English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ T ] / Tough call

Tough call translate Turkish

201 parallel translation
I know it's a tough call but it's one you're going to have to make rather quickly.
Biliyorum, zor bir durum ama bu konuda acele etsen senin için iyi olur.
Tough call.
Zor soru.
Tough call.
Zor seçim.
Tough call.
Ağızlara lâyik.
Well, we've only got a hundred dollars left. This is a tough call.
Sadece yüz dolarım var.
Tough call all the way around, isn't it?
Oldukça zor bir durum, değil mi?
Yeah, there's a tough call, huh, folks?
Evet, gayet zor bir karar olacak, değil mi millet?
This is a tough call. My grandmother is upstairs. She just came through some surgery and she can't sleep.
Bu çok zor bir karar, çünkü büyükannem yukarda ve daha yeni ameliyat oldu, ve, o.... uyuyamıyor.
You know, you're right, buddy, it's a tough call.
Haklısın dostum, zor bir karar.
It's a tough call.
Zor bir karar.
Tough call, Kay.
Zor karar, Kay.
Tough call.
- Zor karardı. - Evet.
- Tough call.
- Zor karar.
Granted, Dad, Bethany may be a bit of a tough call, but still, you know, it wouldn't hurt to get a checkup.
Bethany'yi seçmek zor olabilir ama gözlerini muayene ettirsen iyi olur. Hadi ama. Sen de başlama şimdi.
I KNOW. IT'S A TOUGH CALL.
Biliyorum, kötü bir zaman.
It was a tough call.
Zor bir karar oldu.
Tough call.
- Zor karar.
And you can understand that that's a tough call for me.
Ve sen de buna izin vermemin zor olduğunu anlamalısın.
- Tough call.
- Zor soru.
This is gonna be a really tough call.
Bu çok zor bir seçim olacak.
He said it was a really tough call.
Çetin bir durum olduğunu söyledi.
You wanna help me? - It's a tough call.
- Ryland, yardım etmek ister misin?
Yeah, it's a tough call.
Çok zor bir karar.
- That's a tough call.
Henüz karar vermedim. - Zor bir karar.
I think it's a tough call where Dan's concerned.
Dan çağırıyorsa işinin zor olduğunu düşünüyorum.
It was a tough call to make.
Verilmesi zor bir karardı.
Tough call.
Zor bir seçim.
We may have to make a very tough call on Jack's capture.
- Neden? Çünkü Jack'in kaçırılma olayı son bulana kadar ciddi bir şekilde düşünmeliyiz.
Tough call, Jack.
Zor bir karar Jack.
It's a tough call, but we sure could use the scratch.
Zor bir karar ama paraya da kesin ihtiyacımız var.
That's a tough call, because when you start talking about boundaries, i start thinking about uninterrupted dinners, nights at the movies, and weekends out of town, and... right.
Sert bir tabir, çünkü sınırlar hakkında konuşmaya başladığında, aralıksız akşam yemekleri, gece sinemaları, hafta sonu tatillerini düşünmeye başlayacağım ve...
- Oh, tough call.
Zor bir karar...
Oh... yeah, tough call.
Oh... evet, zor bir seçim.
Look, the only time you call me is when you're in a tough spot... and you wanna talk about God, guilt, booze and bullshit, blah, blah, blah, blah, blah.
Bak, beni sadece sıkıştığında arıyorsun ve konuşmak istediklerin Tanrı, günahların içki, yalanların vesaire vesaire,
That's what you call tough luck.
Şanssızlık diye buna denir.
I'd call that his tough luck.
Şansı yokmuş derim.
I want you to call me Russell, and I'm gonna call you by your first names... because I would have a tough time pronouncing some of your last names.
Bana Russell deyin, ben de size adınızla hitap edeyim. Çünkü bazılarınızın soyadını telaffuz etmekte çok zorlanırım.
But being in a tough spot, as you call it, is where I choose to be.
Ama daha iyi bir yere gelmek, dediğin gibi, benim seçmem demek.
Round three - tough round to call.
Raunt üç - zor bir raunt geliyor.
Listen, if you didn't want the guys to call you queer you became a rough, tough, son-of-a-bitching football player.
Etrafındaki erkeklerin sana ibne demesini istemiyorsan... sert ve güçlü bir futbolcu piç oluyorsun.
AND I'LL KEEP BEING TOUGH EVEN IF IT MEANS THAT THEY CALL ME "THE DRAGON LADY."
Bana "Dragon Leydi" deseler bile böyle olmaya devam edeceğim.
" The fierce one, as I call him, seems a very tough fellow.
Bence, sinirli olan çok sert biri gibi görünüyor.
Call me a tough guy?
Şimdi de bana sert adam diyecek misin ha?
Fold or hang tough. Call or raise the bet.
Ya yokum dersin, ya da bahsi yükseltirsin.
That's a tough call.
Bir tarafta senaryo yazarlığına kariyer atlamış ben diğer taraftaysa boş, sarhoş ve kendinden bir haber diğerleri. Kulağa hoş geliyor.
When you call in, it's tough on us.
Son dakikada arayınca, çok zorlanıyoruz.
Well, I won't lie to you, it's been a tough day. But I have a very important call to make.
Salak nasıl olduğunuzu bilmek istiyor.
It's a tough call.
Bu zor bir karar.
When they act tough You call their bluff
Sert çıkarlarsa Blöf diyip salla
Tough call, Jack.
Zor karar, Jack.
- I'll tell you what if you have any tough problems you need to bounce off somebody, give me a call.
Bak ne diyeceğim. Eğer Karşına çok zor bir problem çıkarsa ve birine ihtiyaç duyarsan, Belki beni ararsın ha?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]