English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Russian → Turkish / [ D ] / Don ' t

Don ' t translate Turkish

1,448 parallel translation
Guess we don't have a choice, do we?
Sanırım başka bir seçeneğimiz yok, değil mi?
Don't move.
Kıpırdama.
Why don't you ask Sydney about it?
Neden Sydney'e sormuyorsun?
Don't you talk about my wife like that.
Karım hakkında böyle konuşma.
The saints don't need a human sacrifice.
Azizlerin insan kurban etmeye ihtiyacı yoktur.
If you want to help Elian, you're gonna have to give us something that we don't know.
Eğer Elian'a yardım etmek istiyorsan, bize bilmediğimiz bir şey söylemen gerek.
We don't have time for this, do we?
Buna vaktimiz yok değil mi?
You think you can do this work day in, day out and you don't carry it with you?
Her gün bu işle uğraşıp yükünü taşımadığını düşünüyorsun öyle mi?
Я просто не..
- I just don't...
d I don't care what you say anymore d d this is my life d d go ahead with your own life d d leave me alone d
"Benim hayatım bu." "Kendi hayatına devam et." "Yalnız bırak beni."
- S02E05 Не надо ненависти.
- S02E05 Don't Hate the Player
I don't need a doctor, mother,
Ne? Doktora ihtiyacım yok anne.
Я хочу сказать, я пою "Don't Rain on my Parade" примерно с двух лет.
Yani, Ben "Don't rain On My Parade" söylerken iki yaşımdan beri söylüyorum,
Don't forget conspiracy.
Komployu da ekle.
Before you ask, I don't expect any special treatment.
Siz sormadan söyleyeyim özel davranılmak istemiyorum.
You don't have $ 125 million at your disposal, yet both things apparently are true.
Elinin altında 125 milyon doların da yok, ama nedense her ikisi de doğruymuş gibi duruyor.
Why don't I give Mozzie a call?
Mozzie'yi arayayım ben.
Chances are, the Vulture's best friends don't know his name.
Büyük ihtimalle Akbaba'nın en yakın arkadaşları bile adamın adını bilmiyordur.
So you don't want to meet?
Buluşmak istemiyorsun yani?
No, don't.
Hayır, sakın!
Don't touch the WMDs.
K.İ.S'lere dokunma
I don't like my neighbors.
Komşularımı pek sevmiyorum.
I don't know.
Bilmem.
People like me don't get gold-plated guitars - -
Benim gibi insanlar asla altın levhalı gitar alamazlar.
I don't cross any line I can't come back from.
Geri dönemeyeceğim hiçbir çizgiyi aşmam.
Technically, we don't need permission to pull the security tapes.
Teknik olarak, güvenlik kayıtlarına erişmek için izne ihtiyacımız yok.
Don't we have a new friend who hacks into banks?
Bankaları hackleyebilen yeni bir dost edinmemiş miydik?
If you don't want that, I'm sure I can find somebody that would be happy to spend it for you.
Eğer parayı istemiyorsan, onu senin yerine mutluluklar harcayacak birisini bulabilirim.
I don't need to watch it.
Benim izlememe gerek yok.
I don't regret that.
Bundan pişmanlık duymuyorum.
Piney's suspicions don't mean shit.
Piney'nin şüpheleri bir boka yaramaz.
I keep trying to force things and the shit don't fit.
Bir şey olsun diye çaba sarfediyorum ama bir türlü işler yoluna girmedi.
Потому что, я не знаю другой причины, по которой ты бы вел себя как прежний ты.
Çünkü aksi takdirde neden eski sen gibi davranıyor olduğunu anlayamıyorum Because I don't know why else Eski sen gibi davranıyordun.
They want her for a few more hours just to- - I don't know- - keep an eye on her.
Durumunu takip etmek için, birkaç saat daha burada tutacaklarmış.
I don't deserve her.
Ben onu hak etmiyorum.
You don't like that at all?
- Hiç mi beğenmedin?
Everything is fine. Don't worry. I'll talk to you later.
Burada her şey yolunda endişelenme, sonra konuşuruz.
I would do it myself, but nobody wants to know somebody if they don't already know them, so...
Bak, bunu kendim de yapabilirim ama tanımadıkları insanları ciddiye almıyorlar yani...
Well, they are, but I don't really know them that well.
Evet, öyle ama, ben onları pek tanımıyorum.
You don't just say it's complicated, even if it is. You work through the complications, and you do it.
İşler yoğun, karışık ve çetrefilli olsa bile çözüm bulmaya çalışıp sonuca ulaşır mısın?
Don't... speak.
Bu adamlar kesinlikle aptal! Sakın... Konuşma.
I don't know, okay?
Bilemiyorum.
Uncle Charles, I-I still don't know.
Charles amca, ben, ben bilemiyorum.
I don't even know what I would...
Ne yaparım bilemiyorum...
Oh, don't get all sad and pathetic. I won't tell anyone.
Tamam bu kadar zavallı olma, kimseye söylemem.
I'm telling you, just take it off. It helps. Don't look.
Sadece çıkarırsan daha rahatlayacağını söylüyorum.. Bakma.
I don't want to see you with Max because I can't stand the thought of you with him and not me.
Seni Max'la görmeye ve benimle değil de onunla olduğun gerçeğine dayanamıyorum.
Because I don't know. Because I was embarrassed.
Çünkü, bilmiyorum, utanmıştım.
Don't bother, all right?
- Açıklamama izin ver. - Zahmet etme.
I don't know that.
Bunu bilemem.
You can be gay in private, but just don't ask for any civil rights or anything, right?
Gay olabilirsin ama sosyal haklar veya diğer şeyler umrunda değil.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]