We have to celebrate translate Turkish
314 parallel translation
We have to celebrate the success.
Başarıyı kutlamamız lazım.
And we have to celebrate this, although we are in mourning.
Ve yas içinde olmamıza rağmen, bunu kutlamamız gerek.
We have to celebrate our meeting!
Buluşmamızı kutlamalıyız!
Call the Robinsons. We have to celebrate.
- Robinson'ları ara, bunu kutlamalıyız!
We have to celebrate.
Kutlamamız lazım.
- Come on, we have to celebrate.
- Hadi ama, kutlamamız gerek.
But when they're 40 Teror you give criminals are at hand, not by what we have to celebrate.
Ama bunun karşılığında 40 teröristi serbest bırakınca kutlama yapacak bir neden kalmıyor.
We have to celebrate.
Bir kutlamamız var.
How many times do we have to celebrate that someone was born?
Birisinin doğuşunu kaç kere.. .. kutlamamız gerekiyor?
.. that we have to celebrate the arrival of a new member in our family.
Ailemizin yeni üyesini kutlamak için...
We have to celebrate! We should do a soap opera theme.
Bunu bir pembe dizi partisiyle kutlamalıyız.
- We have to celebrate.
Ben... çok yorgunum. - Ne?
We have to celebrate.
Onu kutlamalıyız.
We have to celebrate that you're alive.
Hayatta kalmanı kutlamamız lazım.
We'll have to celebrate.
Kutlamamız lazım.
We have something very special to celebrate.
Çok özel bir şeyi kutlayacağız.
Now, we'll all go back and have a drink to celebrate.
Şimdi hep beraber gidip kutlama için bir şeyler içeceğiz.
Well... we must have a drink to celebrate the occasion.
Bu fırsatı kutlamak için bir şeyler içmeliyiz.
We do have something to celebrate.
Kutlayacak bir şeyimiz var.
Look, why don't we go out and have a drink or take a walk or something to celebrate?
Bunu kutlamak için bir şeyler içmeye ya da yürüyüşe çıkmaya ne dersin? Tamam.
We'll have a lamb to celebrate.
Kutlamak için bir kuzumuz var.
We'll have a little something to celebrate your arrival.
Gelişini kutlamalıyız.
Now we can have a drink to celebrate.
Şimdi bunu kutlayalım.
We have nothing to offer you But permit us to celebrate your safe return home
Sana sunabileceğimiz bir şeyimiz yok ama eve sağ salim dönüşünü kutlamamıza izin ver.
Now we have a special programme shot in Los Angeles to celebrate celebrateThanksgiving Day.
Şimdi, Şükran Günü'nü kutlayan Los Angeles'tan özel bir yayınımız var.
- We don't have any wine to celebrate?
- Kutlamak için şarabımız yok mu?
We have prepared a feast to celebrate your presence.
Anlamını sonra açıklayacağım. Varlığınızı kutlamak için bir şölen hazırladık.
We decided that we'd have some people over to help celebrate.
Kutlamaya birkaç kişi davet edelim dedik.
I wish we could have some to celebrate.
Kutlayacak bir şeylerimiz olsaydı.
We have something to celebrate.
- Bence bir kutlama yapmalıyız.
Yes, we do have something to celebrate.
Evet, kutlamamız gerekir.
I wish we had some champagne to celebrate... but under the circumstances, I think this is going to have to do.
Keşke kutlamak için biraz şampanyamız olsaydı. Fakat bu şartlar altında, sanırım bununla idare edeceğiz.
St Patty's is coming up, so we'll have a little loose change to celebrate with.
St Patty günü yaklaşıyor. Kutlamada biraz değişiklik yapabiliriz.
What a joyous event... we have come here to celebrate this glorious day.
Bu kutlu günü kutlamak için bir araya gelmemiz ne mutlu.
For once we have something to celebrate...
Sonunda kutlayacak bir şeyimiz oldu...
Ma's saying we all have to go celebrate.
Ma'bunu hepimizin kutlaması gerektiğini söylüyor.
And to celebrate, we have a guest.
Bunu kutlamak için bir konuğumuz var.
We'll have a pint to celebrate.
Kutlama yapacağız.
Shall we have champagne to celebrate?
Şampanya içip kutlayalım mı?
I'm still hoping we'll have a chance to celebrate this new friendship together.
Hala bu arkadaşlığımızı kutlayabilme şansımızın olduğunu, umut ediyorum.
My friends, we have much to celebrate tonight.
Dostlarım, bu geceyi kutlamamız gerekiyor.
Mr. President, we have a lot to celebrate.
Bay Başkan, kutlayacak çok şeyimiz var.
We should have a party to celebrate getting married.
Evliliğimizi kutlamak için, parti vermeliyiz.
We have a first year anniversary to celebrate tonight.
Bu gece kutladığımız onların ilk yıldönümü.
Hey, now we have something to celebrate That is the one thousandth time you've told me that!
Artık kutlayacak bir şeyimiz var!
We have all gathered on this special day, to celebrate the wonderful true directions.
Bugün burada "Doğru Yön"'ü kutlamak için... toplanmış bulunuyoruz.
There's a celebration going on and we have so much to celebrate.
Bir kutlama yapılıyor ve bizim kutlayacak çok şeyimiz var.
We finally have something to celebrate.
Nihayet kutlayacak birşey var.
Today, we have stopped along the way... to celebrate the 20,000th rendering... carried out by Pechuga.
Bugün, 20.000. talebe cevap vermemizin şerefine bu kutlamayı yapıyoruz.
We are gathered, as we have done for over 200 years... to celebrate the end of the Revealing Process.
200 yıldır yaptığımız gibi Açığa Çıkarma Süreci'nin bitişini kutlamak amacıyla toplandık.
Then we'll have to celebrate.
Sonra da kutlama yapacağız.
we have to go 1146
we haven't 212
we have to talk 296
we have 1448
we have a deal 218
we haven't met yet 21
we have a lot of work to do 49
we have a lot in common 51
we have a situation 159
we have it 62
we haven't 212
we have to talk 296
we have 1448
we have a deal 218
we haven't met yet 21
we have a lot of work to do 49
we have a lot in common 51
we have a situation 159
we have it 62