You seem different translate Turkish
226 parallel translation
You seem different from when I first came in.
İlk girdiğim andakinden daha farklı görünüyorsunuz.
- You seem different in those clothes.
- O elbiselerle farklı görünüyorsun.
You seem different than before.
Öncekinden farklı görünüyorsun.
Eddie, you seem different.
Eddie, farklı görünüyorsun.
You seem different today.
Bugün farklı görünüyorsun.
Second, because you seem different, helpless, alone.
Daha sonra, farklı kişiliğin, kimsesiz oluşun... Yalnızlığın...
You seem different.
Farklı görünüyorsun.
You seem different tonight.
Bu gece biraz farklı gibisin.
- Funny, you seem different to me now.
- Komik, farklı görünüyorsun şimdi.
- You seem different.
- Farklı gibi görünüyorsun.
Today you seem different.
Bugün biraz farklı gözüküyorsun da ondan.
What is it? You seem different.
Farklı görünüyorsun.
Past few weeks, you seem different.
Bir kaç haftadır farklı görünüyorsun.
- You seem different too, somehow.
- Sen de farklı görünüyorsun.
Jackie, you seem different.
Jackie, farklı görünüyorsun.
You seem different.
Sen farklı görünüyorsun.
Well, it's just that you seem so different today.
Bugün oldukçafarklı görünüyorsun.
We're not in the ship now The whole position's entirely different You seem to forget that I'm a high party member, one of the first million in 1930.
Artık gemide değiliz Bütün pozisyonlar değişti 1930'da partiye üye olan ilk bir milyon kişiden birisi olduğumu unutmuşsun.
Charleston must seem quite different to you after the wild life of Key West.
Key West'teki vahşi hayatın ardından Charleston çok farklı görünüyor olmalı.
You seem sort of different lately.
Son zamanlarda bir tuhafsın.
Sometimes you seem like you're from... a different world, somewhere far.
Bazı zamanlar, sanki çok uzaklardaki farklı bir dünyadan biri gibisin.
You seem so different.
Oldukça farklı görünüyorsun.
Oh, friends, you think too much about the future. But you seem so different.
Dostlarım, geleceği çok fazla düşünüyorsunuz.
You seem so different.
Çok farklı görünüyorsun.
Now you seem a different person.
Şimdi farklı biri gibi görünüyorsun.
You're just a little tired, You'll see tomorrow, everything will seem different.
Sadece biraz yorgunuz, yarın daha farklı görünecek, göreceksin!
You seem to be singing a different tune.
Farklı tellerden çalıyorsunuz.
Ever since you went away that night, you seem like a different person.
O gece gittiğinden beri farklı bir insan gibi görünüyorsun.
This place must seem like a different place to you day or night.
Bu yer sana gündüz yada gece farklı bir yer gibi görünüyor olmalı.
You see, I have nothing against the general area, but the women in Stepford just seem to be on a different wavelength.
Bölgeyle genel olarak bir derdim yok. Ama Stepford'daki kadınlar o kadar farklı bir frekanstalar ki...
- I just mean, Donald you seem so different.
- Donald, demek istediğim şey çok farklı göründüğün.
Do I seem different to you?
Sana değişik geliyor muyum?
I mean, you just seem so different now.
Yani, şimdi çok farklı görünüyorsunuz.
Does Donna seem different to you?
- Donna sana da farklı geldi mi? - Ne demek istiyorsun?
I've lived with dozens of different families, and they always seem to send me away just when I'm getting comfortable, but you know what?
Bir düzine farklı aileyle yaşadım, ve her defasında beni geri gönderdiler... tam da kendimi rahat hissetmeye başlamışken, ama ne olduğunu biliyor musun? - Ne?
You seem very much alone, John Spartan, but things aren't all that different.
Pek yalnız kalmış görünüyorsun John Spartan, ama her şey o kadar da farklı değil.
You do seem different.
Yaptıkların farklı görünüyor.
Well, you seem different.
Farklı görünüyorsun.
You just seem so different.
Sadece farklı görünüyorsun.
You seem so different... but the same.
Farklı görünüyorsun... ama aynısın.
He may seem different to you.
Size farklı görünebilir.
I'm sure they're wonderful people, and they certainly seem that way to me, but... it's time that you began to accept how different you are from them.
Eminim, onlar çok harika insanlar, ve kesinlikle bana da öyle görünüyorlar ama... onlar ile bizlerin arasında ki farkı kabul etme zamanı geldi.
The evidence would seem to suggest that you've come from a different ship... a different Voyager.
Kanıtların ışığında farklı bir gemiden geldiğiniz belli... farklı bir Voyager'dan.
You just seem so different.
Sen sadece çok farklı görünüyorsun.
We seem different on the surface but once you get to know her, she is a breath of fresh air.
Yüzeyde biraz farklıymışız. Ama onu tanısan... Nasıl rahatlatıcı biri olduğunu anlatamam.
Well, uh... we seem to have everything... but, you know... it's not much different... from a fallout shelter.
Şey, ıı... görünen o ki, herşeyimiz var.. ama, biliyor musun... çok da farklı değil.. .. sığınağa kıyasla yani.
You seem totally different from who you're except your hands.
Ellerin dışında tamamen farklı bir insan olmuşsun.
- You two seem different.
- Farklı gözüküyorsunuz.
Joey, do I seem different to you?
Joey, sana farklı görünüyor muyum?
You seem so different.
Çok farklısınız.
You don't seem all that different.
Hiç farklı görünmüyorsun.
you seem like a nice guy 33
you seem upset 55
you seem 91
you seem good 16
you seem nervous 52
you seem troubled 30
you seem sad 20
you seem worried 16
you seem stressed 16
you seem distracted 42
you seem upset 55
you seem 91
you seem good 16
you seem nervous 52
you seem troubled 30
you seem sad 20
you seem worried 16
you seem stressed 16
you seem distracted 42