Bir süredir translate English
7,623 parallel translation
Bir süredir gözüm üzerindeydi.
I've been on to you for a while.
Peki ya sen? Bir süredir.
How about you?
Uzun bir süredir Matt'a destek oluyordun?
You've been holding up Matt for a long time,
Bunu sana daha önce söylemeliydim ama onunla bir süredir konuşuyorum.
I should've told you this sooner, but, um, I've been talking to him.
Oğlumuz, bir süredir Drill ile konuşuyor.
Our son... has been speaking with Drill.
Bir süredir bilinciniz kapalıydı.
You've been unconscious for a while.
Bir süredir gelen olmadı.
I haven't had one in a while.
İkimiz de uzunca bir süredir tek bir kişiye kafayı takmıştık.
Both of us have been hung up on people for way too long.
Sunny'i bir süredir göremiyorsun, değil mi?
You haven't seen Sunny in a while, right?
Ian'ı bir süredir arıyorlarmış.
Turns out they have been looking for Ian for a while.
Ailesi bir süredir Dallas FBI'ın dikkatini çekiyordu.
Abbott : The family has been of interest To the dallas f.B.I. For some time.
Beş yıldan uzun bir süredir benimle beraberler.
They've all been with me for more than five years.
Bu zavallı yaratıklar üzerinde bir süredir yeteneklerimi test ediyordum.
I've been practicing my skills on these sad creatures for a while now.
Kuşlar bana onunla bir süredir arkadaş olduğunuzu söyledi.
A little bird told me you and she have been friends for a while.
Bir süredir yoktum ve...
I was gone for awhile and...
Bir süredir kendi gözetlememi yapıyordum.
I've been doing some monitoring of my own. Check this out.
Kaplan bir süredir kafesinde değil zaten.
The tiger's been loose for a while.
Bir süredir danışıyorlar.
They've been consulting for a while.
Bir süredir zar zor ilerliyordum. Bunu hepiniz biliyorsunuz.
I have been struggling for a long time, and you all know it.
Kendileri bir süredir aramizda.
He's been among us for quite some time.
- Bir süredir.
- A while now.
- Kaçış yerini bir süredir biliyordum.
Known about your outlet for a while.
Bir süredir biliyorum.
I've known for a while.
James ve ben bir süredir deniyorduk.
James and I have been trying for a while.
- Ama uzun bir süredir onları elinde- -
- But he held onto it for so long- -
Biz çok uzun bir süredir yalan söylüyoruz, Francis.
We've been lying for a long time, Francis.
Dürüst olmak gerekirse, bir süredir içimde birikmişti.
But to be fair, it's been building up for a while.
Bir süredir yazmakta sıkıntı çekiyordum, ve üniversitedeki gibi bir yazarlık atölyesi arıyordum.
I've been having a little trouble writing, and I was literally wishing that I could find a workshop like the one I took in college.
Sen bir süredir... kafan başka yerde
You've been... distracted
Bir süredir bebeğin tekmelerini hissedemedim.
I haven't felt the baby kick in a while.
- Biliyorum, ama biliyorsun bir süredir aramız biraz garipti.
- I know, but, you know, it's been kind of weird with us.
Lachlan bir süredir arıyor.
Lachlan's been calling.
Bak, sen uzun bir süredir yoktun, tamam mı?
Look, you've been gone for a while, okay?
Yani bir süredir sorunlarımız vardı, ama dün gece, çok garip davrandı.
I mean, we've been having problems, but last night, he just kind of freaked out.
Yeterince uzun bir süredir.
Long enough.
Bir süredir düşünüyorum da...
~ Yeah, and I've been thinking about...
Bir süredir biliyorduk.
Yeah, for a while now.
Bir süredir ben... - Ne?
For a while now, I've...
- Bir süredir de biliyordun.
- You've known for a while.
Bundan bir süredir haberdardım.
I've known that for some time.
Akıl sağlığım bir süredir pamuk ipliğine bağlıydı.
Sanity was touch and go for a while there.
Bir süredir oraya uğramamış.
He hasn't been there for a while.
Bir süredir birlikteymişsiniz.
You've been together a while.
Sen evlendiğim adam değilsin, uzunca bir süredir değilsin.
You are not the man I married, not by a long shot.
Yani ben bir süredir...
Well, I've been...
Uzun süredir açık olan bir cinayet davası, o ne isterse yapabilir.
As long as there's an open murder, she can do whatever she wants to.
Uyuşturucu testini geçti, bir yılı aşkın süredir aynı işte.
Passes his drug test, been at the same job for over a year.
Ne? Bir süredir bunu düşünüyorduk.
What?
Bir ayı geçkin süredir buradayım, tüm iznimi ve dahasını kullandım.
Over a month I've been here, using all my vacation time and then some.
Bu maçın sonucunu çok uzun süredir bekliyoruz, bütün bir yıl boyunca bu ikisinin nefreti bitmedi.
It's the smackdown we've all been waiting for, as these two have had it out for one another all year.
Bak, bir süredir bu işi yapıyorum.
See, I'm not buying it.
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şey sorabilir miyim 139
bir şeyler içelim mi 27
bir şey mi oldu 310
bir sabah 32
bir şeyler içelim 56
bir şeyler var 19
bir şey söyle 257
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şey sorabilir miyim 139
bir şeyler içelim mi 27
bir şey mi oldu 310
bir sabah 32
bir şeyler içelim 56
bir şeyler var 19
bir şey söyle 257
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir sorun mu var 1028
bir şey 209
bir şeyler yanlış 26
bir şey oldu 106
bir şey olmadı 105
bir saniye 1866
bir şey söylemeyecek misin 21
bir saat sonra 47
bir şey yok mu 17
bir sorun mu var 1028
bir şey 209
bir şeyler yanlış 26
bir şey oldu 106
bir şey olmadı 105
bir saniye 1866
bir şey söylemeyecek misin 21
bir saat sonra 47
bir şey yok mu 17