You asked me to translate Turkish
6,044 parallel translation
But if you asked me to give up what I believe, I don't think I could marry you.
Ama benden inandığım şeyden vazgeçmemi istersen, seninle evlenemem.
A year ago, you asked me to fight for you.
Bir yıl önce, senin için savaşmamı istemiştin.
Uh, you asked me to endorse you.
Benden sizi desteklememi istediniz.
A year ago, you asked me to fight for you, and I was too stupid to listen.
Bir yıl önce, benden senin için savaşmamı istemiştin. ... ve ben dinlemeyecek kadar aptaldım.
Okay, you asked me to look...
Pekâlâ, benden bakmamı istediğin...
Okay, I know I didn't do it exactly the way you asked me to...
- Tamam bak tam olarak benden istediğin şekilde çalışmadığımı biliyorum.
For the same reason you asked me to forgive Re-Mose!
Aynı gerekçeyi öne sürerek Re-Mose'u bağışlamamı istedin.
If you asked me to come here for some messed-up puppet show... 495 pounds.
Eğer beni buraya saçma bir kukla gösterisi için çağırdıysan... 225 kilo.
I have told them what you asked me to, no more.
Onlara söylememi istediğin şeyi söyledim, artık yok.
You asked me to come here, so why do I get the feeling that I'm interrupting?
Beni buraya çağırdın öyleyse neden seni bölüyor gibi hissediyorum?
You asked me to be a part of her life, to help her learn...
Benden onun hayatının bir parçası olmamı öğrenmesine yardım etmemi istedin.
So you asked me to come for an interview.
Benden iş görüşmesine gelmemi istedin.
To make security guard, you gotta lose weight. Now, you asked me to help you, but if you don't apply yourself...
Koruma görevlisi olacaksan kilo vermelisin ki... benden yardım istedin ama kendine hiç yardımcı olmuyorsun...
When you asked me to marry you, I cried for one week.
Bana evlenme teklif ettiğinde 1 hafta ağladım.
You asked me to speak my mind, so here it is.
Düşündüğümü söylememi istemiştin. İşte düşündüklerim.
Look, I did what you asked me to do.
İstediğin şeyi yaptım.
'Cause you asked me to get her the phone?
Çünkü ona telefon almamızı sen söyledin.
You asked me to get one with a battery for a backup.
Benden yedek pil almami istemistin.
You asked me to tell you when I was ready to go back and I'm ready.
Bana istediğin zaman geri dönebiliriz demiştin. Artık geri dönmeye hazırım.
What did you think would happen when you asked me to get information?
Benden bilgi almamı istedin, ya ne olacaktı?
But I asked you for the truth, and you certainly gave it to me.
Ama senden gerçekleri söylemeni istedim, sende söyledin.
I asked her if it was okay for you to fly because she's asking me what we're doing, and I'm trying not to tell her because you don't want me to tell her.
Ona uçsa olur mu diye sordum çünkü ne yaptığımızı sordu ve ben de ona söylememeye çalıştım çünkü sen söylemememi istedin.
They asked me to give it to you... please!
Sana vermememi istediler... lütfen!
Georgi Sergeyevitch asked me to give it back to you.
Georgi Sergeyevitch sana geri vermemi istedi.
After I asked you to trust me?
Senden bana güvenmeni istedikten sonra mı?
I never asked you to prove anything to me.
Ben senden asla bir şeyi kanıtlamanı istemedim.
If you thought there was even a chance you'd see Damon again, you would have never asked me to compel away your memories of loving him.
Eğer Damon'u yeniden görmek için en ufak bir şansın olduğunu bile bilseydin onu sevdiğine dair anılarını silmem için seni etkilememi asla istemezdin.
I thought it might be nice if you asked Emily to bunk with me.
Düşündüm ki, Emily'den benim yanımda kalmasını istesen hoş olurdu.
Now, some of you have asked me about an illness that has affected a few people in our community. So, I've invited Dr. Maggie Langston to speak with us today about that briefly. Maggie?
Bu yüzden bende Dr. Maggie Langston'ı bizi bilgilendirmesi için davet ettim...
Judah's wife asked me to give you this.
Yehuda'nın karısı sana bunu vermemi sitedi.
