English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ W ] / With a woman

With a woman translate Turkish

7,142 parallel translation
I did the guy thing for a while, but it wasn't until I was with a woman that everything clicked.
Bir süre erkeklerle denedim ama bir kadınla olana kadar hiçbir şey netleşmemişti.
Well..... I think that you would be better suited to going out with a woman that hasn't seen you suck Special Brew that's been spilled on the carpet, or seen you naked in bed with an old lady or shit yourself in a meeting.
Bence, eğer senin halıdan bira içtiğini görmemiş veya seni yaşlı bir kadınla yatakta basmamış veya bir toplantıda altına sıçtığını görmemiş bir kadınla beraber olman senin için daha iyi olur.
How can I possibly be with a woman who hates me so much?
Benden böylesine nefret eden bir kadınla nasıl birlikte yaşayabilirim?
Elliot, you set me up on a date with a woman?
Elliot beni bir kadınla mı randevuya ayarladın?
Most of'em never slept with a woman.
Çoğu daha hiçbir kadınla yatmadı.
Bob... you shouldn't be with a woman.
Bob sen bir kadınla beraber olmamalısın.
When I was in London, I spent the night with a woman.
Londra'dayken, geceyi bir kadınla geçirdim.
Hmm, to be honest, it's kind of a dream come true to go to even a fake prom with a woman as beautiful as you.
Açıkçası senin gibi güzel bir kızla sahte de olsa bir baloya gitmek bir nevi hayallerimin gerçekleşmesi gibi.
She was a grown woman who'd never learned how to deal with men's advances because no one was ever interested.
Erkeklerin ilgisiyle baş etmeyi bilmeyen yetişkin bir kadındı çünkü hiç kimse onunla ilgilenmemişti.
Because if Alan snuck up on this woman with a knife and she caught him, she'd kick his ass.
Çünkü Alan bu kadına bir bıçakla yaklaşsaydı ve yakalansaydı, ona gününü gösterirdi.
If I can avoid it, I'd rather not be alone with a young woman in her dorm room.
Mümkün olursa genç bir kadınla yurt odasında olmamayı tercih ederim.
Well, tonight your men will see me return to the house with a very beautiful woman.
Bu gece, adamlarınız yanında güzel bir kadınla,... eve giren bir adam görecekler.
I never dreamed that I would ever be able to do this with a real woman.
Kurtuluşumsun! Bunu gerçek bir kadınla yapacağımı hiç düşünmemiştim.
A woman shouldn't dread... spending time with her best friend.
Bir kadın en yakın arkadaşıyla vakit geçirmekten böyle korkmamalı.
And it took a woman with the vision of four eyes to find it, and the love of two hearts to give it back to me.
Ve kalbimi anca dört gözlü ve iki kalpli bir kız bularak geri verdi.
That's a face of a woman overwhelmed with too much worry and responsibility.
Çok fazla sorumluluk ve üzüntüden ezilmiş bir kadının yüzü.
I went on a date with that woman, And I gave her the best kiss of her life.
O kadınla randevuya çıktım ve ona hayatının en iyi öpücüğünü verdim.
Just some old woman who died with a bunch of money in her house.
Evinde yüksek miktarda para bulunan ölü bir yaşlı kadın.
She's a beautiful woman with a lot of good years left.
O, geriye çok güzel yılları kalan güzel bir kadın.
So, now, you know, I'm gonna be straight with you,'cause you know I'm a Christian woman and you are now and always will by my Lord and savior and I will love you until the day I die.
Şimdi, biliyorsunuz, sizinle açık konuşacağım, çünkü... ben hristiyan bir kadınım ve sen her zaman benim... efendim ve kurtarıcım olacaksın, ve öleceğim güne kadar seni seveceğim.
Battle-scared warrior, and all it takes to scare you is a woman with half a brain.
Sizin gibi, savaş yarası olan savaçışçıyı korkutan şey yarım akıllı bir kadın mı?
You picke up a woman yesteray after your people hit her with a car.
Arkadaşlarınız arabayla çarptıktan sonra hastaneye bir kadın getirmişsiniz dün.
A woman would go to the clinic for an appendectomy and leave with a hysterectomy.
Kliniğe apandisit ameliyatı için giden kadınların rahimleri alınıyordu.
I was a young woman with so much to be proud of.
Gurur duyulacak genç bir kadındım.
Might as well tell me you like a woman with a nose so big she can shove 500 won coins up it.
Hatta 500 won'luk bozukluklar sığdıracak kadar büyük burunlu bir kadın sevebilirsin.
She's a beautiful woman with a lot of means.
Çok varlıklı ve güzel bir kadın.
'Cause I want them to see me with a beautiful woman on my arm, you know?
Çünkü onların beni kollarımda güzel bir kadınla görmesini istiyorum.
I need them to see me with a beautiful woman, you know, so they think I won at life.
