Work out translate Turkish
18,386 parallel translation
I told you everything would work out, didn't I?
Sana her şeyin yoluna gireceğini söylemiştim, değil mi?
And how'd that work out?
- Nasıl sonuçlandı peki?
I'm not sure it's gonna work out, let me...
İşin yürüyeceğinden emin değilim.
We can weed through it and work out what terms we want directly with Frank.
Onları kazıyıp içlerinden hangilerinin Frank'e yöneltileceğini bulabiliriz.
But that didn't work out, did it?
Ama bu işe yaramadı, değil mi?
Go work out
Hadi şu işi hallet.
- If you really wanted this to work out, you should have listened to her instead of carrying on with degenerates.
- Her şeyi yolunda gitmesini isteseydin soysuzlarla takılmak yerine annenin lafını dinlerdin.
Had a Black Swan kinda thing and like, it didn't work out.
Siyah kuğu bir şey. İşe yaramadı.
She's great, but it didn't work out, and then she started coming to Commune shows, and she became kind of obsessed with our group, and then I asked her to join the group.
O harika, ama işe yaramadı. Sonra komün şovlarına girmeye başladı, Ve o grubumuza saplantı haline geldi.
I'll use the clinic as my home base. I'll work out of my own office, regardless of how we split this up.
Ben kliniği merkez olarak kullanacağım, kendi ofisimde çalışacağım nasıl bölüşeceksek bölüşelim.
You know, it'll work out.
Yolunda gidecek.
Things didn't work out so well for me down there.
- Sonuçta... Benim için aşağıda işler pek yolunda gitmedi.
Didn't work out too well for me up here, neither.
Yukarıda da pek yolunda gittiği söylenemez.
So congrats on chopping your Dad's head off and sorry your suicide mission didn't really work out.
Babanın kafasını uçurduğun için tebrik ederim ve intihar görevin başarısız olduğu için üzgünüm.
I gotta say, yours and Quinlan's great adventure didn't seem to work out so well.
Quinlan'la beraber çıktığınız büyük macera pek de işe yaramamış gibi görünüyor.
Just in case things don't work out between you and Angela.
Angela'yla aranızda işler yürümezse diye.
Well, surely, we can work out something, Tom.
- Kesinlikle bu işe çözüm bulabilirdik Tom.
I'll work it out with him as soon as I can.
En kısa sürede onunla aramıı düzeltirim.
Everything you do out there in the streets, Red, it doesn't work.
Sokaklarda yaptıkların, Red, işe yaramıyor.
We'll work something out.
Bir orta yol buluruz.
If there's no work assignments, I can't very well hand out work, now, can I?
İş görevi yoksa ben de iş dağıtamam, değil mi?
Now, that is a skill you could work on, learning to read a situation, like that night out at the Austin place.
Bu mahareti kazanmaya çalışabilirsin şimdi işte. O gece Austinler'in evinde yaşanana benzer bir durumu analiz edebilmen için yani.
I thought you wanted to work things out.
İşleri yoluna koymak istediğini sanıyordum.
I thought you wanted to work things out.
İşleri düzeltmek istiyorsun sanıyordum.
To figure out how you work.
Seni çözmek için.
No plan is going to work until we take out Max Lord.
Max Lord'un icabına bakana kadar hiçbir plan işe yaramayacak.
Just... just give them five seconds to work this out.
bunu çözmeleri için onlara beş saniye verin.
It turns out that I didn't need his password because I was using his computer at work and he never logged out of it, even if it was policy.
Şifresine ihtiyacım olmadığı anlaşıldı gerçi. Çünkü iş yerindeki bilgisayarını kullanıyordum. Tedbir gereği çıkış yapması gerektiği halde, hiç yapmamıştı.
It took forever to get this place safe without the nosey bodies that work here finding out.
Burada çalışan maydanoz herifler fark etmeden burayı güvenli hâle getirmemiz uzun sürdü.
And he was going out to the James'farm as some guy looking for work as a hired hand, and he just did not fit that description.
Çiftlikte çalışmak için iş arayan biri gibi James çiftliğine gitmişti. Fakat öyle birine hiç benzemiyordu.
I have a barn out back that needs some work.
Ahırda yapılması gereken işler var.
But, you know, at some point they figure out, "Okay, we gotta work together now."
Öyle bir an geldi ki, beraber çalışmaları gerektiğini fark ettiler.
Large numbers of Christian missionaries were in fact sent out to reservations in the West to do the work of, as people in the 19th century saw it,
Çok sayıda Hristiyan misyoner batıdaki yerleşim alanına gönderildi.
So if you remember or you figured out why it didn't work on you, I'd like to know that about now because I need you to remind me that magic is real.
Neden sende işe yaramadığını hatırlıyorsan ya da çözdüysen şimdi duymak istiyorum. Çünkü bana sihrin gerçek olduğunu hatırlatman gerek.
It's where I work things out. It's in the water.
Sorunlarımı orada çözüyorum.
Work it out.
Üzerinde çalışın.
Just... in fact, I thought I figured out a way to game the system to get special privileges... you know, like time off work detail or better food.
Aslında özel ayrıcalıklar kazanmak için sistemle oynamanın bir yolunu buldum. Mesela işten izin almak ve daha iyi şeyler yiyebilmek için.
How'd that work out?
O nasıl gitmişti?
- Two things about your great plan that didn't work out.
Trust No 1 İyi seyirler. Büyük planınla alakalı işe yaramayan iki şey var :
He's doing good work, but it's as if something is left out of these reports, something he's hiding.
İyi iş çıkarıyor ama bu raporlarda bir şey eksik gibi gözüküyor sakladığı bir şey.
And then he started experimenting on us, trying to figure out how he could make it work for himself.
Ve sonra kendi üzerinde nasıl işe yarayabilceğini bulmaya çalışarak bizim üzerimizde deneyler yapmaya başladı.
Look, man, I came to work for you to help you out, but you keeping me out the loop, man.
Dostum, sana yardım etmek için buradayım ama beni işlerin dışında bırakıyorsun.
Because it's 100,000 people out of work.
Çünkü 100 bin kişi işsiz kalacak.
Okay, but when you see all those people out of work tomorrow, that's on you.
Yarın o insanların işsiz kalmasının. vebali senin üzerinde.
Just got to figure out a way to make it all work.
Sadece işleri yoluna koymanın bir yolunu bulmam lazım.
Unfortunately, I won't be able to complete the work I set out to achieve.
Maalesef başarmak istediğim işi tamamlayamayacağım.
While you guys work on the goggles, I will go to CCPD as him and see if I can figure out what information they have on Zoom's previous sightings.
Siz gözlükler üzerinde çalışırken, onun kıIığında polis merkezine gidip
Everybody fall out. Back to work.
Herkes işinin başına!
We can work this out.
Bu işi halledebiliriz.
We can work this out! Come on!
Bu işi halledebiliriz.
Go back to class, work it out with Amy.
Sınıfa dön ve Amy'yle aranı düzelt.
outside 883
outer 19
outfit 21
outsiders 26
outrageous 90
outs 110
outlaw 21
out now 39
out of context 16
out of curiosity 82
outer 19
outfit 21
outsiders 26
outrageous 90
outs 110
outlaw 21
out now 39
out of context 16
out of curiosity 82
out of order 40
out of my mind 17
out of the blue 171
out of interest 20
out of sight 112
out of town 49
out of nowhere 149
outstanding 214
out loud 97
out of 299
out of my mind 17
out of the blue 171
out of interest 20
out of sight 112
out of town 49
out of nowhere 149
outstanding 214
out loud 97
out of 299