Aşık çocuk translate English
515 parallel translation
Haydi, aşık çocuk.
Come on, lover boy.
Onunla ilgilen, aşık çocuk.
Take care of her, lover boy.
Bunu biliyorsun, aşık çocuk.
You know that, lover.
Hadi durma aşık çocuk. Ne kadar kötü bir kız olduğumu söyle.
Go ahead, lover, tell me what a bad girl I am.
Hoşça kal, aşık çocuk.
Goodbye, lover.
- Sen ne dersen, aşık çocuk.
- Whatever you say, lover.
Akşam yemeğin birazdan hazır, aşık çocuk.
Your dinner will be ready in a minute, lover-boy.
Dinle, aşık çocuk!
Listen, lover boy!
Aşık çocuk daha bitirmemiş.
Lover-boy ain't finished yet.
Sen de aşık çocuk.
You too, lover.
Hey, aşık çocuk.
Hey, lover boy.
Sakin ol, aşık çocuk.
Cool it, lover boy.
Aşık çocuk nerede?
Where's lover boy?
Öldür onu! Yapabilirsen öldür. Aşık çocuk.
Kill her if you can!
Ama girdin, aşık çocuk.
So you are, luv.
Birini sevmek nasıl bir şey bilmiyorsun. Evli olmak. Aşık olduğun kadınla bir çocuk yetiştirmek.
You don't know what it's like to be in love, to be married, to raise a son with...
Bu doğru değil, çocuk bir şey söylememişti ama kız ona uygun değil oğlum daha iyilerine lâyık.
It's not true He said nothing... but she's no good for him... as he's nearly better
Bir çocuğun aşık olması aptalca gelebilir. Ama çocuk halimle bile duygularımı benden başka kimse bilemezdi.
Perhaps it is foolish to think a child could fall in love, but I am the child that was... and nobody knows how I felt, except only me.
Verilen ifadelerden de anlaşılacağı gibi Çocuk müvekkillerimle birlikte yaşadığı Kongo'da "kayalık" olarak bilinen yerden alınmıştır.
The affidavits show that Boy was taken from the jungle a spot in the Congo known as "the escarpment" where he lived with my clients.
Çocuk asık suratlı.
Boy look like thundercloud.
İkimizin de çocuk olduğu, ve ona aşık olduğum zamana geri dönmüş gibiydim.
I seem to go back to the first time I loved him, when we were children.
Kadın, erkek, çoluk çocuk şaşkına dönmüş bağrışıp koşuşuyor herkes kıyamet günü gelmiş gibi.
Men, wives and children stare, cry out and run, as it were doomsday!
Onlar bana bir çocuk verdi, yumuşacık.. ve bir erkek kadar sert bir kız.
They gave me a son as soft as a woman, and a daughter as hard as a man.
Aşık olduğun o liseli çocuk değilim artık.
I'm not the high-school kid you used to romance.
Sonunda o kirli yerliye aşık olduğunu itiraf mı ettin... ve ondan bir çocuk mu yaptınız?
Did you finally confess to her you had once fallen in love... with a filthy Indian and had a baby by her?
Tatyana'ya bir çocuk gibi aşık olmuş. Aleksandr S. Bak ne yazmışlar.
- Petia, go to bed.
Evinden ilk kez uzak ve yalnız kalan bir çocuk genellikle ilk dokunduğu kıza aşık olur. Büyük olasılıkla da bir sokak kızına.
A boy away from home for the first time, lonesome, often falls in love with the first girl he touches, in most cases with a girl from the streets.
Bir bakayım, tifo aşısı oldular, bir de tetanos aşısı... difteri aşısı, sarılık aşısı, çocuk felci aşısı.
Let's see, they've had the typhoid shots and the tetanus shots diphtheria shots, hepatitis shots, polio shots.
Çocuk doğar doğmaz erkek mi yoksa kız mı diye bak.
As soon as the child is born look to see if it is a boy or a girl.
Tony " İnsanların birbiyle tanışması, aşık olması... evlenmesi ve çocuk sahibi olmaları çok garip...
Tony thinks " It's strange. People meet, fall in love, they marry, and have a child.
Onu sportif bir çocuk olarak çok sevdiğim için fazla kafa yormamışım. Ama asıl amacı kızımı avlamakmış!
Little did I think, when I loved him as a sportsman, that he was all the while a-poaching my daughter!
Bu çölde bizi kimse yenemez ama açık denizlerde çocuk gibiyizdir.
We are invincible in this desert. On the high seas we are as children.
Eminim çocuk gibi haylazlık yapmışsındır!
Bet you were up to mischief as a girl!
Aşık bir çocuk aldın mı?
Did you take in a lover boy?
Kontes hiç sıkılmadan bu duvarların içinde 10 çocuk doğurduğuna göre anlaşılan gayet mutlu bir evlilik yaşamışlar.
The marriage was apparently a happy one as evidenced by the fact that the Countess bore and raised 10 children within these walls.
Çocuk önlüğü giyen küçük kızlar olarak giyinip Viyana'ya geçirilmişlerdir.
By now, they have been smuggled to Vienna, dressed as little girls in organdie pinafores.
Aşık çocuk!
Our lover boy!
