English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ W ] / With a knife

With a knife translate Turkish

1,692 parallel translation
These two punks come at him with a knife and, you know he shoots the first one without getting out of his seat.
Bu iki hippi ellerinde bir bıçak, ona doğru geliyorlar ve o da oturduğu yerden kalkmadan içlerinden birini vuruyor.
Still, can you explain to me, an almost sane person, why that simple woman, who is not part of any scheme, testified in court that the Chechen killed the Russian officer Volodya with a knife?
Yine de aklı başında birisi bana şunu açıklayabilir mi ; bu entrikanın bir parçası olmayan sıradan bir kadın, neden mahkemede Çeçen çocuğun elinde bir bıçakla Rus Subayı öldürdüğünü söylesin ki?
John, the excitement is so thick. In this stadium, you could cut it with a knife. A
John, sahada heyecan o kadar fazlaki, bıçakla kesilip atılabilcek derecede.
- A-And there's two things. That I love to cut with a knife.
Hayatımda 2 şey var bıçakla kesmeyi sevdiğim.
- You could kill him with a knife?
- Bıçakla öldürürsün yani? - Ya da çekiçle.
- I believe you're good with a knife.
- Bence bıçak sana yakışır.
Of course, with a knife like this, you're never likely to be depressed or lonely.
Elbette, böyle bir bıçakla, asla bunalıma girmez, yalnız kalmazsınız.
- A game with a knife and a gun.
- Bıçaklı ve tabancalı bir oyun.
So he came to see you. You played a game with a knife and a gun.
Yani seni görmeye geldi bıçaklı ve tabancalı bir oyun oynadınız.
An assailant armed with a knife usually comes from behind but the victim faced his killer head-on.
Bıçaklı saldırganlar genellikle arkadan saldırırlar ama bu adamla yüz yüzeymiş.
There was a priest standing over her with a knife.
Yanı başında elinde bıçak bir rahip duruyordu.
You could cut that with a knife.
Bunu bir bıçakla bile kesebilirsin.
And if I caught you noncing in the toilet, well, I won't think twice about stabbing you up the ass with a knife.
Eğer tuvalette cinsel tacizde bulunurken yakalarsam, kıçından bıçaklamak için düşünmem bile.
We barely talk and now you're sitting around in the dark with a knife?
Şimdi de elinde bıçakla oturuyorsun.
Our working theory is that someone broke in, subdued them, cut their chests open with a knife, stuffed fire crackers into their hearts and set them off.
Tahminimiz, birisi zorla içeri girmiş onları etkisiz hale getirip bıçakla göğüslerini kesmiş kalplerine fişek doldurmuş ve sonra da ateşlemiş.
Judging from the size of the wound, he'd been attacked with a knife or an axe,
Yaranın büyüklüğü göz önüne alınırsa, bir bıçak ya da baltayla saldırıya uğramış.
Is it because I ran away when we were being mugged and left you with guys with a knife?
Soyulurken kaçıp seni bıçaklı adamlarla bıraktım diye mi?
He would come before him with a knife secreted about his person.
Adam tutarak onu bıçaklattıracaktı.
Looks like somebody shredded it with a knife.
Biri bıçakla parçalamış gibi.
Look, I love Warren Christopher, but I think the guy's so tight he probably eats his MMs with a knife and a fork.
Warren Christopher'ı severim ama adam o kadar nazik ki çikolatayı bile çatalla yiyordur. Dışarıda eşek kadar bir tahta var.
Did Hoyt tell you that Mack came after me with a knife?
Hoyt, Mack'in bana bıçak çektiğini söyledi mi?
When you hit someone with a knife, that's stabbing.
Bir insana bıçakla vurursan, bu bıçaklama olur.
There's an Arab with a knife hanging around, and you want to go?
Arap'ın teki burada elinde bıçakla geziyor ve sen de gitmek mi istiyorsun?
I too don't want an Arab with a knife hanging around, and whatever else he has.
Ben de Arap'ın tekinin elinde bıçakla gezmesini istemiyorum ya da elinde ne varsa işte.
Simple Simon met the pieman playing with a knife.
Aylak Simon bıcağı ile oynayan Turtacıyla karşılaştı.
Simple Simon met the pieman playing with a knife.
Aylak Simon bıcağı ile oynayan Turtacıyla karşılaştı.
- A kid with a knife.
- Bıçağı olan bir çocuk.
After the guy dropped the knife, My dad set him up with a job at Associated.
