English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Russian → Turkish / [ О ] / Отпустила

Отпустила translate Turkish

380 parallel translation
Ну, ты наверное вряд ли отпустила бы меня ночью, правда?
Beni bu gece göndermezsin, değil mi?
Думаешь, мама отпустила бы меня, если б я болела?
Tamamen iyileşmeseydim annemin dışarı çıkmama izin vereceğini mi sanıyorsun?
– Это я его отпустила.
Onu serbest bıraktım.
Ювень отпустила меня погулять.
Yuwen de bugün güneş altında oturmamı söylemişti.
Иначе она никогда бы меня не отпустила.
Yoksa asla kabul etmezdi.
Мама отпустила меня, но в последнюю минуту передумала.
Annem gidebileceğimi söylemişti ama, son dakikada fikrini değiştirdi.
Я отпустила их.
Gitmelerine izin verdim.
О, я отпустила их... наверх.
Çocuklara izin verdim. Yukarıya, tavanarası gittiler galiba.
Она отпустила меня.
ve beni dolaptan çıkardı.
Кажется, я отпустила тебя до будущей недели?
Sana gelecek haftaya kadar gelmemeni söylediğimi sanıyorum.
Вчера вечером миссис Пирс отпустила ее!
Eliza kaçıp gitmiş. Dün gece Bayan Pearce bana sormadan gitmesine izin vermiş!
Ну вот я его и отпустила.
- Bunu düşündüm ben de.
Я отпустила такси.
Taksiyi yolladım.
Почему отпустила?
Neden onu öldürmedin? Neden? Neden?
Почему отпустила?
Neden öylece bıraktın? Neden? Korktun mu ha?
Эта штука отпустила меня и исчезла...
Beni bırakıp gitti.
- Я отпустила их домой.
- Evlerine gönderdim.
Что-то не верится, что мама отпустила его на ночь.
Annesinin geceyi yalnız geçirmesine izin verdiğine inanamıyorum.
Я отпустила его.
Bıraktım gitti.
Мама меня отпустила.
Ben de geliyorum.
- Потому что я ее уже отпустила.
- Çok iyi. Ben zaten onu bıraktım.
- Ты что, отпустила ее просто так? - Да!
Onun buradan gitmesine izin mi verdin?
Я знаю, что это не объяснение, но я уже так долго его жду... и пришёл момент, когда я отпустила тормоза.
Bu mazeret değil biliyorum, ama saatlerdir onu bekliyordum. Bir an geldi ve kontrolü kaybettim.
Мама отпустила меня в парк.
Annem parka gitmeme izin verdi.
Она меня отпустила.
Beni bıraktı.
Я отпустила Пузырика.
Köpük'ü bıraktım.
- Я его отпустила!
- Onu tutmuyordum!
Она отпустила меня, как Ной, отпустил с ковчега голубя.
Ama elbette annemin bilmediği bir şey vardı.
- Ушел. Почему ты его отпустила?
Niye gitmesine izin vedin?
Ты в курсе, что не отпустила ручник?
El freninin çekili olduğunun farkında mısın?
Скажите ей, чтобы она меня отпустила.
Ona beni bırakmasını söyleyin! Lütfen!
Как будто я отпустила себя и сама стала силой. - Я перестала беспокоиться.
Kendimi serbest bıraktım ve bir güce dönüştüm.
- То, что я тебя отпустила - главная ошибка моей жизни.
Gitmene izin vermek, bu hayatımın en büyük hatasıydı.
Нет, я уже отпустила их.
Hayır, onları çoktan geri göndermiştim.
Она бы на тебе повисла и никуда бы не отпустила.
Gitmene hayatta izin vermezdi.
Я не отпустила.
Ellerimi bırakmadım.
Если б она могла, то не отпустила бы его до самой демобилизации. Сити, автобус уходит!
Elinden gelse, tezkereye kadar sarılacak.
Этим мертвым людям угрожал в их офисе неизвестный, которого я арестовала и отпустила на улицу за три часа до того, как истцы были найдены зарезанными.
Bu ölenlerin kendi ofislerinde, davetsiz biri tarafından tehdit edilmeleri çok komik. Onu, şikayetçiler katliama uğramadan önce üç saat boyunca sokaklara bırakmıştım.
Ты отпустила меня.
Beni öldürmedin.
Зачем ты отпустила меня, Дарла?
Neden beni öldürmedin, Darla?
Вы бы предпочли, чтобы капитан их отпустила?
Kaptanın onları serbest bırakmasını mı tercih edersin?
Она отпустила меня на свободу.
Gitmeme izin verdi.
А Ваша жена, она была согласна? Она Вас отпустила?
Karınız yalnız gitmeniz konusunda sorun çıkarmadı mı?
Вы были наверху и недоступны, так что я их отпустила.
Siz yukarıdaydınız bende herkese çıkmasını söyledim.
Так я тебя и отпустила.
Böyle çekip gidemezsin.
Зачем ты его отпустила? Если ты соврал, то он полетит к маме
.. ve ayaklarımızla tokalaştık.
Она не отпустила сумку. Её протащило 50 метров.
O çantanın alınmasına izin vermedi ve 50 metre sürüklendi...
Пытался уйти, твоя мать не отпустила.
Bırakmayı denedim. Annen izin vermedi.
клал его на штаны пассажирам. а потом отпустила.
Elinde çikolatayla koşuşturup, dizinize dokunup "Dört yaşındayım," diyordu. "Jeffrey, ne yaptığını görüyor musun? Otur yerine dedim Jeffrey."
Ты ее отпустила?
- Ne?
и моё счастье ушло вместе с ним. не отпустила бы его. Я виновата.
mutluluğumda onunla birlikte öldü. kendisini ne kadar sevdiğimi söyleyebilseydim... keşke daha fazla hissettiğimden fazlası için bir şeyleri ya da birilerini suçlamalıydım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]