So you want to tell me why you really asked me to come here?
Yani, neden benimle buraya gelmek istedigini soylemiyorsun?
No, you asked me here to discuss Kitty.
Hayir, buraya Kitty hakkinda konusmak icin cagirdin.
Y-You asked my advice on-on social matters, and you even invited me to a party.
Sosyal olaylarla ilgili tavsiyemi istedin, ve beni bir partiye bile davet ettin.
I know I'm rarely invited to these working breakfasts, but the nobles have asked me to present this to you.
Kahvaltınıza davetli değildim biliyorum ama, asiller bunu size vermemi istediler.
He asked me to ask you if you are single.
Bana biriyle beraber olup olmadığını sordu.
You called me a half an hour ago, asked me if I wanted to grab dinner with you.
Yarım saat önce aradın ve akşam yemeği isteyip istemediğimi sordun.
Do you remember how I asked you to trust me no matter what?
Senden, ne olursa olsun bana güvenmeni istediğimi hatırlıyor musun?
You gave me answers to questions that I haven't even asked and even your voice is shaky, which isn't like you at all.
Daha sormadığım sorulara cevap verdiniz. Ve sesiniz hiç olmadığı kadar titriyor.
President Jo Hee Moon asked you to raise me.
Başkan Jo Hee Moon senden beni yetiştirmeni istedi.
Then I asked you... well, I convinced you to walk with me that day.
Sonra sana sordum... yani, o gün benimle yürümeye seni ikna ettim.
They asked me... to denounce you.
Benden, seni ihbar etmemi istediler.
I asked you to write me that motion, Bill,
Sana dilekçeyi yaz dedim Bill.
Well, he just asked me to step down, and you didn't say no, which in my language means you're firing me.
Pekala, o senden benim bırakmamı istedi ve siz hayır demediniz benim dilimde bu beni kovuyorsunuz demek.
He asked me to be a character reference for you.
Senin için kişilik referansı olmamı istedi.
One day, for God's sakes, that's all I asked for, was one day, all you had to do was hang in for another 12 hours and then we'd be done, but, no, you have to ruin this day for me too.
Bir gün, Tanrı aşkına, senden tek istediğim bir gündü. Bütün yapman gereken 12 saat daha dişini sıkıp şu işi hâlledecektik ama yok, günümü mahvettin.
You don't mind? Gerry, I don't-a beautiful woman, right in there, asked me to go home with her tonight.
- Gerry, biraz önce içerideki kadın beni evine götürmek istedi.
They asked me to drive you today. Are you all set back there?
bugün benim şöförlük yapacağım söylendi sen hep arkada mı oturursun?
Who asked you to defend me at the police station?
Kim sana beni karakolda savun dedi?
Why are you here? My mother asked me to make sure you come to supper.
- Annem, akşam yemeğine geldiğinizden emin olmak istedi.
You asked me here to give me some information, so give me the fucking information.
Bilgi vermek için buraya çağırdın. O zaman ver şu siktiğimin bilgisini.
So, you asked to see me.
Beni görmek istemişsin.
you asked for it 145
you asked me 62
you asked for me 32
you asked 123
you asked for my help 19
you asked me a question 21
you asked to see me 72
me too 5976
you are 6060
you all right 5423
you asked me 62
you asked for me 32
you asked 123
you asked for my help 19
you asked me a question 21
you asked to see me 72
me too 5976
you are 6060
you all right 5423
you are so sweet 63
you are amazing 104
you are my friend 67
you are beautiful 191
you are an angel 28
you are mine 68
you are so beautiful 123
you are welcome 177
you are the best 102
you are dead to me 22
you are amazing 104
you are my friend 67
you are beautiful 191
you are an angel 28
you are mine 68
you are so beautiful 123
you are welcome 177
you are the best 102
you are dead to me 22
you aren't 92
you are good 169
you are right 482
you are free 73
you are crazy 148
you are not alone 88
you are wrong 155
you are under arrest 166
you are lying 79
you are sick 71
you are good 169
you are right 482
you are free 73
you are crazy 148
you are not alone 88
you are wrong 155
you are under arrest 166
you are lying 79
you are sick 71