English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ Y ] / You will have

You will have translate Turkish

17,430 parallel translation
I don't care about your feelings for Bjorn, because if I ask you to kill him, you will have to do it.
Bjorn'e karşı hissettiklerin umrumda değil çünkü onu öldürmeni istersem yapmak zorunda kalacaksın.
Previously, on Vikings... If I ask you to kill Bjorn, you will have to do it. Otherwise I will kill your son.
Senden Bjorn'u öldürmeni istediğimde bunu yapmak zorundasın yoksa oğlunu öldürürüm.
And, Dr. Cannerts, you will have that child to the wall at 7 : 00 a.m. tomorrow.
Ve Dr. Cannerts, siz de çocuğu yarın sabah saat 7'de duvarın önüne getireceksiniz.
The two of you will have a lot to talk about and if you want to keep her in your life, Franz... you're gonna have to find some answers of your own.
İkinizin çok fazla şey konuşması gerekecek ve eğer onu hayatında tutmak istiyorsan, Franz bazı cevapları kendi başına anlaman gerekecek.
But you will have kept your word.
Ama böylece siz sözünüzü tutmuş olacaksınız.
I have no doubt that one day, you will have a wife and child of your own.
Bir gün karın ve çocuğunun olacağından hiç şüphem yok.
You will have no contact with the Queen or the Dauphin.
Bu saatten sonra ne kraliçeyle ne de Dauphinle bağlantı kuracaksın.
Ann, you will have this orgasm, if it's the last thing I do.
Ann, yapacağım son şey olsa da sen orgazma ulaşacaksın.
I have done absolutely everything you've asked of me. And I will never be a part of this family.
Benden istediğin her şeyi harfiyen yerine getirdim ve bir daha bu ailenin bir üyesi olamayacağım.
You will share with us what you have found!
Bulduklarını bizimle paylaşacaksın.
You will never have him!
Onu asla alamayacaksın!
I will warn you, there have been others who have attempted to sell him forgeries.
Seni uyarmam gerek, ona satış yapmaya çalışan başka kalpazanlar da oldu.
After I drink you and the worms have had their way, the Master will have your memories.
Ben seni içtikten sonra ve solucanlar yolunu buldukları zaman Efendi senin anılarına sahip olacak.
We will join with the army you have brought and easily, believe me, overcome the council and their lickspits.
Senin getirdiğin orduya katılacağız ve inan bana kolayca Konsey'i ve yalakalarını alt edeceğiz.
I will. Do you have someone in mind?
Konuşurum aklında biri var mı?
And I will not have you interfere in my political or personal matters any longer.
Benimle olan kişisel veya politik meselelerini bir kenara bırak artık.
And remember that lying in front of this inquest will have you sent to the high court, as well.
Bu soruşturmadaki yalan sizi yüksek mahkemeye göndereceğini hatırlatırım.
We have knives - thank you - taken from Moncin's apartment, which I believe will fit the unusual wounds found on the victims.
Elimizde, teşekkür ederim. Moncin'in dairesinden alınan ve kurbanlarda bulunan garip yaralara uyacağına inandığım bıçaklar var.
When will you have saved enough money to go back home?
Eve dönmek için gerekli parayı ne zamana biriktirirsin?
Conor is leading us out and he will have a target on his back, so from now on, men, you're not a team.
Conor bizi ileri taşıyor ve kendisi hedef olacak. Yani bundan sonra takım değilsiniz beyler.
There will come a point in the future... when you won't have to lie anymore.
İleride bir gün gelecek artık yalan söylemen gerekmeyecek.
No, I might be able to get you five, but my office will have to personally sign off on expenditures.
Malesef hayır. Size 5 milyon bulabilirim, fakat giderleri şahsen onaylamamız gerekecek.
Jeez, will you have some respect?
Biraz saygı göstersene.
While you guys work on the goggles, I will go to CCPD as him and see if I can figure out what information they have on Zoom's previous sightings.
Siz gözlükler üzerinde çalışırken, onun kıIığında polis merkezine gidip
I will give you the rest when I have it.
Geri kalanını da elime para geçince yollarım.
As long as he's with you, Will's gonna have a blast.
Seninle oldugu surece Will'in basi epey sisecek.
All right, well, you have our word... Anything that's said between us will stay here.
Peki, söz veriyoruz konuştuğumuz her şey burada kalacak.
And then you will tell me because I have no choice.
Siz de başka şansım olmadığını söyleyeceksiniz.
Okay, do not have a heart attack, but when you take off your blindfold, you will be standing in front of none other than the legendary superstar... - Who? ‭ -...
