Work in progress translate Turkish
321 parallel translation
Perhaps you can get what you need from the work in progress.
Belki işlem sürerken ihtiyacınız olan görüntüyü alabilirsiniz.
I don't show work in progress.
- Fikrimi vermiyorum.
Work In Progress. God Damn You!
Henüz tamamlanmamış işler.
To be honest, uh, I'm never really comfortable discussing work in progress.
Dürüst olmak gerekirse, hala üzerinde çalıştığım bir işten bahsetmekten hoşlanmam.
Don't worry. lt's a work in progress and you're my brother.
Merak etme güzel bir şey yapacağız. Sen kardeşimsin.
Work in progress.
Devam eden işler.
It's a work in progress.
Henüz tamamlamadım.
- Obviously, i s a Work in Progress.
- Hala bitmemiş olduğu belli.
You'll have to forgive me, it's a work in progress. Don't apologize, Dorothy.
Bunu hoş görmeniz gerek daha parçayı bitirmedim.
I can take you to a place, show you the work in progress where you can see -
Seni bir yere götürebilirim, çalışmanın devam ettiğini gösteririm, ki orada görebilirsin...
... is a work in progress, don't start constructing the "we."
Ve eğer "ben" hâlen inşa halindeyse, Tanrı aşkına "biz" i oluşturmaya başlama.
It's a work in progress.
Henüz bitmedi.
No. It's a work in progress. It's a work in progress.
Devam etmekte olan bir iş.
I told you, I'm a work in progress.
Sana söylemiştim, Hala üzerimde çalışılıyor.
You know, Fantasia was meant to be a perpetual work in progress.
Bildiğiniz üzere, Fantasia, ebedi bir çalışma demektir.
I'm a work in progress.
İlerletmeye çalışıyorum.
Still a work in progress.
Hala çalışıyorum.
It's a work in progress.
Üzerinde hala çalışıyorum.
She used to call me her "work in progress".
Bana "ilerleme kaydediyorsun" derdi hep.
- It's a work in progress. - Yes. FRASIER :
- Arama süreci devam ediyor.
It's a work in progress.
Yapılmakta olan bir iş.
It's a work in progress.
Sanırım üstünde biraz daha çalışmam lazım.
It's unlucky to talk about work in progress.
Devam etmekte olan bir iş hakkında konuşmak şanssızlık getirirmiş.
You said it's unlucky to talk about work in progress.
"Devam etmekte olan bir iş hakkında konuşmak şanssızlık getirir." diyen sendin.
Look, it's still a work in progress.
Yavaş yavaş olacak.
- A work in progress.
- Yarı mamul.
- A constant work in progress.
- Daha hepsi yarım.
This is why you should never show a work in progress.
Zaten insan yaptığını bitmeden göstermemeli.
It's a work in progress. It's not finished.
Henüz tamamlamadım.
It's a work in progress.
Hala üzerinde çalışıyorum.
I think "work in progress" is the key phrase.
- Bence anahtar cümle "Çalışma var."
- Work in progress.
- İlerliyorum.
Give me a little time. Work in progress.
Üzgünüm.İleri gitmeden biraz bekleyelim.
It's a work in progress.
Hala yapım aşamasında.
That is a work in progress and you have a habit of sending out things before they're finished!
Bu sadece bir deneme ve sen de bir şeyleri bitmeden göndermeyi alışkanlık haline getirmeye başladın!
Just a work in progress, I don't want you to hear it yet.
Sadece deneme aşamasında. Henüz dinlemeni istemiyorum.
Look, you have to look at Clark Kent as a work in progress.
Bak, Clark Kent ilerleme süreci olan bir iş gibi bakmalısın.
Her blurb and life are a work in progress. "
Onun tanıtıcı yazısı ve hayatı, devam etmekte olan bir iş. "
That's my autobiography. A work in progress.
Yaşam öykümü yazıyorum.
My body may be a work in progress, but there is nothing wrong with my soul.
Vücudum değişim geçiriyor olabilir, fakat ruhumda bir sorun yok.
I think of the history of the United States as a work in progress and our attempted democracy here is a constant struggle between capitalism and democracy.
Birleşik Devletler tarihine ve burada oluşturmaya çalıştığımız demokrasiye baktığımızda, sürekli kapitalizm ile demokrasi arasındaki çatışmayı görüyorum.
Set free a certain number every year while the work is in progress.
İş bir yandan devam ederken, her yıl belirli kısmı serbest bırakın.
The latest work-in-progress at General Equipment.
General Equipment'ın son buluşu.
They work for the progress of Hobsonville, a big family.
Hobsonville'in kalkınması için çalışıyorlar. Büyük bir aile.
Finding no one in there but the light on and work evidently in progress, he rang the bell.
Kimseyi bulamadı ama belgeler apaçık ortadaydı, zili çalmak için ilerledi.
How is my work to progress in isolation?
Çalışmam diğerlerinden ayrıyken nasıl ilerleyecek?
It's a work in progress, for God's sake.
Geliştirilirse işe yarar. Tanrı aşkına.
Guess I'm a work-in-progress.
Sanırım henüz çözme aşamasındayım.
It's a work-in-progress.
Daha önce tam bir bekâr eviydi.
As for work, in the last three years he had made no progress
Reklam acentesinde çalışıyordu, yas tahtaya basmazdı.
Service work. Switching in progress!
Servis çalışıyor, proglamlama devrede!
in progress 75
progress 159
progress report 18
work it 115
work your magic 26
work for you 20
work stuff 34
work here 19
work it out 99
work hard 130
progress 159
progress report 18
work it 115
work your magic 26
work for you 20
work stuff 34
work here 19
work it out 99
work hard 130
work with me 70
work harder 35
work faster 33
work together 45
work with me here 27
work is work 17
work out 27
work to do 24
work on my tan 16
work fast 26
work harder 35
work faster 33
work together 45
work with me here 27
work is work 17
work out 27
work to do 24
work on my tan 16
work fast 26