You came for me translate Turkish
917 parallel translation
You came for me.
Benim için geldin...
You came for me?
Bana mı geldin?
You came for me despite what happened yesterday
Benim için büyük tehlikeye atıldınız
You don't even know anyone and yet you still came for me?
Sadece benim yüzümden mi geldin?
You can tell the general for me... that if it came to a choice between him and this lady...
Benim adıma generale şunu söyleyebilirsin : Onunla bu hanımefendi arasında bir seçim yapmam gerekirse alayı hiç düşünmeden bırakırım.
You came to life for me.
Benim için hayata döndün.
Well, you see, as I said, he'd been working for us for some time, when one day he came to me and said,
Söylediğim gibi... bir süredir bizimle çalışıyordu, sonra bir gün yanıma geldi ve...
I only came for the free beer and no matter how much you want to impress me...
Yolculuğun sırasında Greta Garbo'yu görebilirsin demiştin. Nerede o? - Zor biridir.
I flattered myself that you came way out here to take me for a drive.
- Güzel. Ben de beni gezdirmeye geldiğini zannetmiştim.
You sort of came out of that storm like one of Mother Carey's chickens... only, you were good luck for me.
- Hayır. O fırtınadan, yavrularıyla ilgilenen bir anne gibi çıktın. Sadece bana iyi şans getirdin.
I thought maybe you wouldn't mind if maybe Francie and Neeley came down to work for me afternoons, like, after school and Saturdays.
Düşündüm de, belki Francie ve Neeley okuldan sonra öğleden sonraları ve Cumartesileri gelip yanımda çalışabilirler.
You shoulda seen his face when they came for me.
Benim için geldiklerinde yüzünü görecektiniz.
I called out from within me for so long that you fiinally came.
Hep içimden haykırdım ve sen sonunda geldin.
! I came home just to see you, you bring me here, and now, you feel sorry for me!
Sırf seni görmek için eve geldim ve sen de beni buraya getirdin şimdi de üzgünsün!
That night in front of the nurses'quarters and then again at the pier I forgot for the moment why we split up but you reminded me, and the trouble came charging back.
O gece, hemşireler evinin önünde, sonra yine iskelede bir an için neden ayrıldığımızı unutmuştum ama hatırlattın, meselenin ne olduğunu bir anda anladım.
You see, he came for me.
Benim için gelmiş.
That's why you came down looking for me.
Beni aramaya çıkmanın sebebi buymuş demek.
After all, it was you that came to me for help, isn't that so?
Ne de olsa, benden yardım isteyen sendin, öyle değil mi?
A bullet came towards us meant for me or meant for you?
Bir kurşun üzerimize doğru geldi. Beni mi hedef aldı yoksa seni mi?
The way I treated you when you came in to ask me for a job was unforgivable.
Bana iş sormak için içeri girdiğinde benim sana karşı tutumum bağışlanamaz.
That is why I came to ask you to forgive me for what I have been feeling.
İşte bu yüzden buraya sizden özür dilemeye geldim. Hakkınızda kötü düşündüğüm için.
When Hal and I first came here, you could have had me for the asking.
Hal ile buraya ilk geldiğimizde istesen bana sahip olabilirdin.
You fell for me and came begging to me.
Ayaklarıma kapanıp bana yalvaran sendin!
Is that what you came out here for, just to chaperone Glenn and me?
Glenn'e ve bana göz kulak olduğun için mi böylesin?
When you came to fetch me for him I was glad.
Onun yerine beni almaya geldiğinde çok sevindim.
Whenever you came to me I had it for you.
Sen ne zaman istesen ben verdim ama.
When I was on the stage, you had to depend on me for everything even the food you ate came from me.
Sahnede olduğum zamanlar her şey için bana bağımlı olmak zorundaydın. Yediğin yemek bile benim sayemdeydi.
Tell me what you came for.
Yalan söyleme yine.
I came back for you, Nevenka, and to take my vengeance upon those who hate me.
Senin için geri geldim, Nevenka, ve benden nefret edenlerden intikam almak için.
Well, if it's not going to get me what I came to look for, I don't gain anything by fighting you here either.
Pekâlâ, eğer ihtiyacım olan şeyi alamayacaksam seninle burada dövüşmek bana da fayda sağlamaz.
You came to me for advice. I'll give you some.
Madem yardım almak için geldin, sana yardım edeceğim.
