English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ Y ] / You miss it

You miss it translate Turkish

3,090 parallel translation
Now, you miss it... You resign from the race.
Kaçırırsan yarıştan çekilirsin.
Unless you miss it.
Seni özleyeceğim.
Do you miss it?
Özlüyor musun?
You miss it?
- Özledin mi bunları?
Okay, look, you know how, when you record something, you always end up on somebody's back or - - or you swish over to catch something funny and - - and you miss it?
Nasıl bir şeyi kaydettiğinde birinin sırtı araya girer ya da komik bir şey yakalamak için atlar zıplarsın ve olayı kaçırırsın ya?
You miss it?
Orayı özlüyor musun?
No one will care if you miss it.
Gitmezsen kimse seni suçlamaz.
I never know which is worse, the sorrow when you hit the bird or the shame when you miss it.
Hangisi daha kötü bilemiyorum. Kuşu vurduğunda hissettiğin acı mı yoksa ıskaladığında hissettiğin utanç mı?
You mustn't miss it.
Kaçırmamalısın!
And miss the chance to watch you phone it in in person?
Ve sen de şansı kaçırmamak için telefondan izlersin?
Please don't miss it its really important for me you're all my group.
Lütfen kaçırma... çok önemli... gelmeniz
Miss, it's late and you're alone here.
Bayan, geç oldu ve siz burada yalnızsınız.
It's not that I don't like you Miss... But someone else already has my heart.
Sizden hoşlanmıyor değilim bayan ancak başka biri kalbimi çoktan çaldı bile.
This is it... have my ticket for the 12th I miss you so much.
Demek istediğim Ayın 12'sine biletimi aldım.
How much you want to bet we're gonna miss it?
- Uçağı kaçıracağımıza iddiaya var mısın?
You ever miss it?
Hiç özlüyor musunuz?
- You can't miss it.
- Görürsünüz zaten.
- l miss you, it's too hard.
Seni özledim, çok zor.
I don't think you'll miss it.
Tamam, seni özlemeyeceğim. Hayır, hayır hayır!
I want you to tell me that you miss me... and you mean it. But not right now. I want- -
Beni özlediğinizi söyleyin ciddi olun Ama şimdi değil
It's just - - it's, you know, just kind of hard to miss that.
Demek istediğim,... bunu sindirmek zor olacak.
Before you know it, she'll be thumping around in her wedding dress like Miss Havisham.
Bir de bakmışsın, gelinliğiyle ortalıklarda görünmeye başlamış, - deli kadınlar gibi.
OK, why don't you just read Miss Fairfax, that's all I need, just read it, OK? Stand by.
Miss Fairfax demen bile yeter, o bile yeter, tamam mı?
This isn't a pressure call. It's just, well, we miss you.
Baskı yapmak için aramadık, sadece seni özlüyoruz.
The world may not miss a smut peddler like that, but it still won't get you off with the cops.
Dünya böyle pislik bir herifi özlemeyebilir ama bu seni polislerden de kurtarmaz.
You don't want to miss it. Thank you so much.
Kaçırmak istemezsiniz.
Thank you Miss Naaz, it's been a great year.
Teşekkür ederim Bayan Naaz, mükemmel bir yıl oldu.
Look, I don't know what Tanya told you or Lenore told you... or Miss It's-Always-My-Birthday told you... so I'm gonna tell you :
Bak, Tanya'nın ya da Lenore'un ya da Bayan Her-gün-benim-doğumgünüm'ün sana ne söylediğini bilmediğimden sana bir de ben söyleyeyim.
And it would have worked, too, if I hadn't been stopped by you, miss meddling sassy pants!
Ve çok daha fazla çalışsaydı, Eğer sizin tarafınızdan durdurulmamış olsaydım, Herşeye karışan bayan şımarık pantolon!
I didn't want you to miss it.
Bunu kaçırmanı istemedim.
Face it, miss scanlon, you're a failure.
Kabul edin, miss scanlon, beceriksizsiniz.
It's right on your route, you can't miss it, so stop by and i'll show you around
Su kıyısında, hemen görürsün. Uğra da sana etrafı gezdireyim.
And as much as I love what we had, and miss it... ♪ Hold onto your special friend ♪... I can tell that it's time for you to share your story with someone else.
İlişkimizi ne kadar çok sevsem, özlesem de belli ki hikayeni başkasıyla paylaşma zamanın gelmiş.
I encourage bad behavior. At school I can pull it together, but in my own life... you know, the way I miss Jenna, it's just... I'm really not any good to anybody right now.
Okulda düzelebiliyorum ama kendi hayatımda, özellikle de Jenna'yı özlerken kimseye yararım olmaz benim.
Miss Stone, correct me if any of this is wrong, but you and I both know it's not.
Bayan Stone, yanlışsam düzeltin ama ikimiz de biliyoruz ki bu doğru.
And you're invading it. I know you miss your friend.
Arkadaşını özlediğini biliyorum.
Ahh. It truly is the little things you miss most.
En çok özlenenler şu küçük şeyler oluyor gerçekten.
So why do you think miss Thompson did it?
Peki Bayan Thompson'ın neden bunu yaptığını düşünüyorsunuz?
You can't take your eyes off it, because then you might miss something.
- Ne? Gözünü ayıramazsın, çünkü bir şey kaçırabilirsin diyorum.
And how do I know that someday you won't miss it and take that fancy new road of yours right back out of town?
Bir gün gelip de tekrar ayrılmayacağını nereden bileceğim? Kasabanın dışına çıkan yeni yolu kullanmayacağını?
You must miss it a lot, huh?
- Çok özlüyorsun, değil mi?
You know, I miss it sometimes, but you don't get nights like this in New York.
Sen? Bazen özlüyorum ama New York'ta böyle geceler bulamazsın.
You don't want to miss it.
Kaçırmak istemezsin.
Miss Mills, we told you to take it easy, remember?
Bayan Mills, size bu işi kolay tutmanızı istedik, hatırladınız mı?
Miss Lee, you have a beautiful baby face, so it will be easy for you to find another job, or just get married.
Bayan Lee, siz çok güzel bir yüze sahipsiniz. bu yüzden iş bulmanız kolay olacak, ya da evlenebilmeniz.
Everything about home you miss, till you can't bear it, till you almost burst.
Evinde özlediğin her şey, buna katlanamayana kadar, patlayana kadar hisset.
Ladies and gentlemen, if you can believe it, from the Elizabeth Taylor auction, ladies and gentlemen, it's Miss Taylor's diamond and emerald necklace and pendant.
Bayanlar ve Baylar, inanmayacaksınız ama, Elizabeth Taylor açık arttırmasından Bayanlar ve Baylar, Bayan Taylor'un zümrüt kolye ve iğnesi.
I know how much it means to you to see the car show, but I promise you won't miss that much.
Otomobil fuarının senin için ne kadar önemli olduğunun farkındayım, söz veriyorum fazla vatkini almayacağım.
Trust me, you'll miss it when it's gone.
Güven bana, onu kaybettiğinde özleyeceksin.
I don't want you to hold it against Mrs Hughes or Miss O'Brien.
Suçu Bayan Hughes ve Bayan O'Brien'a yüklemeni istemiyorum.
You sound like my daughter. I miss my wife, but it's not driving my decision making.
Karımı özledim ama bu verdiğim kararları etkilemiyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]