Onların beni güzel bir kadınla görmeleri lazım böylece hayatta kazandığımı görmeliler.
How does a woman like Vic end up with someone like Sean?
Vic gibi bir kadın nasıl olur da Sean gibi birisiyle birlikte olur?
There was a woman with him in the car for the red light photograph.
Kirmizi isik fotografinda yaninda oturan bir kadin vardi.
So I assumed you're either headed to work or going out on a date, and, with all due respect, it would be unusual for a woman as beautiful as you to be taking the subway to a date.
Düşündüm ki ya işe gidiyorsunuz ya da bir randevuya. Ki, bütün saygımla söylüyorum, sizin gibi güzel bir bayanın randevuya metroyla gitmesi çok tuhaf olurdu.
A 30-year-old woman with a 65-year-old man?
65 yaşında bir adamla olan 30 yaşında bir kadın mı?
Tonight, on the 60th anniversary of her endowment, we celebrate a woman who's touched so many with her kindness.
Bu gece vakfın 60. yıl dönümünde nezaketiyle birçok kişinn hayatına dokunmuş bir kadını kutlayacağız.
My autopsy revealed a woman with months to live.
Otopsim sonucunda birkaç aylık ömrü kaldığını öğrendim.
We're hoping his customs entry point will tell us more, but we believe Mehar Sethi's presence in L.A. had something to do with this young woman here.
Gümrük giriş noktasının bize daha fazlasını söyleyeceğini umuyoruz, ama inanıyoruz ki Mehar Sethi'nin Los Angeles'ta bulunuşu, bu genç kadınla ilgiliydi.
You are an old woman with a dead husband and no power.
Sen kocası ölmüş, gücü olmayan, yaşlı bir kadınsın.
Given the conflicting testimony presented so far, I felt compelled to hire our own expert, who came to the same conclusion that the red marks on the victim's neck are consistent with fingernail puncture marks caused by a woman.
Şu ana kadarki çelişkili ifadelere dayanarak, kurbanın boynundaki kırmızı lekelerin bir kadın tarafından yapılmış tırnak izleri ile tutarlı olduğu sonucuna varan uzmanımıza danışmaya zorunlu hissettim.
And when your son came to you, he revealed that he was also sleeping with her... A woman you thought solely was yours...
Ve oğlunuz size geldiğinde, sadece size ait olduğunu düşündüğünüz kadınla yattığını açığa çıkarmış oldu.
Only that Mrs Crawley, a decent middle class woman with neither birth nor fortune is expecting to fill another's shoes as one of the leaders of the county.
- Sadece orta sınıf, saygın, soy ya da servetsiz Bayan Crawley'in bölgenin liderlerinden birisi olarak birinin yerini doldurup işini yapabileceği bekleniyor mu ki diyorum.
Yussef was kind of vague about his injuries, but he said there was a woman in the car with him.
Yussef yaraları konusunda net konuşmadı ama yanında bir kadın olduğunu söyledi.
A woman tried to inject him with poison.
Bir kadın ona zehir enjekte etmeye çalıştı.
My parents... used to fight about a woman named Laura, because I guess my dad was in-in-involved with her in a relationship before he married my mother.
Annem ve babam eskiden Laura adındaki bir kadından dolayı kavga ederlerdi çünkü sanırım babamın evlenmeden önce o kadınla bir ilişkisi vardı.
Had a husband and a kid, and he cheated on me with some crazy woman.
Bir koca ve bir çocuk, sonradan beni deli kadının tekiyle aldattı.
Look, I wouldn't bother you, but this is a good woman with something to offer.
Bak, rahatsız etmek istemezdim ama söz konusu olan yararlı ve iyi bir kadın.
I didn't see her face, but there was this ridiculous woman with beaded hair chanting and making a scene.
Yüzünü görmedim ama, ilahi okuyum dans eden saçları rastalı saçma sapan bir kadın vardı. Ben geldim!
In Rob's defense, he did always say he wanted to settle down with a good woman.
Rob'a göre, her zaman da söylediği gibi iyi bir kadınla evlenmek istemiştir.
Besides, lying to me was wrong, but lying to the woman you're in a relationship with is a whole other level.
Ayrıca bana yalan söylemek yanlıştı ama ilişkin olduğu bir kadına yalan söylemek çok başka bir şeydir.
I'm with a medicine woman.
Büyücü kadınla beraberim.
From a woman with a Scottish accent.
İskoç aksanlı bir kadından.
Because if Carter sees you arrest that woman, it's gonna make it that much harder for you to... Build a relationship with her.
Çünkü Carter seni o kadını tutuklarken görürse onunla bir ilişki kurman daha da zorlaşır.
You see, she was introduced to me as a criminology student, and I'm pretty sure she's the same young woman who's staying with you.
Kendisi bana kriminoloji öğrencisi olarak tanıtılmıştı ve seninle kalan genç kızla aynı kişi olduğundan eminim diyebilirim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]