Bir saniye translate English
30,491 parallel translation
Dur bir saniye Emma.
No, thanks. - Emma, wait a minute.
Bize bir saniye müsade edebilirmisiniz?
Uh, can you give us a sec?
- Bir saniye.
Give me a second.
Bu köşkte bir hayalet var... Bir saniye bile burada kalamam...
There is a ghost in this bungalow... [ wont even stay here for a single second..
Bir saniye, bir saniye.
W-wait a minute, wait a minute, wait.
Ben düşürdüm, bir saniye.
I dropped it. Just a second.
Hop, hop, dur bir saniye.
Hang on a second.
Bir saniye, şunları bırakayım, geliyorum.
Wait, let me put these back.
Bir saniye.
Oh, wait.
- Edmond, bir saniye.
- Edmond, wait.
Bir saniye bakacağım.
I'm gonna hang onto this for a sec.
Yalnızca bir saniye sürecek.
This'll just take a second.
Bir saniye.
Wait...
Bu bir saniye mutlu olmaya değmez mi?
Isn't that worth taking a moment?
Bir saniye buraya gelir misin?
Can you come in here a sec?
Bir saniye.
Hang on a second.
Bir saniye.
Wait a second.
Bir saniye dur.
Hold on a second.
Bana bir saniye ver lütfen.
Just give me a second, please.
Bir saniye tatlım.
Just a sec, hon.
Bana bir saniye verin çocuklar.
Give me a sec, guys.
- Bir saniye.
- Just a second.
Bir saniye sus!
Shut up for a second!
Bana bir saniye ver.
Just give me one second here.
Bir saniye bekleyin.
Give it a second.
Bana bir saniye ver.
Give me one second.
Bir saniye lütfen.
Just one second.
- Bir saniye, ben yapabilirim.
Hey, wait. I could do it. Yes!
Bir saniye, senin gibi başkaları da var mı?
Wait a minute. Are there more of you?
- Bir saniye.
- Oh, hold on.
- Bekle. - Bir saniye.
- No, hold on.
Bir saniye.
- Hold on.
- Bir saniye, salı niye aldınız?
Wait, why did you guys take the raft?
Bir saniye, Danny'le değil miydin?
Wait, wait, wait. Weren't you with Danny?
- Bir saniye Owen!
Read a room, Owen!
Hayır, bir saniye!
No! Wait a minute!
Bir saniye, zenginsin diye mi seninle evli?
Hang on. Is she just with you because you're rich?
Bir saniye soluklanayım, çok da hafif sayılmazsın.
Just give me a second. You're not exactly a ballerina.
- Bir saniye, üzgünüm.
Great choice. - One second, I'm sorry.
Bir saniye görüşelim mi?
! Can I see you for a second?
Bir saniye, çıkacağız.
Oh, wait, we are!
Bir saniye. Burada ne işimiz var?
Wait a minute, what are we doing in here?
Bana bir saniye izin ver.
Give me a sec.
Sadece bir saniye müsaade et bana.
Just give me a second.
Sadece bir saniye.
Just one second.
Her saniye hayatınızı değiştirmek için bir şanstır.
Every second is a chance to change your life.
Önümüzdeki beş saniye içinde bana bir kimlik göstermezseniz polisi çağıracağım.
Now, if you don't show me some ID in the next five seconds, I'm calling the police.
- Bir saniye, nasıl?
Wait, how?
- Bir saniye, şaka değil miydi?
Wait, was that not a joke?
Yani 30 saniye içinde yeni bir şey öğrenmezsem, başaracağım.
My brain is at full capacity, so as long as I don't learn anything new in the next 30 seconds, I'm gonna ace this.
Durun bir saniye.
Oh. Hang on a second.
bir saniye bekleyin 92
bir saniye dur 19
bir saniye bekler misin 35
bir saniye bekle 224
bir saniye izin verir misin 21
bir saniye lütfen 165
bir saniye efendim 20
bir saniye durun 19
bir saniye konuşabilir miyiz 17
bir saniyeliğine 16
bir saniye dur 19
bir saniye bekler misin 35
bir saniye bekle 224
bir saniye izin verir misin 21
bir saniye lütfen 165
bir saniye efendim 20
bir saniye durun 19
bir saniye konuşabilir miyiz 17
bir saniyeliğine 16
saniye 17
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şey sorabilir miyim 139
bir şeyler içelim mi 27
bir şey mi oldu 310
bir sabah 32
bir şeyler içelim 56
bir şeyler var 19
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şey sorabilir miyim 139
bir şeyler içelim mi 27
bir şey mi oldu 310
bir sabah 32
bir şeyler içelim 56
bir şeyler var 19