And when I came to see you and said : Commander, wouldn't there be a job for me on that Babylon tower of yours now called "a monument", what did you tell me?
Peki ya sana gelip, komutanım, şimdi anıt denen şu Babil Kuleniz'de bana da bir iş var mı dediğimde, bana ne cevap verdin?
You came back to me while I did not hope for you anymore.
Hiç ummadığım bir zamanda bana geri döndün.
You know where I came from, and what's waiting for me.
Nereden geldiğimi ve beni nelerin beklediğini biliyorsun.
You kept me up all night waiting for the Great Pumpkin and all that came was a beagle!
Bütün gece beni burada Büyük Balkabağı için beklettin ve tek gelen bir av köpeğiydi.
You told me a young man came to ask for
Buldun bile! Bir gencin, onunla evlenmek istediğini söylemiştin.
I came for you to judge me.
Hakkındaki hüküm kararını teslim almaya geldim.
I came because you sent a palanquin for me.
Bana bir tahtırevan gönderdiğin için geldim.
You expected me for 14 : 00, but I came earlier today.
Beni 14 : 00'te bekliyordunuz ama erken geldim.
Would you go over for me once again... I know you did it... exactly what happened when you came home tonight?
Bir kez daha üzerinden geçer misiniz... biliyorum, yaptınız ama... bu gece eve geldiğinizde tam olarak ne oldu?
Tell me what the hell you came here for, and move away from that stove.
Buraya neden geldiğini söyle ve o ocaktan uzak dur.
Do you remember when you came with riksdalerne in one hand and your dick in the other - and asked me to lie on my back for you? Then you behaved.
Bir elinde para, diğerinde aletin bana gelip altına yatmamı istediğin günü hatırlamıyor musun?
You've been feeling sorry for me ever since you came in here this morning.
Bu sabah geldiğinden beri bana acıyorsun.
It's not for me to tell you, but it'd be better if you came back with us.
Size emretmek istemem, ama siz de gelseniz iyi olur. İki silahımız fazla olur.
Well, suppose I were to agree... to rent an apartment from you... an old apartment which you hadn't visited in a while... and the time came for me to move in... and we discovered the apartment house had burned down.
Şey... örneğin bir ev kiralamak için... sizinle anlaştık... Sizin de bir süredir görmediğiniz eski bir ev... ve taşınma zamanı geldiğinde... ikimiz de öğrendik ki bina yıkılmış.
You know, that morning when mother came for me after all those years...
Onca yıl sonra, annemin beni almaya geldiği o sabah... 13 yıl.
If you had even just a little consideration for me, you should have check yourself before you came out.
Bana biraz bile saygın olsaydı evden çıkmadan önce bir kez olsun aynaya bakardın.
I only came on this journey to look after you, and you won't let me or anyone else cook for you.
Sana iyi bakabilmek için bu geziye katılmıştım ama benim ya da bir başkasının sana yemek pişirmesine izin vermedin.
You could have told me. Some people came looking for you.
Birkaç adam seni aramaya geldi.
Listen. You and me came to the same house to live there for a while.
İkimiz de bir süreliğine bulunmak üzere buraya geldik.
Now tell me, if you will, how you came to work for this agency.
Cevap verin lütfen. Bu merkezde çalışmaya nasıl başladınız?
you came 519
you came back 217
you came to me 83
you came to the right place 39
you came just in time 17
you came here 28
you came home 23
you came in 17
you came to see me 27
you came back for me 52
you came back 217
you came to me 83
you came to the right place 39
you came just in time 17
you came here 28
you came home 23
you came in 17
you came to see me 27
you came back for me 52
for me 3075
for men 33
for me too 49
you can do it 1412
you can 2818
you can't beat me 46
you can't 4106
you can't be serious 595
you can't miss it 64
you can't kill me 112
for men 33
for me too 49
you can do it 1412
you can 2818
you can't beat me 46
you can't 4106
you can't be serious 595
you can't miss it 64
you can't kill me 112
you can talk to me 162
you can't fool me 70
you can't go wrong 20
you can't beat that 16
you can't make me 84
you can't help me 85
you can't understand 78
you can't do it 187
you can trust me 449
you can't stop me 130
you can't fool me 70
you can't go wrong 20
you can't beat that 16
you can't make me 84
you can't help me 85
you can't understand 78
you can't do it 187
you can trust me 449
you can't stop me 130