Kalp krizi geçirme sakın ama gözlerini açtığında karşına çıkacak olan şey efsanevi yıldız biricik...
I will have you know that Luke wrote his own speech.
Luke konuşmasını kendi yazdı.
If you want, I have a stepdaughter at home who will treat you with scorn and resentment and not pay you a dime.
Dilersen evde sana tek kuruş ödemeyip seni hor görecek ve gücendirecek bir üvey kızım var.
You have to understand, with a failed attempt on Hitler's life, von König will be executed the moment they find him.
Şunu anlamalısınız, Hitler'e yapılan bu başarısız girişim sonucunda Von König'i buldukları an idam ederler.
I will have to get back to you on that.
Daha sonra cevaplayacağım.
As you have believed, so it will be done.
İnancınız olduğu sürece, her şey olup bitecektir.
You may have beaten me this time, Superman, but my day will come.
Bu sefer beni yenmiş olabilirsin Süpermen, ama benim günüm de gelecek.
If Dr. Cannerts can't fix me, you still have your grandma and your grandpa and your cousins and Aunt Sally, and maybe one day your dad will get better and be the kind of dad he should be.
Eğer Dr. Cannerts beni iyileştiremese bile, senin hala büyükannen ve büyükbaban var, ve kuzenlerin, Sally teyzen, ve belki bir gün baban da iyileşir ve olması gerektiği gibi bir baba olur.
Despite the many hardships I have had to endure, I find I bear you no ill will.
Katlanmak zorunda olduğum tüm güçIüklere rağmen kendime bir dayanak buldum.
No, what you have done is treason and for that, you will hang.
Hayır, yaptığın şey vataini hainlik ve bundan dolayı, asılacaksın.
I will have my men clear this area so that you can leave unnoticed.
Göze çarpmaman için adamlarıma bu bölgeyi temizleteceğim.
Will you have a drink with me?
Benimle bir içki içer misin?
It is the only use France will ever have for you.
Fransa'nın sana ihtiyacı olacağı tek konu bu.
April and Karen have put a lot of planning into this party, so I will be there, with or without you.
April ve Karen bu yemek için çok uğraştılar. O yüzden orada olacağım, senle ya da sensiz.
Look, I know I don't have the experience and credentials that other designers may have, but I have more energy and more passion and more dedication to truly being a partner who will hear everything you say...
Bak, diğerlerinde olan deneyim ve referanslarım olmayabilir ama daha fazla enerjim tutkum ve söylediğin her şeyi duymaya hazır bir adanmışlığım var.
I will canvas that with the board if I have an assurance from you that we can work together and there will be no trouble in front of the press.
Bir şeyler ayarlayabilirim. Senden bir teminat alırsam... bunu beraber yapabliriz. Ve basının önünde bir sorun istemiyorum.
Chip, will you tell my daughter that she has an uncle who is a selfish prick, and that he's the only one allowed to have dreams in this family, and that she's not gonna be able to go to the volleyball tournament because of your attitude.
Chip, kızıma amcasının ne kadar bencil bir puşt olduğunu ve ailede hayallerinin peşinden gitmesine izin verilen tek kişi olduğunu ve tavrın yüzünden voleybol turnuvasına gidemeyeceğini söyler misin?
Since you have already served the custodial term of that sentence, your immediate release on license will follow.
Bu cezanın hapishane kısmını çektiğiniz için şartlı tahliyeniz başlayacaktır.
I will also speak to an inspector to authorise you being held incommunicado at this time, delaying your right to have anyone told you're here, or to make any calls.
Bu süreçte kimseyle görüştürülmemeniz ve birine burada olduğunuzu söyleme veya arama yapma hakkınızı geciktirmesi için de bir müfettişle konuşacağım.
DI Cottan, I think we have earned the right to ask you the question - - will you kindly tell us your whereabouts between 10 and 11 that morning?
Kesinlikle hayır. DM Cottan, bence sana o soruyu sorma hakkını kazandık. Bize o sabah 10 : 00 ve 11 : 00 arasında nerede olduğunu nazikçe söyler misin?
Will you have me sin at this age?
Bu yaştan sonra günaha mı sokacaksın beni?
If you want Ms. Keating's testimony in this hearing, she will have to testify.
Bayan Keating'in tanıklığını istiyorsanız mahkemede ifade vermeli.
We have reporters standing by at the police station, and we will bring you the latest information as it becomes available.
Polis merkezi önünde bekleyen muhabirlerimiz var ve mümkün olduğunda son gelişmeleri sizinle paylaşacağız.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]