English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ Y ] / You shouldn't be alone

You shouldn't be alone translate Turkish

149 parallel translation
Wait, Annie. You shouldn't be walking out here alone.
Burada yalnız başına dolaşmamalısın.
Miss Ruth, you shouldn't be riding out here alone like this away from the train.
Bayan Ruth, konvoydan ayrılıp bu şekilde yanlız başınıza dolaşmamalısınız.
You shouldn't be alone any more than I should.
Şu anda benden yalnız olmazsınız.
- What's more, you shouldn't be alone.
- Dahası, tek başına kalmamalısın diye düşünüyorum.
Well, what I wanted to say was... you shouldn't be alone in the street so late at night.
Şey, söylemek istediğim şeye gelirsek geceleri bir başına sokaklarda gezmemelisin.
You told me last week when you went on this trip I shouldn't let Miss Sylvia be alone any more than I could help.
Geçen hafta bana, seyahatteyken Bayan Sylvia'yı olabildiğince yalnız bırakmamamı söylemiştiniz.
There are times when you shouldn't be alone.
Yalnız kalmaman gereken zamanlar var.
You shouldn't be out alone.
Dışarıda yalnız dolaşmamalısın.
You seen my mama? You shouldn't be out here alone, sporting a big diamond like that.
Annemi gördünüz mü?
Pretty girl like you shouldn't be left alone.
Güzel bir kız, yalnız kalmamalı.
You really shouldn't be alone, you know?
Bakın, kesinlikle yalnız kalmamalısınız.
Then you shouldn't be alone
Bundan sonra yalnız kalmaman gerek.
Pretty girl like you shouldn't be all alone in Miami.
Senin gibi tatlı bir kız Miami'de yalnız kalmamalı.
No, Mr. Twinkacetti, you shouldn't be alone.
Hayır, Bay Twinkacetti. Yalnız kalmamalısınız.
You shouldn't be alone.
Yalnız olmaman gerekli.
And you shouldn't be chasing after mardon alone, partner.
Sen de Mardon'un peşine yalnız düşmemen gerekiyor ortak.
You shouldn't be wandering around alone.
Kendi başına dolaşmamalısın.
A pretty girl like you shouldn't be eating alone.
Senin gibi hoş bir kız yalnız yemek yememeli.
You shouldn't be left alone right now.
Şu an yalnız kalamazsın.
You shouldn't be out here alone.
- Burada tek başına olmamalısın.
If you have a concussion, you shouldn't be left alone, you know.
Eğer beyin sarsıntısı geçirirseniz yalnız Bulunmamalısınız, biliyorsunuz.
You shouldn't be alone now.
Ve şu an yalnız kalmamalısın.
You shouldn't be alone.
- Yalnız kalmamalısın.
You shouldn't be alone tonight.
Bu gece yalnız kalmamalısın.
You know... my sister thinks that we shouldn't be left alone.
biliyorsun... kızkardeşim yanlız kalmamamız gerektiğini düşünüyor.
You shouldn't be alone. # You put your backside in #
Yalniz olmamalisin.
What my friend's just saying is, you shouldn't be sad and alone right now.
Arkadaşım şunu söylüyor Yalnız ve üzgün olmamalısın
- You shouldn't be alone.
- Yalnız kalmamalısın.
- You shouldn't be alone all day.
- Bütün gün yalnız kalmamalısın.
You shouldn't be alone right now.
- Şu anda yalnız olmamalısın.
And, uh, good thing too...'cause, you know, I just shouldn't be alone around a Bunsen burner.
Bu çok iyi oldu. Çünkü Bunsen ocağının yanında tek başıma olmasam iyi olacak.
You shouldn't be alone.
Yalnız olamazsın.
You shouldn't be going alone.
Yalnız gitmemelisin.
You shouldn't be alone with poachers around.
Seni bırakalım mı? Etrafta kaçak avcı varken yalnız kalmamalısın.
- You shouldn't be alone in this.
- Bu durumda yalnız kalmamalısın.
You shouldn't be alone in this.
Ama artık yalnız olmamalısın.
- You shouldn't be alone.
Şu anda yalnız olmamalısın.
Mark, you shouldn't be going through this alone.
Neden Mark? Bunu yalnız yaşamamalısın.
- You shouldn't be living here alone, Sarah.
- Burada tek başına yaşamamalısın.
You shouldn't be out here alone. Get in here.
- Yalnız dolaşmamalısın.
And you shouldn't be alone in the house.
Sizin de evde yalnız olmamanız gerekir.
You shouldn't be alone.
Yalnız kalmamalısın.
I saw you go by and I figured a little fella like you shouldn't be out alone.
Seni gördüm ve senin gibi bir ufaklık yalnız kalmamalı dedim.
You shouldn't be alone with her, then.
O zaman onunla yalnız kalmamalısın.
Rose, you shouldn't be out here alone.
Rose, burada yalnız başına olmamalısın.
You shouldn't be alone together.
Yalnız kalmamalısınız.
You shouldn't be here alone, not after...
Buralarda tek başına olmamalısın. Olanlardan sonra...
You know, um, a girl like you really shouldn't be alone out here.
Biliyor musun, senin gibi bir kız, tek başına buralarda olmamalı.
Let alone well, if something happened next door, shouldn't you be calling them?
Yani aslında... Komşuda bir olay olduysa, onları araman gerekmez mi?
You shouldn't be out here alone.
Tek başına dolanmamalısın.
You shouldn't be riding alone through the forest.
Ormanda tek başına at sürmemelisin.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]