English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Russian → Turkish / [ П ] / Принес

Принес translate Turkish

6,397 parallel translation
Воды, пожалуйста. - Да принес же! ( нем. )
Su lütfen!
Ты принес много одежды.
Çok kıyafet getirmişsin.
Ты принес форму вовремя?
Formu zamanında yetiştirebildin mi?
То есть он не принес сумку с собой внутрь?
Çantay içeri getirmedi mi o zaman?
Когда ты принес Бранчу вещи из его стола, помнишь, ты видел сумку с камерами наблюдения?
Branch'ın kişisel eşyalarını evine götürmüştün, güvenlik kameraları dolu bir çanta vardı, hatırlıyor musun?
Я принес вам немного еды.
Size yemek getirdim.
Я принес, а ты вел себя так, будто ненавидишь их.
Sana getirdim, sonra hiç istememişsin gibi davrandın.
Потом он принес их для меня.
Sonra kendisi hazırladı.
Это Дрю принес, для Ральфа...
Drew'in Ralph için düşündüğü bir şey...
Мучения, которые ты принес в ее жизнь.
Hayatı boyunca ona çektirdiğin acılar.
- Давай посмотрим на то, что ты принес.
- Ne getirdiğini bir görelim.
Я принес тебе перекусить.
Sana yiyecek getirdim.
. Когда я был совсем маленьким, мой отец принес мне раненого лисенка.
Çok küçükken, babam bana sakatlanmış bir tilki yavrusu getirmişti.
Он принес ее.
Kitabı bana getirdi.
Я хочу, чтобы ты его нашел, убил, и принес его голову, в качестве платы.
Onu bulmanı, kırpmanı ve ücret olarak bana kafasını getirmeni istiyorum.
Этот мальчик... Я хочу, чтобы ты нашел его, я принес мне его голову в качестве платы.
Onu bulmanı ve ücret olarak bana kafasını getirmeni istiyorum.
Я вам кое-что принес.
Sizin için bir şeyim var.
И принес сообщение.
Mesaj getirdim.
Принес ужин?
Yemek getirdin mi?
Я... принес вам подарок. Хотел помочь в вашем деле.
Davanıza yardım etmesi için, size bir hediye aldım.
- Принес рецепты с рыбой Фугу.
- Kirpi balığı tarifleri listesi.
Я принес вам другую порцию супа, раз уж вы разлили свою, но вам придется подойти, чтобы ее получить.
Çorbanız üzerinize döküldükten sonra yeni bir çorba daha yaptım ama buraya kadar gelip çorbayı almanız gerekecek.
Я знаю, ты потеряла зарядку для телефона, вот принес новую - хочу быть уверен, что телефон в порядке и можно обмениваться нежными SMS-ками.
Telefonun şarj aletini kaybettiğini biliyorum bu yüzden yeni bir tane aldım ve telefonunun tamamıyla uzun mesafe mesajlaşmasına hazır hale getirdim.
Потому что я решил остаться, пока меня не призовут бороться со злом, которую ты принес в этот мир.
- Çünkü bu dünyaya getirdiğin şeytanla savaşmaya çağrılana kadar burada kalmayı seçtim.
Я принес вам подарки : настоящий Рэймонд Холт.
Birkaç hediye vermek istiyorum, orijinal Raymond Holt çizimleri.
Я принес тебе чертежи.
Sana istediğini getirdim.
- Я принес куриную лапшу.
Şehriyeli tavuk çorbası.
- Ты принес мне суп.
Bana çorba getirmişsin.
Я принес... на блюдечке...
Ama ben onu sizi gümüş tepside vermiştim.
И принес их в Сторибрук.
Ve yanımda Storybrooke'a getirdim.
И мне нужно, чтобы ты его мне принес.
Bana onu getirmeni istiyorum.
Давай посмотрим, что там нам пожевать принес Генри.
Henry'nin bulduğu yemekler neymiş bakalım.
Ты принес оружие?
Silah mı getirdin?
Один из наших офицеров только что принёс это.
Selam. Bizim subaydan biri sadece bu getirdim.
Я видела, как этим утром Блейн принёс эту сумку.
Blaine'in sana bu sabah bu buzlukta onu getirdiğini görmüştüm.
Смотри-ка, что я принёс.
Bak ne getirdim.
Я думал, что этим и занимаюсь, когда принёс её сюда.
Buraya getirerek, ben de öyle yaptığımı sanıyordum.
Я знаю, сколько боли он тебе принёс, поэтому я предупреждаю тебя, что видела его на стоянке.
O olayın seni ne kadar incittiğini biliyorum. Bu yüzden onu otoparkta gördüğüm için seni uyarıyorum.
Я принес жесткие диски.
- Hard diskler bende.
Я принёс имбирный эль.
Sana zencefilli bira getirdim.
Она ненавидела его с самого начала, когда я его принёс.
Eve getirdiğimden beri ondan nefret ediyordu.
Мы с Пейдж уже обсуждали стейки, так что я принёс несколько хороших из Харвис.
Paige'le biftek yapalım diye konuşmuştuk da Harveys'e gidip iyilerinden birkaç tane almıştım.
Я принёс тебе цветы.
- Sana çiçek aldım.
Сюда входят и выходят сотни парней с сумками, в которых можно было бы спрятать портфель, и нам никак не узнать, кто его принёс.
Evrak saklayacak kadar büyük çantaları olup, gelip geçen yüzlerce insan var ama kimin silahı yerleştirdiğini bulmanın imkanı yok.
Я принёс тебе книгу, мама.
Sana bir kitap getirdim anne.
Это тебе Диллон принёс?
Dillon mı verdi sana?
Кто бы не принёс её сюда, он не собирался ей воспользоваться.
Bunu getiren her kimse kullanmaya niyetli değilmiş.
Принёс кое-что для презентации.
"Göster ve Anlat" için bir şey getirdim.
Я принес тебе обед из "У Бабушки".
Granny's'den sana yemek getirdim.
Почему ты сам не принёс семена?
Bu tohumları neden kendin getirmedin?
Ястреб Шиноби принёс послание от Пятой Хокаге деревни Листа.
Bir Shinobi Şahin, Konohagakure köyünün Godaime Hokagesi'nden haber getirdi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]