Work stuff translate Turkish
848 parallel translation
Yes. Just work stuff.
Sadece iş!
- Yeah? Here's some more stuff to work on.
Birkaç iş daha çıktı.
You can't drink that stuff when we've got work to do.
Yapacağımız bir iş varken o şeyi içemezsin.
You know what these private eyes work at, divorce stuff.
Özel dedektiflerin nelere baktığını bilirsin. Boşanma işleri.
I've seen this stuff work on hundreds of kids. For all kinds of things.
Bu ilacın yüzlerce çocukta çeşitli hastalıklarda işe yaradığını gördüm.
Now, it won't lift the stuff far, and we gotta work fast.
Şimdi, araba bunu fazla uzağa çekemez, elimizi çabuk tutmamız lazım.
- Do you think it will work? - Dynamite's tricky stuff.
- Bunun işe yarayacağını düşünüyor musun?
And show him some of your old work, not just the new stuff.
Ve ona eski resimlerini de göster, sadece yenileri değil.
There's far more passionate beauty and strength in his work... than there is in half the stuff you see in the museums today.
Bugünlerde müzede gördüğün tablolardan çok daha güzellik ve kuvvet var onun çizdikleri şeylerde.
Work isn't like this stuff.
Çalışmak böyle bir şey değil.
Put the stuff away, I've got work to do.
Kaldır şunları, yapacak işim var.
But how can one be sure the stuff will work?
Ama insan tüm bunların çalışacağını nereden bilebilir?
In the last two days, my assistants here have done wonderful work and we've unearthed a lot of valuable stuff.
Son iki günde yardımcılarım burada harika bir iş çıkardılar ve bir sürü değerli şeyi gün ışığına çıkardık.
We force the children to work, whilst our wives stuff a sandwich in our mouths
Çocuklarımızı da zorla çalıştırırız, karılarımız da hazırladıkları sandviçleri ağzımıza tıkıştırılar.
That stuff about the will, that's good police work.
Vasiyet araştırması, iyi bir polisiye işiydi.
My daddy had seen a lot of people who played guitar and stuff who didn't work.
Babam gitar çalanların çoğunun işsiz olduğunu görmüş.
All that stuff about grades is true. You gotta work like hell.
Eğitim hakkındaki her şey doğru... cehennemdeymiş gibi çalışacaksın... şaka değil.
- If this new filing system is to work you must keep that old stuff off my desk.
- Yeni dosyalama sisteminin işe yaraması için eski evrakları kaldırmalısın.
Take this stuff back to the office and work on those signs.
Şunları ofise götür ve tabelaları hazırlamaya başla.
meanwhile, I've set you up for some very easy work, studio stuff- - demos, commercials, so you can pick up a couple of bucks.
Bu arada sana, bazı ufak tefek işler de ayarladım stüdyo işleri... demo, reklam gibi biraz para kazanmış olursun.
And work on some stuff myself.
Ve üzerinde çalışmam gereken bazı şeyler var.
Yardwork, handy-Work, stuff like that?
Bahçıvanlık, tamir, bunun gibi şeyler?
- But how long would it take to work? - That stuff?
Ama ne kadar sürede etkisini gösterir?
Now, Berlin will be on full alert after all the stuff they've been dumping on London, so work fast.
Londra'da yaptıklarından sonra Almanlar teyakkuzda olacak.
LAURA : So while Jarrett and the others stuff themselves... the people who work their butts off in his fields starve?
Jarrett ve diğer domuzlar tıka basa yerken bu tarlalarda çalışan insanlar açlıktan ölecek mi?
This is the only stuff I could find that would work.
Bu iş için bulabildiğim tel malzeme bu.
I've heard about stuff like this. They can work things out for you -
Böyle şeyler duymuştum, senin için işleri yoluna sokabilirler.
You'll work this stuff out.
Bunun üstesinden gelirsiniz.
It's funny, you know, the kind of stuff that pops into your head when you're trying to work.
Komiktir, bilirsiniz, iş yapmaya çalışırken aklınızda beliriveren şeyler.
- Yes, wonderful stuff. - Let's see you work!
Evet, harika malzeme.
This stuff reminds my friend of equipment he used to work with.
Bunlar arkadaşımın ofisindeki malzemelere çok benziyor
This kind of stuff usually takes years to develop and work out the bugs.
Bu tür şeyleri geliştirmek ve sorunsuz çalıştırmak yıllar alır.
You'd work the desk, make beds, clean up. Stuff like that.
Resepsiyona bakarsınız, yatakları yapıp ortalığı toplarsınız.
We can talk about designs and stuff but when I work, I gotta work alone. Of course.
Hollywood, seninle tasarımlardan bahsedebiliriz ama çalışırken yalnız çalışmak zorundayım.
You even have to work with the tweezers... to get some of the small stuff in.
Bazı küçük parçaları şişenin içine yerleştirebilmek için cımbız kullanmanız gerekebilir.
- its hard to get me outta sweat pants y'know cause your usually running around tryin a get stuff done when your not at work y know the sneakers are on and the sweat pants are on
O yüzden her zaman spor ayakkabılarımı ve eşofmanlarımı giyerim. - Kirsten hâlâ giyinmemişsin. - Julie çok iddialı giyiniyor.
So I packed up his stuff and went to work.
Ben de eşyalarını topladım ve işe gittim.
Keep the show moving, give me stuff I can work with.
Bana iş yapabileceğim şeyler ver. Bugün beni anlayamıyor musun?
Way to make that homo stuff work for us.
Bu homo olayını lehimize çevirir.
And then on top of it, it's stuff at work.
- Üstüne üstlük, işteki dertler.
Are you sure this stuff will work?
Bu şeyin çalışacağına emin misin?
Somewhere there's a thingy... that tells you how to work this stuff.
Bu zamazingonun nasıl çalıştığını yazan birşeyler olduğunu söylemişlerdi.
- Hide the stuff I borrowed from work!
- Bart, çabuk işten ödünç aldığım eşyaları sakla!
- Okay, that stuff I stole from work.
- Tamam, onları çalmıştım.
There's stuff to work out with him.
Yani onu ortada bırakamam.
Like, I guess... I work with student press, so I know, like, reporters and stuff...
Yani bu iddiaları ortaya atan her zaman kazanır, böyle suçlamalara cevap vermenin bir yolu yok.
And that's basically the way the system of indoctrination works. Sure, the other stuff is there, but you're going to have to work to find it.
Amerika da bu olayları her aşamasında desteklemiş ; silahların yüzde 90'ını temin etmiştir.
This talk stuff doesn't work for us.
Bu konuşma işi bize göre değil.
Go unpack your stuff and let's get to work.
Eşyalarını yeniden aç ve çalışmaya başlayalım.
Now, why don't you just take this stuff and put it back on your desk... and get to work.
Şimdi, neden şu eşyalarını alıp masana geri koymuyorsun... ve çalışmaya başlamıyorsun.
She makes stuff not work.
Bütün olayı tıkıyor.
stuff 485
stuffed 27
stuffing 22
stuff happens 27
stuff like that 238
stuff it 26
stuff and nonsense 20
work in progress 22
work it 115
work your magic 26
stuffed 27
stuffing 22
stuff happens 27
stuff like that 238
stuff it 26
stuff and nonsense 20
work in progress 22
work it 115
work your magic 26
work for you 20
work here 19
work it out 99
work hard 130
work with me 70
work faster 33
work harder 35
work with me here 27
work is work 17
work together 45
work here 19
work it out 99
work hard 130
work with me 70
work faster 33
work harder 35
work with me here 27
work is work 17
work together 45