English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ Y ] / You seem troubled

You seem troubled translate Turkish

55 parallel translation
You seem troubled, sir.
Endişeli görünüyorsunuz efendim.
You seem troubled, my dear.
Üzgün görünüyorsun hayatım.
You seem troubled, my son.
Bir sorun mu var, oğlum?
You seem troubled, doctor.
Sıkıntılı görünüyorsun doktor.
You seem troubled
Üzülmüş görünüyorsunuz.
Salah, you seem troubled.
Salah, endişelisin.
You seem troubled, what happened?
Dertli görünüyorsun, ne oldu?
You seem troubled, michael.
Sıkıntılı görünüyorsun Michael.
But you seem troubled.
Ama canın sıkkın görünüyor.
You seem troubled, Morgana.
Endişeli gözüküyorsun, Morgana.
You seem troubled, my son.
Dertli gibisin, evladım.
Oh. I see. You seem troubled, William.
Ve birini o mesafeden, dişlerinden vurmak için ya silahlı kişi çok şanslı olacak...
You seem troubled...
Sıkıntılı görünüyorsun...
You seem troubled, Matthew.
Endişeli görünüyorsun Matthew.
You seem troubled.
Sıkıntılı görünüyorsun.
Walter, you seem troubled.
Walter, sıkıntılı görünüyorsun.
Sir, you seem troubled.
Komutanım endişeli görünüyorsunuz.
You seem troubled.
Sıkıntılı görünüyorsunuz.
You seem troubled.
Endişelendiğini görüyorum.
You seem troubled.
Sıkıntıda gibisin.
- You seem troubled.
Sıkıntılı görünüyorsun.
You seem troubled.
Endişeli görünüyorsun.
You seem troubled as well, mother.
Senin de bir sorunun var gibi anne.
You seem troubled tonight, sir.
Bu gece bir sıkıntılısınız efendim.
You seem troubled.
Sen sıkıntılı görünüyorsun.
The plan continues apace. You seem troubled, Tomlin.
- Sıkıntılı gibisin, Tomlin.
You seem troubled.
Sıkıntıda görünüyorsun.
You seem troubled, Trade Minister.
Tedirgin görünüyorsunuz Ticaret Bakanım.
You seem troubled.
Şaşırmış görünüyorsun.
You seem troubled, young man.
Sıkıntılı görünüyorsun genç adam.
If I may, ma'am, you seem troubled.
Müsade ederseniz, bayan dertli duruyorsunuz.
You seem troubled.
Sıkıntılı gibisin.
Incidentally, darling, does Lurch seem troubled to you?
Sahi, aşkım, Lurch sana da biraz üzgün gözüktü mü?
You seem, if I may say, troubled.
Sanki sorunların varmış gibi görünüyorsun diyebilirim.
My child, you seem a little troubled.
Çocuğum, biraz sıkıntılı gözüküyorsun.
You seem troubled.
- Seni dinliyorum.
But seriously, you do seem troubled
Ama cidden, siz gerçekten dertli görünüyorsunuz.
You seem troubled, Fellove.
"Üzgün görünüyorsun, Fellove".
You seem very sweet and unkempt and troubled.
Çok tatlı ve sorunlu birine benziyorsun.
When you left them alone they didn't seem troubled in any way?
Onları yalnız kaldıklarında bir şekilde mutsuz görünmüyorlar.
You seem very troubled by something today.
Bildiğim kadarı ile Gri Ev'de bir müşteri var.
For a woman sworn to non-violence, you don't seem troubled that I could have been killed back there.
Şiddetten uzak durmaya yemin etmiş bir bayana göre, orada öldürebilecek olmamdan endişelenmiş gibi görünmüyorsun.
You don't seem troubled by their choice.
Seçimlerinden dolayı endişeli görünmüyorsunuz.
You seem even more troubled than your friend.
Sen arkadaşından da dertli görünüyorsun.
Did the Yamadas or the Acklins seem troubled to you?
Sence Yamada'lar veya Acklin'lerde bir tuhaflık var mıydı?
You seem troubled.
Kafan karışmış gibi. Eğer seni tanımasaydım endişelenmişsin zannederdim.
You seem a bit troubled lately.
Son zamanlarda biraz düşüncelisin.
If I might say so, Mr Scrooge, you don't seem overly troubled by the sudden and somewhat tragic loss of your partner.
Söylememin bir sakıncası yoksa Bay Scrooge ortağınızı aniden trajik bir şekilde kaybetmek sizi çok da etkilemiş gibi gözükmüyor.
You seem a little troubled.
Biraz sorunlu görünüyorsun.
Did he seem troubled to you, or concerned about something in particular?
Morali bozuk ya da herhangi bir konuya canı sıkılmış gibi geldi mi sana?
Trade Minister, I know that this is what you wish, and yet you seem... troubled.
Ticaret Bakanım, sizin de isteğinizin bu olduğunu biliyorum ancak yine de sıkıntılı görünüyorsunuz.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]