Adam bıçağı düşürünce, babam ona iş vereceğini söyleyerek tuzağa düşürdü.
You tell me he shot this boy in the head and then went digging around in there with a pocket knife?
Sen şimdi bana bu herifin adamı vurduktan sonra çakıyla deliği deşip kurşunu çıkardığını mı söylüyorsun?
Police found a murder weapon, a butcher's knife, with his prints all over it.
Polis cinayet silahını bulmuş ; bir kasap bıçağı. Bıçağın her tarafında onun parmak izleri varmış.
I was at the A.T.M. on Colorado and Lake... when I was attacked by a man in a paper bag mask with a butcher knife... who took all my money. And my thumb.
Colorado Lake'in oradaki bankamatiğe gittim kesekâğıdından maske takmış bir adam kasap bıçağıyla bana saldırıp bütün paramı ve başparmağımı aldı.
And she testified that she saw with her own eyes how the father... "The father hit the boy in the face, and then the Chechen grabbed a knife and stuck it into the chest of the officer, Volodya".
Ve ifadesinde babanın başına gelenleri kendi gözleriyle gördü "Baba çocuğun yüzüne vurdu, sonra Çeçen çocuk bıçağını çekip Subay Volodya'nın göğsüne sapladı".
Slit his wrists with a vegetable knife.
sebze bıçağıyla bileklerini kesmiş.
Just last week... plastic surgeon down in Panama accidentally impaled himself... with a kitchen knife making a turkey sandwich.
Daha geçen hafta Panama'daki plastik cerrah, hindili sandviç yaparken ekmek bıçağıyla kendi gırtlağını kesmiş.
I didn't come over here to play patty cake with your sorry ass, so unless you wanna go all the way, you are gonna drop this knife and take a seat.
Buraya seninle beş taş oynamaya gelmedim. O yüzden gerisini getirmeyeceksen, bu bıçağı elinden bırakacaksın. Ve oturacaksın!
With a knife.
- Bıçakla öldürülmüş.
Killer walks free because I discovered that a cop improperly labeled an evidence bag containing the bloody knife with the guy's fingerprints all over it.
Polisin biri, herifin parmak izleriyle kaplı kanlı bıçağın kanıt torbasını usulüne uygun etiketlemediğini fark ettiğim için katil özgür.
With a kitchen knife.
Mutfak bıçağıyla.
- with a fork and knife... - Well, I am a leg of lamb.
Çatal, bıçağı olsa oracıkta...
I reckon I tried to cut my neighbour's head off with a bread knife.
Komşumun kafasını ekmek bıçağıyla kesmeye çalıştığımı iddia ediyorlar.
I'm sure my presence here must be an inconvenience for you but it will be nice to sleep without a knife beside my bed for a change to know that I am safe here with you.
Eminim burada bulunmam sizin için rahatsızlık vericidir ama değişiklik olarak sizinle burada güvende olduğumu bilerek yatağımın kenarında bir bıçak olmadan uyumak güzel olacaktır.
"I'm sure my presence here" must be an inconvenience for you but it will be nice to sleep without a knife beside my bed for a change to know that I am safe here with you.
Eminim burada bulunmam sizin için rahatsızlık vericidir ama değişiklik olarak sizinle burada güvende olduğumu bilerek yatağımın kenarında bir bıçak olmadan uyumak güzel olacaktır.
Don't think he'll mind me speaking for him, when I say that he'd like to stab you in the eye with a really big knife.
Onun için konuşmamı istediğini sakın ha zannetme, seni gerçekten büyük bir bıçak ile bıçaklamak isteyecektir.
I nicked her with a silver knife.
Günaydın.
- I out myself with a hobby knife.
Hobi bıçağıyla kendimi kestim.
You were cutting meat with a cake knife.
Pasta bıçağıyla et kesiyordunuz.
I just stabbed my foot with a butter knife.
Tereyağı bıçağını ayağıma sapladım!
- A battle with a very sharp paring knife.
- Çok keskin bir bıçakla çarpışma.
Guy with a giant knife.
Büyük bıçaklı bir adam.
The killer cut the other girl's hands with a saw knife. The motherfucker did it bit by bit.
Diğer kızın elini de testereyle kesmiş.
Eventually tracked down the scumbag that killed the rest of the family and cut his throat with a pocket knife.
Sonunda ailesini öldüren pisliğin izini sürdü ve cep bıçağı ile boğazını kesti.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]