Pot 20 bin dolar olmuş. Ne olmuş?
But there's far too much at stake.
Ama yapacak bir şey yok.
He felt quite certain that he and his militia would lay their hands upon John Alden, and he felt that his flock here in Boston had suffered without a Shepherd for far too long.
O ve milislerinin ellerini... John Alden'a uzattığından emindi... ve Boston'daki sürüsünün... çobansız çok gidemeyeceğini düşündü.
"and as regent of all covens, " she's far too formidable to be swayed.
Bütün cadi meclislerinin vekili oldugu için kendi tarafimiza çekmek oldukça zorlu.
She's far too cautious.
Kadın aşırı ihtiyatlı.
Far too much, apparently.
Görünüşe bakılırsa baya bir şey oluyor.
You're far too modest.
Çok mütevazısın.
I know far too much about that woman's love life as it is.
O kadının aşk hayatı hakkında yeterince fazla şey biliyorum zaten.
Although it's been far too long since we laid eyes on each other, I continue to follow your career with great interest.
Birbirimizi çok uzun zamandır görmemiş olmamıza rağmen, kariyerini büyük ilgiyle takip etmeye devam ettim.
You're far too choosy.
- Aşırı seçicisin.
He's far too much of a narcissist to commit suicide.
İntihar etmek için fazla bencil biri.
A little creepy from far away too!
Uzaktan da biraz ürpertici!
It is far too dangerous to keep them within the village.
Onları burada tutmak çok tehlikeli.
He's far too good for Mary.
Adam Mary için fazla iyi.
It's too simple even to conclude that we love them because they connect us to a wider world and the people in our lives that are far away, because these machines isolate us, too.
Bizi daha büyük bir dünyaya ve uzaktaki insanlara bağladıkları için sevdiğimiz sonucuna varmak çok kolay. Çünkü bu makineler bizi tecrit de ediyor.
And so the world gathers to pay their respects and say goodbye to Prince Robert, taken suddenly and far too soon at the age of 23.
Ve dünya, 23 yaşında gencecikken hayatını kaybeden Prens Robert'a saygılarını sunmak ve hoşçakal demek için toplandı.
Maybe I'd been giving my handlers far too much credit.
Haklıydın, sahib. Belki de amirlerimi çok yüceltiyorum.
farnum 39
farooq 16
farther 33
fare thee well 49
far away 325
fare you well 31
far as i'm concerned 30
far away from here 35
farm boy 25
far as i can tell 37
farooq 16
farther 33
fare thee well 49
far away 325
fare you well 31
far as i'm concerned 30
far away from here 35
farm boy 25
far as i can tell 37