English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ B ] / Bir çocuk

Bir çocuk translate English

33,628 parallel translation
Bir kadınla bir çocuk gibi gözüküyor.
Looks like a woman and a child.
İlginç bir çocuk.
Interesting kid.
Ve aniden, on iki yaşında bir çocuk tam yerlerini biliyor.
And suddenly, a twelve year old boy knows their exact location.
Bir çocuk daha yapmayacağım.
I'm not having any more.
Pekala... Bu Joe MacMillan gibi giyinmiş epeyce büyük bir çocuk.
Well... it's a very tall child dressed as Joe MacMillan.
Şapşal görünümlü bir çocuk ve dansı bok becerir.
That's a goofy little motherfucker, and he can't dance for shit.
Ve şimdi, eğer onların çalmasını istiyorsan Hai Lai tekrar bir çocuk olmalısın.
And now, if you want to make them play, Hai Lai- - You have to become a child again.
8 yaşındaki bir çocuk bile "güç" nedir bilir.
Even an eight year old knows what'Power'is.
Ve eğer bu önemsenmezse usulüne göre hareket ederim usulüne göre hareket ederim ve başka bir çocuk daha kaybolur.
And if this isn't carried out... ... then as a matter of Principle. ... then as a matter of Principle...
Her şeyden önce o bir çocuk.
He is a kid after all.
Bayım Apurva Kumar adında bir çocuk var mı, Listenizde Apu Kumar adında bir çocuk var mı?
Mister is there a kid named Apurva Kumar, Apu Kumar on your list?
Gazdan boğulacağız, ve yanımızda da bir çocuk var.
We will choke with gas, and we have a kid here too.
Saygısızlık etmek istemem, ama arkadaşın bir çocuk gibi gözükmüyordu.
All due respect, but your friend didn't look like a kid to me.
Sabıkasını tertemiz yapabilirim, ona yeni bir başlangıç verebilirim. Tekrar bir çocuk gibi yaşamaya başlar.
I can wipe her record clean, give her a fresh start, let her be a kid again.
- Siyahi bir çocuk vermeye ne dersin?
Why if we give her a black son?
O güçlü bir çocuk.
He's a strong boy.
O iyi bir çocuk.
She's a good kid.
Bir çocuk vardı... yatağa bağlı.
There was a child... tied to a bed.
Baloya geç kalmama neden olacak bir çocuk görüyorum.
Uh, I-I see a kid who's gonna make me late for prom, man.
Aileme söylediği an, ona deli bir çocuk gibi gördüler.
The minute he told my parents, they looked at him like a crazy kid.
Bakirenin kollarında mercan bir çocuk.
A coral child in the Virgin's arms.
- 30 yaşında bir çocuk için mi?
- For a kid who's 30? - Bingo.
Bahçede bir çocuk.
A boy in a garden.
Lanet olası pislik, o daha bir çocuk.
That fucking asshole. He's just a kid.
Ayı tutmak için ellerini ona uzatan bir çocuk gibi benim gibi zavallı birinin görmediği ayçiçeği için şarkılar söylemesi.
Like a small child who reaches his hand up to pluck the moon, a pitiful scholar like me must sing songs to a sunflower my eyes can't see.
Senin yüzünden, ben bir çocuk olana kadar tamamen yalnızdım.
Because of you, I've been totally alone since I was a kid.
O iyi bir çocuk.
He's a good kid.
Heyecanlı bir çocuk.
He's a nervous kid.
Bugün bir çocuk ben işleri batırdığım ve batırmaya devam ettiğim için böbreğini kaybedebilir.
I torched a kid's kidney, and he could lose it because I screwed up. And I keep screwing up.
Dr. Alex şu anda gelemiyor ama sana çok cesur bir çocuk olduğunu söylememi istedi.
Dr. Alex can't be here. But I know he'd want me to tell you how brave you've been.
"French Laundry'den gelen bir çocuk harikalar yaratıyor" dedi.
He said, "We got this kid from The French Laundry, and he's blowing our minds."
"Ve senin çok mutlu bir çocuk olduğunu söylediler."
And they told us that you were a very happy little girl. "
Parkta bir çocuk gibiydim.
I was a kid in the park.
Bir çocuk gibi istekliydim.
I went hungry as a kid.
Yapan bir çocuk olmak zorunda!
It has to be a child!
Chris, bu iş ergen bir çocuk için uygun değil.
Chris, this is no job for a teenage boy.
Küçük bir çocuk gibisin!
You're a tiny baby of a man!
- O sadece bir çocuk, hiç bir şey yapmadı.
He's just a kid, he didn't do anything!
Ona evrenin yaratılışından ya da tarihten aklına gelen her şeyi - 2002'de Avondale, Arizona'da yaşayan bir çocuk vardı.
You can ask her about the creation of the universe or history... Oh, there was a guy who lived in Avondale, Arizona, around 2002.
Yönetebiliyorum... Eğer bir çocuk değilsen, neyin ne olduğunu biliyorsun. Yaşlı bir adam
If you're not a child, you know very well what you see... an old man who's almost done living,
... çocuk yetiştiririz... # -... sana bir bülbül alacak... #
- ♪... gonna buy you a mockingbird ♪
Ama şu çocuk var ya, mükemmel bir bronz teni var vücudu fena.
Now, that kid, he's tanned a perfect bronze, his bod is banging.
Kendi düğününde bir çingene çocuk kadar gergin.
He's as nervous as a gypsy boy on his wedding day.
Bu çocuk bir mucize.
This child's a miracle.
7 yaşında bir grup çocuk oturmuş sınıfta fırlatmayı canlı yayında izliyorduk. Yani, öylece ekrana bakıyorduk.
We're all just sitting there, watching the launch, a bunch of seven-year-olds just-just watchin'.
Çocuk sahibi olmak istiyorum, ve bir ev. Ve çitlerle donatılmış sevimli küçük bir avlu.
I want to have kids, and a house, and a cute little yard with a picket fence.
Çocuk sadece annesi mahkeme tarafından yetersiz görüldüğünde çocuğun büyükannesine verilir ki böyle bir şey henüz olmadı!
The child is only granted custody to the grandparents only when the child's mother is deemed unfit by the court, which has not happened yet!
Bir sürü 15 yasinda çocuk sana abayi yakacak.
Gonna have a bunch of 15-year-olds crushing on you.
İlk kez bir oğlanı dövdüğümde... o çocuk ağabeyime sataşıyordu, üzerine atladım ve...
And the first time I beat up a boy... he was trying to hurt my brother, so I went and I jumped, and I just, like...
Oradan bir sürü çocuk gelip geçti, Şerif.
A lot of kids passed through that place, Sheriff.
Ya da... buradaki herkesi kandırmayı çocuk oyuncağı olarak gören yüksek eğitimli bir adamsın.
Or... you're a highly educated man who thought it would be a cinch to put one over on the lunks down at the station.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]