You as well translate Turkish

Perhaps you didn't know him quite as well as you thought.

Belki de yeteri kadar onu tanımıyordunuz.

You know the rules as well as anyone.

Kuralları en az herkes kadar biliyorsun.

Well, you're maintaining that you didn't shoot Miss Haleton, so why run away from the scene as if... you did?

Bayan Haleton'u vurmadığınızı iddia ediyorsunuz, o halde sanki suçluymuş gibi niye olay yerinden kaçtınız?

I'm not an expert on fortification, but I imagine you'll need gates as well as a wall?

Surlardan anlamam ama sura olduğu gibi kapıya da ihtiyacınız var sanırsam.

I'm also gonna ask you to check Mr. Stafford's math as well as others'on this floor from time to time.

Ayrıca, Bay Stafford'ın ve diğer mühendislerin... hesaplarını ara ara kontrol etmeni isteyeceğim.

But I know marrying you includes marrying your girls as well.

Şunu bil, sadece sana koca değil... kızlarına baba olmak istiyorum.

You might as well be an alien.

Hiç karışmayabilirsin de tabi.

As long as they are treated with respect, you will be as well.

Saygıyla kullanıldıkları sürece, siz de saygı göreceksiniz.

If not, you might as well get lost.

Etmeyeceksen toz ol.

It's just as well, you know.

Böylesi daha iyi.

Never had no wife, as you well know, John Alden.

Senin de bildiğin üzere hiç karım olmadı John Alden.

I am preternaturally healthy, as well you know.

Senin de bildiğin üzere olağandışı bir şekilde sağlıklıyım.

You may as well read the Bible for its history which, it goes without saying, is a fool's errand fit only for idiot children.

İncil'i tarih bilgisi için okumak gibi bir şey bu. Tabii şunu söylemeden edemeyeceğim ki sadece ahmak çocuklara uygun zırvalıktan ibaret bir şeydir o da.

- Perhaps it will serve you, as well.

Belki sizin de işinizi görür.

If that's your most reliable source of information, then you might as well go.

En güvenilir bilgi kaynağın buysa gidebilirsin.

And then, you take that as well.

Sonra onu da alacaksın.

As some of you may well know, I've been deeply embroiled in a secret, one-sided battle with an invisible enemy.

Bazılıarınızın iyi bildiği gibi,... bir sırra bulaşmıştım, görünmez bir düşmanla tek taraflı bir kavgaya.

And you, Marcel Gerard, do you seek to betray me for power, as well?

Ve sen Marcel Gerard sen de bana güç için ihanet edecek misin?

Besides, if you're gonna learn, you may as well learn from the best.

Ayrıca öğrenmek istiyorsan en iyisinden öğrenmelisin.

I know that you're angry at Cami, Klaus, but you know as well as I do that she's not in her right mind.

Cami'ye kızgın olduğunu biliyorum, Klaus, ama kendimden biliyorum, Cami şu an kendinde değil.

You know as well as I do that a campaign is won or lost in the last three weeks, so...

Sen de benim kadar iyi biliyorsun ki kampanyanin kazanani ya da kaybedeni son üç haftada belli olur, bu yüzden...

That doesn't even matter, but if I know you can bet that your opponent's camp knows as well.

Bunun önemi yok fakat ben biliyorsam rakibinin tarafının da bildiğine bahse girebilirsin. Ne biliyorlar?

Well, it's funny because that may not be as big a lie as you think.

Aslında bu komik çünkü tam olarak yalan olmayabilir.

Well, I don't care what it was as long as it made you happy.

Seni mutlu ettiği sürece bilmem önemli değil.

And you showed me, as well, when you took up the sword to save my life.

Ve hayatımı kurtarmak için kılıcı eline aldığında sen de gösterdin.

He does not take kindly to being stood up, and he has a little something to say about you stalking his wife, as well.

Kendisi ekilmeyi pek sevmez, eşini takip etmenize de iki çift lafı olacaktır bence.

Heh heh. I thought you just lost your magic, but your charm seems to be waning, as well.

Sadece büyünü kaybettiğini sanıyordum ama cazibeni de yitirmeye başlamışsın.

The Green Arrow is on his way, as well as Black Canary and Spartan. You're welcome.

Rica ederim.

A proper election will be held in August, but given that you got 48 % of the vote before as a write-in candidate, well, I think that's just a formality.

Asıl seçim ağustosta yapılacak, fakat daha önce oyların % 48'ini aldığınızı düşünürsek, formalite bir seçim olacak gibi.

Well, not everybody can be as fascinating as you, Brian.

Eh, herkes senin gibi büyüleyici olamaz Brian.

Well, you strike me as someone who's never going to get married, that's for sure.

Bende asla evlenmeyecek biri izlenimi uyandırdın. Buna hiç kuşku yok.

You know, I say, if you don't like it, you may as well Levi's.

Ben de diyorum ki hoşnut değilseniz, gidip Levi's alın da gelin.

Well, how about... I'll stop what I'm doing soon as you stop what you're doing?

Ben bunu bırakayım, sen de ne yapıyorsan onu.

I mean... if you're done, then can I talk to the clouds as well?

Yani, seninki bittiyse ben de bulutlarla konuşabilir miyim?

But don't mind, you're a bit older as well.

Alınmak yok ama, yaşın biraz büyük gibi.

He'll get you a passport as well.

Pasaportlarınızı da o ayarlayacak.

And if the police are aware of his absence, then you can be certain the criminal class is as well.

Polis, onun yokluğunun farkındaysa emin olun suçlular da farkındadır.

Nor am I a Time Master, so you might as well just let us go.

Ben de Zaman Efendisi değilim. Bizi bırakabilirsiniz yani.

As well as anyone else you might love.

Sevdikleriniz de öyle.

Well, maybe you just have an overly-sensitive palate.

Iyi, belki sadece aşırı duyarlı damak var.

But as you know very well, my love, such matters cannot be set aside forever.

Senin de bildiğin gibi, aşkım, bunlar sonsuza kadar bir kenara bırakılamaz.

So long as you have that knife out, you may as well give me a hand.

Madem o bıçağı çıkardın bana yardım edebilirsin.

About as well as you'd expect, you know, only with music.

Ne kadar iyi geçmesi beklenirse o kadar iyi geçti. Sadece işin içinde müzik de vardı.

You're a healer now as well?

Şimdi hekim de mi oldun?

I know who you are, as well.

Ben de senin kim olduğunu iyi biliyorum.

Don't tell me you got to check in, as well.

Yerini bildireceğini de söyleme bari.

It's your family, as well, you know?

Bu firma senin ailenin de firması, biliyorsun değil mi?

Oh, now you're gonna have a go at me, as well, are you?

- Bir de sen üstüme gel, tamam mı?

Well, this may come as a surprise, but I actually do listen to some of the things you tell me.

Şaşıracaksın ama aslında bana söylediklerinden birkaçını dinliyorum.

I figured that you were probably a conservative as well.

Sizin de muhafazakâr olduğunuzu düşündüm.

And when you have found God, perhaps you will see me as well.

Ve Tanrı'yı bulduğunuzda o zaman belki beni de görürsünüz.