English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ W ] / Work on my tan

Work on my tan translate Turkish

38 parallel translation
And I need to work on my tan
Ve benimde yanmam gerek
I need to work on my tan anyway.
Biraz bronzlaşmam gerek.
Maybe work on my tan.
Belki bronzlaşırım.
I'm gonna dig up $ 200 million worth of U.S. gold brick take an early retirement south of the border. Work on my tan.
200 milyon dolar değerindeki altın külçeleri bulacağım güney sınırında erken emekli olmanın tadını çıkaracağım.
'Cause I need to work on my tan.
Bronzlaşmam lazım da ondan.
I'll stay up here and I will work on my tan.
Burada kalıp bronzlaşmama bakacağım.
Okay, I'm happy to work on my tan.
Tamam, güneşlenmek fena olmaz.
I'm gonna go back to the hotel and work on my tan, so see you later.
Otele dönüp bronzlaşma işimi halletmeliyim, sonra görüşürüz, beyler.
- I'm gonna work on my tan.
Cildimi bronzlaştıracağım.
Or am I gonna sit on a yacht and work on my tan?
Yoksa bir yatta yatıp bronzlaşmayı mı düşünürüm?
I am going to relax and work on my tan.
Rahatlayıp, biraz daha bronzlaşacağım.
Kick back, play some golf, work on my tan... Maybe ride to catch a speeding ticket.
Keyif çatmak, golf oynamak bronzlaşmak ve olağan hız aşımı cezalarını kesmek için.
I should work on my tan.
Bronz tenim üzerinde çalışmalıyım.
I'll sit here and work on my tan.
Ben şurada oturup güneşleneceğim.
I need to work on my tan.
Biraz bronzlaşsam iyi olur.
Thought I'd strip down to my shorts, work on my tan.
Donuma kadar soyunup çıplak çalışırım diye düşünmüştüm.
Go to the beach, work on my tan.
Sahile gidip bronzlaşmaya çalışmak falan.
What the hell am I gonna do in Brazil, work on my tan?
Brezilya cehenneminde ne yapacağım? Yanmaya mı çalışayım?
I was able to detach my thoughts... and allow them to work on their own.
Düşüncelerimi ayırabiliyor ve kendi başlarına çalışmalarına olanak tanıyordum.
I'm trying to work on my "A" in English Lit.
Edebiyat'tan "A" almak için çalışıyorum.
Work on my tan.
Cildim üzerinde çalışırım.
Well, since you're going to africa, I figure, you know, I should be moving on with my life, too, and there's this guy named kevin where I work, and he asked me out tonight.
Şey sen Africa'ya gitme kararı aldığından beri, düşündüm de, bilirsin, ben de hayatıma devam etmeliyim, ve iş yerinden tanıdığım Kevin adında bir çocuk var, ve bana bu gece dışarı çıkmayı teklif etti.
I had to cancel my trip, there's nothing going on at work, everyone I know is away for the holidays.
Yolculuğumu iptal ettirmek zorunda kaldım, işte hiçbir şey olmuyor, tanıdığım herkes tatil için uzaklara gitti.
I know, I know what it feels like to be underappreciated- - not having my security clearance, not being able to work for the FBI- - so... please cut me some slack while I, while I try to climb back on the horse.
Bakın, onaylanmamanın nasıl hissettirdiğini bilirim. Güvenlikten geçişiznim olmaması FBI için çalışmak... Yani lütfen tekrar atın üstüne çıkmam için bana biraz zaman tanıyın.
I got a spray tan on my way to work today.
İşe gelirken bronzlaştırıcı sprey sürdüm.
If I saw a burning bush on my way home from work today... and in the crackling sound I heard the voice of God... could I be described as having lapsed into magical thinking?
Eğer işten evime giderken yanan bir çalı görürsem ve Tanrı'nın sesini duyarsam bunu hayali düşünceye sapıyorum, diye tanımlanabilir miyim?
I was on my way to work and I decided... I want to introduce you to my friends.
İşe gidiyordum ve seni arkadaşlarıma tanıştırmaya karar verdim.
Honestly, after I met you, I spent a lot of work on my sign language.
Dürüst olmam gerekirse, seninle tanıştıktan sonra işaret dilimi geliştirmek için daha çok çalıştım.
What brings you down here? Well, lucky for you, my friends are lame, And they decided that it was too sunny today not to work on their tan.
Senin şansına arkadaşlarım yan çizdiler ve bronzlaşmak için havanın bugün fazla güneşli olduğuna karar verdiler.
If you sit up close, you can watch me work my magic on the organ.
Eğer yakın oturursan piyanodaki sihrime yakından tanık olabilirsin.
I didn't work my ass off for ten years just to be upstaged by somebody who doesn't even know...
On yıldır, tanınmamış bir kız gelip beni ezsin geçsin diye mi... kıçımı yırttım durdum ben?
But I wanna be judged on the quality of my work, Not who I know.
Tanıdığım kişilerle değil.
I lost my job and my apartment, and now I work at a coffee shop, and I live with a girl who I met on Craigslist who sells knockoff handbags from her bedroom window.
İşimi de, dairemi de kaybettim. Şu anda bir kahve dükkanında çalışıyorum. Craigslist'te tanıştığım bir kızla birlikte yaşıyorum.
So, with no cup of coffee, I come to work, I get shat on by a pigeon, I meet my new patient, and she's about as open as a nun's foo.
Böylece, kahvesiz bir şekilde işe geldim, kafama güvercin sıçtı, sonra yeni hastamla tanıştım ve tamamen içine kapanık.
No, no, we got all our leeches from a guy my dad knows, and I'm pretty sure they only work on chicken pox.
Hayır, sülükleri babamın tanıdığı bir adamdan aldık ve onların sadece suçiçeğinde işe yarayacağından eminim.
The one perk is I can work on my base tan at lunch.
Tek tesellim öğlen yemeğimi yerken bronzlaşabilmek. Lisbeth.
You're one of the smartest people I've ever met and so gentle and so kind, and I feel like we work really well together, so just, you know, have Shana check in on my class and I'll be back ASAP.
Ben de senden hoşlanıyorum. Tanıdığım en zeki adamsın ayrıca kibar ve centilmensin ve birlikte gerçekten iyi çalıştığımızı hissediyorum yani Shana sınıfımı kontrol etsin ve hemen geleceğim.
No, we're here to learn about my missing time, not work on your tan.
Hayır, buraya kaybolduğum zaman hakkında bir şeyler öğrenmeye geldik, Güneşlenmeye değil.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]