Çocukken Kızılderili-Kovboy oynarken parmağını uzatırsın "bang, bang" dersin, diğer çocuk da ölmüş gibi yeter düşer.
When you played cowboys and Indians as a kid, you'd point go "bang, bang" and the other kid would lie down and play dead.
West Virginia'lı bir çocuk, taş bir duvarın önünde dizlerini kırmış miğferinin üstünde oturuyordu. Genelde böyle otururduk. Bu esnada düşman askerlerinden biri, duvarın üstünden atladı.
( man # 2 ) One of the West Virginia boys, he was sitting against a stone wall with his knees up under his helmet, as we used to sit quite often, when one of the enemy ran out onto the top of the stone wall
Sanki o sakin ve güven verici, uslu bir çocuk olduğun geçmişinde o bariz büyüme ve olgunlaşma belirtilerinde, yani tuvalet kapılarına çizdiğin resimlerde diplomalarda, uzun pantolonlarda, ilk sigarada usturayla ilk temasta, alkolde Cumartesi geceleri için paspasın altına bırakılan anahtarda bekaretini kaybedişinde, ilk uçuşunda, ilk savaşında sanki orada olan ama sıkı sıkı tutulan şimdi de baştan keşfettiğin hayatının halısını dokuyan, terkedilmiş hayatının temellerini kuran bir iplik tutuluyordu hep :
It's as if, beneath the surface of your calm and reassuring history, the good little boy, as if, running beneath the obvious, too obvious, signs of growth and maturity - scribbled graffiti on bathroom doors, certificates, long trousers, the first cigarette, sting of the first shave, alcohol, the key left under the mat for your Saturday night outings, losing your virginity, the baptism of air, the baptism of fire - as if another thread had always been running, ever present but always held at bay, and which is now weaving the familiar fabric of your rediscovered existence, the bare backdrop of your abandoned life, veiled images of this revealed truth,
O harabelerde kendimi genç bir kızla birlikte olan... küçük bir çocuk olarak görüyorum.
I can see myself... as a little boy in those ruins with a young girl.
Şey, ne yazık ki, zavallı çocuk oldukça sıradan bir şarkıcıya aşık oldu.
Well, unfortunately, the poor child has gone soft on a rather mediocre singer.
BM Çocuk Örgütü ve Kızılhaç 30,000'den fazla yaralı ya da yetim çocuk için yardım isterken cesetler dağ gibi yığıldı.
The cadavers pile up, as UNICEF and The International Red Cross beg for help for more than 30.000 children wounded or orphan.
Bu yüzden halen çocuk yapabilecekken seni en kısa sürede evlenmiş olduğunu görmek de benim arzum.
It is therefore my ambition to see you married... as soon as is decently possible.
# Geçen Pazartesi, Leyden'da aşçı yamağı olan, "Çocuk" lakaplı... #... Adriaen Adriaenszoon hırsızlık suçundan asıldı.
Last Monday, the Leiden kitchen help Adriaen Adriaenszoon, or'het Kint'was hanged for theft.
Bunca yıldır mutlu bir hayat yaşadık. Ama ben hep Tanrı'ya bize bir çocuk vermesi için dua ettim.
All these years, as happy as we've been how I've prayed the good Lord would see fit to give us a child.
Çocuk felcine karşı... aşı yaptıktan sonra kamptan ayrıldık, ve yaşlı bir adam koşarak arkamızdan geldi, ağlıyordu.
We'd left the camp... after we had inoculated the children for polio, and this old man came running after us, and he was crying.
Bilgin Jiang fung'a aşık olmuştum! ama gidip... hizmetçim hua yuet lao ile kırıştırdı ve Man hua uçurumuna saklanıp, 2 çocuk peydahladılar
I fell in love with the number one scholar Jiang Fung but he eloped with my maid Hua Yuet Lao and hid in the Man Hua Cliff, and bore 2 children
Ama sanırım, asıl konumuzdan uzaklaştık çocuk suçları problemi olan bir toplum yüksek değerli mülkü olmayan bir toplumdur.
From the main point, Which is that a community with a juvenile crime problem Is not a community
Düşündüm de şimdiye kadar yaptıklarım artık benim için çocuk oyuncağıydı.
I thought that everything I did was easier now As if I was floating
Düşündüm de şimdiye kadar yaptıklarım artık benim için çocuk oyuncağıydı.
I thought that everything I did was easier now. As if I was floating.
çocuklar 5285
çocuk 1118
çocukların 41
çocukları 61
çocuklarım 135
çocuklarını 17
çocuklarımız 21
çocukların var mı 28
çocukları severim 21
çocukken 158
çocuk 1118
çocukların 41
çocukları 61
çocuklarım 135
çocuklarını 17
çocuklarımız 21
çocukların var mı 28
çocukları severim 21
çocukken 158
çocuklara 23
çocuklar için 51
çocuklar nasıl 59
çocuklar iyi mi 22
çocuklar nerede 87
çocuklarım var 24
çocuk yok 22
çocuklarla evde 16
çocuk oyuncağıydı 17
çocuklar mı 47
çocuklar için 51
çocuklar nasıl 59
çocuklar iyi mi 22
çocuklar nerede 87
çocuklarım var 24
çocuk yok 22
çocuklarla evde 16
çocuk oyuncağıydı 17
çocuklar mı 47