English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ Y ] / You will live

You will live translate Turkish

1,792 parallel translation
If you hold out on me I swear to God you will live to regret it.
Beni durdurmaya kalkarsan Tanrı'ya yemin ederim pişman olursun.
I think you will live.
Korkma ölmezsin.
This is your home for as long as you're here, and as long as you're here, you will live as a nun.
Burada olduğun sürece burası senin evin. Burada olduğun sürece, rahibe gibi yaşayacaksın.
You won't die, You won't die You will live
Ölmeyecek. Ölmeyecek. Yaşayacak.
You will live.
Ama sen yaşayacaksın.
From today you are colonists and you will live under protection.
Bu günden itibaren bu kolonidesiniz ve gözetim altında yaşayacaksınız.
I will live with you, or I won't live at all!
Ya seninle yaşarım ya da hiç yaşamam!
You actually live your life hoping that no one will ever show up.
Kimsenin gösteremeyeceği bir hayatı yaşıyorsun.
Otherwise, I can't live with myself Will you wait for me? See you
Yine yeniden başlıyorum aksi takdirde, ben kendi başıma yaşayamam beni bekleyecek misin?
How will you live?
Nasıl yaşayacaksınız?
As long as you live you will feel degraded and defiled by this.
Yaşadığın sürece kendini bu yüzden küçük düşmüş ve lekelenmiş hissedeceksin.
If you live, their memory will be preserved.
Eğer yaşarsan, anıların korunacaktır.
You prosecute a rape case in a resort town, all the cable news channels will live here.
Bir tatil kasabasında tecavüz davası açıyorsun bütün kablo haber kanalları burada canlı yayında olacak.
What I am convinced of, given the times in which we live and the climate in which we work, if you go swimming around in all this muck, you will definitely stir up some kind of dirt and it may reflect badly on a man who isn't alive
Zamanı göz ardı etsem bile yaşadığımız çalıştığımız ortamda eğer bu çamurun etrafında yüzersen mutlaka bir kısmı da sana sıçrayacaktır. Ve kendini savunmak için hayatta olmayan bir adam.
'lf you don't stop now, Muoi's curse will live forever.''lf what you're saying is true, Seoyeon is Muoi.'
"Eğer şimdi durursanız, Muoi'nin laneti sonsuza kadar devam edecek." "Eğer söyledikleriniz doğruysa, Seoyeon Muoi'nin ta kendisi."
- Where will you live?
- Nerede oturacaksın?
Even if they kill you, your name will live on forever.
Seni öldürseler bile, ismin sonsuza dek yaşayacak.
Now which will you choose? Catch Kira! I can't live in a world without Light.
L'i tanıdığını bilirlerse bilgi almak için neler yapabileceklerini bilmiyoruz.
When will you learn to live in the moment?
Anı yaşamayı ne zaman öğreneceksin?
Where will you live, my darling?
Nerede yasiyacaksin, şekerim?
[I'm sure you two will live happily ever after.]
Üzgünüm.
You two will live happily ever after.
Sonra da sonusuza kadar mutlu yaşayın.
But, thank you, the pièce de résistance? Saul, who signed off on the deal that got the business obliterated, after being arrested for a DUI for plowing his car into a tree, because apparently he's lost the will to live, finally came out to me.
Ama - teşekkürler günün yıldızı - işin imhasına neden olan Saul, görünüşe göre yaşama isteğini kaybettiği için arabasını bir ağaca çarparak sarhoş araç kullanmaktan tutuklandıktan sonra sonunda bana açıkladı.
How long will you live?
Kaç yaşına kadar yaşayacaksın?
I will always live in your memory, and I hope that you will also remember me.
Her zaman anılarınızda yaşayacağım, ve umarım siz de beni hatırlarsınız.
If you get elected, will we live in the Quirinal or here?
Sen seçilirsen Quirinal Sarayı'nda mı, yoksa burada mı yaşayacağız?
