You missed your chance translate Turkish
59 parallel translation
You missed your chance, cause you shot him yesterday.
Tanıma fırsatını zaten kaçırdınız, çünkü dün onu vurdunuz.
You missed your chance.
Şansını kaybettin.
Well, unfortunately, Kelly... you missed your chance to find that out.
Şey, maalesef, Kelly bunu öğrenme şansını kaybettin.
You missed your chance.
Fırsatı kaçırdın.
I have been sitting for 25 years, you missed your chance.
25 yıldır oturuyordum, şansını yitirdin.
You missed your chance this time.
Şansını kaybettin.
- Well, you missed your chance.
- O halde, şansını kaybettin.
You missed your chance.
Sen şansını kaçırdın.
Hey, Hernandez, look like you missed your chance to kill Alvarez, huh?
Hernandez görünüşe göre Alvarez'i öldürme şansını elinden kaçırdın ha?
You missed your chance, old son.
Sen şansını kaçırdın, evlat.
- You missed your chance!
- Şansını kaybettin!
- You missed your chance.
- Sen arar aramaz çıktım.
- No, you missed your chance at that.
- Hayır, sen bu konuda şansını kaybettin.
So you missed your chance to bring the families together.
Böylece aileleri bir araya getirme şansını kaçırdın.
~ You missed your chance.
- Sen şansını kaçırdın.
You missed your chance.
Şansınızı kaybettiniz.
If this is another story about how you missed your chance with Adrienne Barbeau, I'm moving out.
Adrienne Barbeau'yla çıkma fırsatını nasıl teptiğini anlatacaksan, ben almayayım.
You missed your chance for a ride.
Gezme şansını kaçırdın.
I talked to the girls about it and you missed your chance.
Kızlarla konuştum. Sen hakkını kaçırdın.
You missed your chance.
Şansını kaçırdın.
Governor Li, you missed your chance to tell him.
Vali Li, söylemek için fırsatı kaçırdınız.
You missed your chance to do the right thing.
Doğruyu yapma şansını kaçırdınız.
You missed your chance, Marco.
- Şansını yitirdin Marco!
I'm sorry, but you missed your chance.
Üzgünüm ama şansını kaçırdın.
Yeah, well, you missed your chance.
Anladım, şansınızı kaybettiniz.
Unh-unh. You missed your chance, Linden.
Şansını kaçırdın, Linden.
Yeah, well I don't think my parents are going out of town again any time soon, so I'm afraid you missed your chance for privacy, mister.
Annemlerin yakın bir zamanda yine şehir dışına çıkacaklarını sanmıyorum o yüzden korkarım mahremiyet şansınızı kaybettiniz, bayım.
You missed your chance.
- Şansını yitirdin.
Somebody hears, you missed your chance.
- Birisi duyarsa şansını kaybedersin.
Sorry you missed your chance with Jenny Gildenhorn.
Jenny Gildenhorn fırsatını kaçırdığın için çok üzgünüm.
All that moping about and you missed your chance.
Sen öyle efsunlu efsunlu dolanırken atı alan Üsküdar'ı geçti.
You missed your chance, darling!
Şansını kaybettin güzelim.
Your honor- - you missed your chance, Mr. Oaks.
- Sayın yargıç... - Şansınızı kaybettiniz Bay Oaks.
Like you missed your chance at the ring.
Ringde fırsatı kaçırmış gibisin.
Well, you missed your chance. She's already a novelist.
Şansını kaybettin, şimdiden bir romancı oldu.
Yeah, but you missed your chance on that one, huh?
- O şansı kaçırdın ama.
You missed your only chance to take her away.
Onu götürmek için tek şansını da kaçırdın.
You had your chance and you missed it.
Eline bir fırsat geçmişti, ama kullanamadın.
You missed your big chance!
Büyük bir şans kaçırdın!
I've already missed my chance, but your entire life is ahead of you.
Benim için artık çok geç, ama senin önünde koca bir hayat var.
And sorry to flaunt it... but you had your chance to get on the money train, and you missed it.
Ama para trenine binme sansını kacırdın.
One day, the novelty will wear off, and you'll realize you missed your one chance at true happiness.
Bir gün, lezbiyenlik senin için heyecanını kaybedecek, ve tek gerçek mutluluk şansını kaçırdığını anlayacaksın.
Two weeks ago you did tell me that you wondered if you had missed your chance with Steve and you wanted to go back to that moment when you could've had him.
İki hafta önce bana Steve ile birlikte olma şansını kaçırdığın o ana dönebilsen dönmek isteyeceğini ve onu bırakmayacağını düşündüğünü söylemiştin.
You didn't express your righteous anger, and it worries me that you missed a chance to grow as a person.
Ya merdivenlerde bayılsaydı ne olurdu? Hapishanedeki hücresinde merdiven olmadığına sizi temin ederim. Eşiniz ev hapsini yeterince hor gördü.
I think you already missed your chance to rescue Ziva.
Ziva'yı kurtarma şansını kullanmadığınızı düşünüyorum.
No, you had your chance and you missed out.
Sen, yakaladığın şansı, çok önce kaçırdın.
Any chance she, uh, might have, uh, missed your arm and clocked you in the face?
Kolunu ıskalayıp suratına yumruk atmış olma ihtimali var mı?
I temped on your desk years back, and I thought about telling you, but then you got fired for the masturbation video, and I missed my chance.
Geçmiş yıllarda sekreterliğini yaptım ve sana açılmayı düşündüm ama sonra mastürbasyon videosu yüzünden kovuldun ve ben de şansımı kaybettim.
As it is, you've missed your chance.
Şu anda, o şansınızı kaçırdınız.
Perhaps it was a bit crazy this morning, maybe the doctors at County even missed it, but the trajectory of the bullet that hit you, the burn marks on your flesh... basically there's no chance that you were hit by a bullet from any gun but your own.
Belki bu sabah saçma gelmiştir hatta hastanedeki doktorlar görmemiş bile olabilir ama seni vuran merminin gidişatına ve cildindeki yanıklara göre konuşursak kendi silahın dışındaki bir silahla vurulmuş olman imkansız.
Is there any chance you missed your tail?
İzini kaybetmiş olma olasılığın var mı?
you missed me 68
you missed a spot 62
you missed 110
you missed it 100
you missed one 35
you missed all the fun 17
you mean 3569
you motherfucker 331
you mean everything to me 17
you make me happy 42
you missed a spot 62
you missed 110
you missed it 100
you missed one 35
you missed all the fun 17
you mean 3569
you motherfucker 331
you mean everything to me 17
you make me happy 42
you mean it 157
you mean right now 22
you mean me 104
you meant 25
you mean you don't know 16
you made it 730
you miss me 101
you meant it 23
you must be tired 132
you mess with me 18
you mean right now 22
you mean me 104
you meant 25
you mean you don't know 16
you made it 730
you miss me 101
you meant it 23
you must be tired 132
you mess with me 18