Oh, yeah, if by awesomely sweet, you mean a horrific train wreck we will never live down, then, yeah, it was super awesomely sweet.
Ya, evet. Acayip harikayla utancından asla kurtulamayacağımız korkunç bir tren kazasını kastediyorsan, evet, süper acayip harikaydı.
My story may have inspired you, but I'm certain your story will inspire the next girl to live in our room.
Hikayem sana ilham vermiş olabilir... ama senin hikayenin de, odamızda yaşayacak bir sonraki kıza ilham vereceğine eminim.
Get us some water and a wet wipe live-o, will you, Turbo?
Bana biraz su ve şu ıslak mendillerden versene Turbo.
Watch me. Now, do either one of you have a place to live? I don't at the moment, Your Honor, but I will.
25 senedir evliyim ben aynı harika ve baş belası kadınla.
Okay, I will allow dad, you, And biomom to walk out of here right now, Alive, to live happily ever after.
Tamam, baban, sen ve biyolojik annenin, bundan sonra mutlu yaşamanız için buradan canlı gitmesine izin vereceğim.
If you care for me at all, fanny, you will live to a ripe old age.
çok uzun zaman yaşarsın.
You told me that we will live on the seaside
Deniz kenarında yaşayacağımızı söylemiştin.
Crusoe, in order for me to help you, I must maintain my will to live.
Crusoe, sana yardın etmek için, yaşama isteğimi kaybetmemeliyim.
"Dare to live your life as a draft, despite all your efforts... you will never have time to make a fair copy of it"
Hayatınızı bir taslak gibi yaşamaya cesaretiniz olsun çünkü... çabalasanız da düzgün bir kopyasını çıkartacak kadar vaktiniz asla olmayacak.
If Haedanghwa returns with the'Light of the East', you'll live. If not, you will all be executed at noon today.
Siz kavuşmanızın tadını çıkartın.
So if you've ever been to a game live, you will understand how I do what I do and why.
Yani eğer bir maça gelirsen, neler yaptığımı ve nasıl oynadığımı göreceksin.
♪ Ηow will I live without you?
Sensiz nasıl yaşarım?
But what you're describing is a strong will to live.
Fakat anlattığınızdan güçlü bir yaşama isteği duyduğunuzu düşündüm.
I will tell them where you live and what you're doing here... and then... they will send you home with no money.
Yaşadığın yerin adresini verip burada ne yaptığını anlatacağım ve sonra da seni beş parasız evine yollayacaklar.
I will let you live, count malo.
Yaşamana izin vereceğim, Kont Malo
And it seems pretty sad when you look now and you see what's become of this beautiful city of pripiat and that people will never live here again.
Şimdi buraya baktığınızda göreceğiniz şey ise ; Pipit denen bu güzel şehirde artık insanların yaşayamayacağının bilmenin üzüntüsüdür.
Will you love her, comfort her, honour and protect her, and, forsaking all others, be faithful to her as long as you both shall live?
Onu sevip, rahat ettirip koruyacak ve diğer herkesten vazgeçip ikiniz de yaşadığınız sürece ona sadık kalacak mısınız?
Your gifts to the world will live on long after you die...
Dünyaya armağanların, sen öldükten çok sonra bile yaşayacak.
You gave me the will to live.
Bana yaşama arzusu vermiştin.
In future Zhao Guo will never let you live in peace
Ama Zhao Guo halkı asla huzur içinde yaşamana izin vermeyecek, bunu bil!
That legend will live on if you kill me.
Beni öldürürsen efsane yaşamaya devam eder.
How long will you live like this?
Daha ne kadar böyle yaşayacağız?
Unless you do not live, will always be too short.
Ne kadar yaşarsan yaşa, hayat sana hep kısaymış gibi gelir.
You're nuts. How will you live?
Seni sersem, nasıl geçineceksin
And what will you live on?
Yani neyle geçiniyorsun?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]